logo

Bosna Hersek Vesikası

Bosna Hersek Vesikası

Bosna Hersek Vesikası

bosna-hersek-vesikasi

Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte Tito’nun tek tip insan üretme ve mabetlerin kapatılması ve özellikle Müslüman unsurların asimilasyon politikalarına rağmen Bosna Hersek halkı, yüksek oranda İslam kimliğini korumayı başarmıştır.

Arnavutluk’ta, komünizmin ağır dayatmalarını kanla sürdürmeyi planlayan Enver hoca bile kültürel erozyonu Tito kadar başaramamış. Tito Yugoslavya’sında ekonomik siyasal ve askeri güç Avrupa’yı ciddi anlamda tedirgin etmiş, dünyanın sayılı orduları arasına giren Yugoslavya’nın biran önce dağıtılması düşünülmüştür. Çünkü batı Moskova merkezli beslenen bir yönetimden oldukça rahatsızdır. Buda Sunnetullah gereği ulus devletlerin oluşumuyla Müslüman unsurların azınlık kalması hatta yer yer “yok olup gitmesine karşılık” Yugoslavya gibi devleşmiş bir devletin dağılmasıyla; Kosova, Makedonya, Bosna gibi kendini çoğunlukta Müslüman olarak tanımlayan devletler ortaya çıkmıştır. Böylece Allah başka bir zalimin eliyle, bir hayrı tecelli ettirmiş oldu.

Sırpların Bosna kuşatması yıllardır barışık yaşayan Sırp, Hırvat ve Bosna halklarının bir anda ayrışmalarına sebep olmuştur. Çünkü her şeye rağmen barışık yaşama esaslı Tit’o siyaseti gitmiş, yerine köklü intikam duyguları hakim olmuştur. 1992 yılında Sarayova’nın Sırplar tarafından kuşatılmasıyla hepimizin bildiği katliam başlatılmış. Hırvatlarında güneyden Mostar’ı bombalamalarıyla savaşın seyri değişmiştir. Tabi buna savaş demek doğru olmaz; Hırvat ve Sırp katliamları iki yıl kadar sürmüş sonrasında Aliya izzet Begoviç’in ihlaslı mücadelesi Bosna savaşının seyrini kısa zamanda değiştirmiştir.

İlginç olan şu ki; savaşın yoğun olduğu Sarayova, Mostar ve Tuzla bölgelerinde şehir dağlardan sürekli bombalansa da şehirlerin içine giriş sağlanamamıştır. Dünyanın gözü önünde işlenen tecavüz, sürgün ve katliamlara iki yıl kadar devam edilmiş Müslümanların toparlanıp Sırp ve Hırvatlara karşı üstünlük sağlamalarıyla beraber de ABD ve AB’nin müdahalesi yürürlüğe girmiştir. 1995 yılında yapılan daha doğrusu dayatılan Dayton Anlaşması’nda; savaşın galibi Müslümanlar olduğu halde anlaşmanın galibi Sırplar, Hırvatlar ve maalesef anlaşmayı imzalatanlar olmuştur. Aliya bu anlaşmada Müslüman toplumlar tarafından adeta terk edilmiştir. Hiçbir diplomatik destek görmediği gibi savaş suçu işleyenlerin beraatları bile anlaşmadaki esnek maddeler sayesinde ortadan kaldırılmıştır.

Şimdi Bosna Hersek yaklaşık 15 hükûmet tarafından yönetilmektedir. Müslümanların oranı %55 seviyesinde olsa da Sırp ve Hırvatların kendi bölgelerinde referandum dolayısıyla özgürleşme sesleri yavas yavaş kendini göstermektedir.

Aliya’nın halkına bıraktığı önemli bir mücadele modeli ve “sirette doğulu, surette batılı” kimlik tanımlaması Bosna için hayati önem taşımaktadır.

Ülkenin her karış toprağını gezdiğinizde doğu ile batı arasında huzur bulabileceğiniz çok şeye rastlayabilirsiniz. Halkların kendi başına kalmaları mümkün olsa, bu coğrafyanın karışması çok zor olur. Ancak batı ve milliyetçilik dayatmaları toplumların her an teyakkuzda durması için yeterli. Yine de Türk halkının kendini mutlu hissedebileceği ender ülkelerden biri olan Bosna Hersek modelleme ve medeniyet açısından derin izler taşıyor.

Allah kahraman şehitlerimizden ve gazi komutan Aliya İzzetbegovic’ten razı olsun.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: »
7149 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.