logo

Avrupa’nın İslam Düşmanlığı

Avrupa’nın İslam Düşmanlığı

Avrupa’nın İslam Düşmanlığı  

İnsanlığın hafızası derin kodlara sahiptir. Günübirlik yakınlaşmalar, menfaat birliktelikleri ve akraba olmak bazen milletler arasındaki beşeri münasebetleri normalleştirse bile kültürel ve inanç farklılıkları, en ufak bir gerginlikte kendini göstermektedir. Birde bakmışsın ki en yakının sana düşman oluvermiş.

Türkiye’de önümüzdeki günlerde referandum var ve bu referandum insanları doğal olarak ikiye bölmüştür. Bu ise hiç şaşılacak bir şey değil. Çünkü her iki kesimde ülke adına kendi savunduğu rejimin çok daha hayırlı olduğunu düşünmektedir. Muhalefet ve iktidar görüşleri pek tabi ki karşıtlık taşıyacaktır.

Ülkemiz için hangi rejim daha hayırlıdır, eski yönetim biçimiyle mi devam etmeliyiz yoksa yeni bir anayasa mı ikame etmeliyiz? Bu konulara çok girmeye gerek görmüyorum. Burada benim için en önemli husus; bu değişim ve dönüşümlerin yerli olup olmamasıdır. Eğer yerli akılla bir şeyler yapılıyorsa iyi şeyler olur kanaatindeyim. Yok, arkasında başka bir el var ve bizi tehlikeli sulara çekmek istiyorlarsa buna da müdahil olacak olan Allah’tır. Halkın iradesi bunları anlayamaz. Halk ne verirse versin her anlamda iyi niyetli ve ülkesinin geleceği için mücadele etmektedir.

Türkiye’de seçim hazırlıkları devam ederken Avrupa ülkeleri köklü duygularını depreştirmiş görünüyor. Almanya zehir zemberek açıklamalar yapıyor. Fransa’da cami basılıyor. Hollanda da insanların üzerine köpeklerle, atlarla saldırılıyor. Anlamsız yasaklarla sanki bir noktadan düğmeye basılmış gibi gerginlikler her iki kesim içinde tırmandırıldıkça tırmandırılıyor. Türkiye olup bitenleri İslami fobi ve Türk düşmanlığına, Avrupa ise Türkiye’de ikame edileceği düşünülen diktatörlüğe vurgu yapıyor. 

Avrupa’nın Türk ve İslam düşmanlığı açıktır. Bizim bu düşmanlık içerisinde nasıl bir duruş sergilediğimiz oldukça önemlidir. Her ne olursa olsun diplomatik dil terk edilmemelidir. Birileri bizi gerginlik sahasına çekip yalnızlaştırmak ve politik hatalar yapmaya zorlamaktadır, dikkatli olmalıyız.

Unutmamalı ki Türkiye en büyük ihracatını Avrupa’ya yapmaktadır. NATO üyesidir ve ordusu altmış beş yıldır NATO’nun en büyük ordusu ve tüm silah donanımları maalesef ki NATO’ya aittir. Elbette kendi duruşumuzu belirlemeliyiz. Kavga ederek ve tahrik ederek değil.

Avrupa’daki çürümüşlüğü, İslami fobiyi ve Türk düşmanlığını tazeleyecek tutum ve davranış içinde olmak; Rus komutanın 99 yılında dediği gibi; “Biz ayağa kalkmayı Çeçenlere borçluyuz” sözünün derinliğine bizi iter. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızı zora sokacak tutum ve davranıştan kaçınmalıyız. Zihnen çürümüş Avrupa’yı milliyetçilik ve tarihi hafızalarını tazelemeye itmek bizim açımızdan hiçte uygun bir davranış değildir.

Biz kendi seçimlerimizi kendi iç meselemiz haline getirmeliyiz. Onlar bizi tahrik etse bile biz tahriklere kapılmadan kendi istikametimizde yürümeliyiz.

Dünyada körüklenmeye çalışılan İslam düşmanlığının bilinçli tarafı olursak geleceğimizle alakalı kararlar çok daha geniş masaların mevzusu olabilir. Her şeye rağmen kavganın tarafı olmamaya özen göstermeliyiz.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: » » » » » » » » » » »
2096 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.