logo

Bir Bakmışsınız Yaşıyorsunuz

Bir Bakmışsınız Yaşıyorsunuz

Bir Bakmışsınız Yaşıyorsunuz

Çocuklarının sosyalleşememesinden şikâyetçi ailelerin sayısının her geçen gün arttığını gözlemliyorum. Çocuğunun arkadaşının olmadığını, sırf bu yüzden çocuklarını okula kaydettiklerini söyleyen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunun altında yatan nedeni araştırmak ise aklımıza dahi gelmiyor.

Bu çağın en çok görülen hastalıklarından bir tanesi de her halde sosyalleşememek olacaktır. Ailelerin dahi bu konuda beceri gösterdikleri konusunda şüpheliyim. Komşuluk ilişkilerinin zayıfladığı, akraba ziyaretlerinin azaldığı insanın varlığını sürdürmede tekleştiği bu çağda çocukların ve ailelerin yalnızlığı eşdeğer olarak ilerlemekte.

Akşamların televizyonlara emanet edildiği, gündüzlerin iş için (malum para kazanmak çok önemli) hunharca harcandığı, akrabalara giden yolların gidilmeye gidilmeyen dikenli tarlalara döndüğü günümüzde elbette çocuklarımız da sosyalleşmekte sıkıntı çekecektir.  Bizlerin, yani anne-babaların hafta içi yapmamız gereken milyon tane önemli iş varken çocuğu yetiştirme görevini okullara yıkmak ise fazlasıyla ağır bir fatura olarak görüyorum. İhmal ettiğimiz çocuklarımızı bu şekilde daha fazla imkân sağlayacağımızı düşünmek ise ancak savunma mekanizmamız olabilir. Elbette yaptığımız iş önemli ancak çocuk ondan daha az mı önemli?

Büyükşehirlerin hayatımıza soktuğu çekirdek aile felsefesi ile de büyük anne ve büyük babaları yani biz işimizde gücümüzdeyken çocukların duygusal doygunluğunu sağlayacak kişilerin de dışarıda tutulması ayrı bir problem olarak görülebilir. Oysa çocukların vicdan gelişimleri için elzem nitelikte olan bu ebeveynler dışarda tutuldukça çocukların ahlak gelişimini de okulların sırtına ya da televizyonlardaki çizgi filmlere yüklememiz de bu durumun kaçınılmaz sonucu oluyor.

Bence çocukların sosyal gelişimlerini arttırma çabası içine giren ailelerin öncelikle kendi sosyal gelişimlerini tamamlamaları gerekmektedir. Sanal arkadaşlıklardan gerçek arkadaşlıklara yelken açma zamanı geldi de farkında değiliz.

Üst komşunun çayını içmeye, yan komşunun kahvesinin tadına bakmaya gitmeliyiz. Akrabalık bağı daha kopmamış olan hala çocuklarını, dayı oğullarını, amca kızlarını ziyaret etmeli, sılayı rahimi kendimize dert etmeliyiz. Bir bakmışsınız onların çocukları ile sizin çocuklarınız arkadaşlık kurmuş ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamış. Bir bakmışsınız binanızda oturan başka insanlar, dertleri ve sevinçleri paylaşılması gereken akrabalarınız var…

Bir bakmışsınız yaşıyorsunuz…

Erdoğan Ergin

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
2505 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.