logo

Birazdan Güneş Açacak

Birazdan Güneş Açacak

Birazdan Güneş Açacak



Eller, soğuk havanın verdiği sitemle cebe sıkıştırılmış, ısınma derdinde. Şapka kafaya tam oturmuş ama kulaklar dondu donacak. Saçlar çok karışık. Çünkü satın alınmadan önce “Hiç bir soğuğu geçirmez” denilen deri şapka, şu an yalancılık kavgasıyla harmanlanıp bir sürü laf yiyor. Ve bunların hepsini saçlar dinlemek zorunda. Komşuluk böyle bir şey. Çekecek başka derdin yokmuş gibi dedikodular, iftiralar seni bulup duruyor.

Peki ayaklar? Yeni sahiplerini beğenen ayakkabılar, kıymete binen ruhunu, resmen kalorifer edasıyla ısıtıyor. Ve onlar pahalı bir ayakkabının içinde sıcaklığın ne demek olduğunu bugün ilk defa yaşıyorlar. Yani mutlu iki çift, hayatın o kadar da zor olmadığını başparmaktan başlayarak yukarılara iletme çabasında.

Bir bilseler yukarıdaki kavga neye sebep, belki de kendilerinden utanırlar. Hatta kesin utanırlar. Alışık değiller böyle şeylere. Fakat işte fark ettirmiyor vücut, her sıcaklığın bir gün mutlaka soğuk yüzünü göstereceğini.

En çok üşüyen mi? Tabii ki de minik burun. Sıcaktan değil soğuktan kırmızı olmuş bedeni. Tir tir gövdesi titriyor. Siyah noktalar öyle üşümüş ki iyice yapışmış istenmediği yere. Oysaki tam da kovmuştu onları. Ah geldiler yine uğursuz görüntüleriyle.

Sivilceleri de morarmış. Tam oldu yani! Muhteşem ikili. Muhteşem katiller!

Bir insan çok rahat kendinin katili olur. Yakasını bırakmayan o kadar dert, o kadar soğuk vardır ki! Gelecekten bihaber, sahte güvene teslim eder kırıklarını. Onarılacağını, yara bantlarından kurtulacağını zannederek, ölüme koşar. Önündeki yolları bilmeden, biliyormuş gibi yapar ve son zannettiği sonsuzluğa günahkâr başlar.

O yüzden üşümek zamanlıdır. Katlanılmalıdır. Çünkü birazdan güneş açacaktır. Belki onu o sıra fark etmeyiz ama aslında güneş tam evimizin karşısındaki dağın ardındadır. Ânı beklemektedir. Biz de beklemeliyiz. Bekleyince geleceğini bilmeliyiz. Bu yüzden üşümeliyiz.

Gözler mi? Evet dolu dolu. Onlarda üşümüş. Üşümenin çok da hakkında. Ürpererek. Sonra dolu olan tencereler taşmış. Taşınca güzel bir sıcaklık süzülmüş yanaklara. Bir iki damla burna. O sırada eller, damlaları silmek için havaya çıkmışlar. Damlalara değdikleri an onlarda ısınmışlar. Kulaklar da bu olaya hareketlenmiş. Saça yaklaşmış. Saç onu iyice sarmış.

Ve ağız bir “hoh” yapmış. Buhar olmuş her taraf. Ardından da güneş uzatmış sıcak yüzünü…

Zeynep Şule Ayrılmak 

Etiketler: » » » » » » »
6090 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.