logo

ÇANAKKALE’DE ALMAN İHANETİ

ÇANAKKALE’DE ALMAN İHANETİ

ÇANAKKALE’DE ALMAN İHANETİ

Yakın tarihin ders kitaplarına eğildiğimizde henüz sis perdesi kaldırılmamış konulardan biri de İttihat Terakkinin meşhur Alman hayranlığıdır. Hani şu meşum 93 Harbi neticesinde denge kurduğumuz son Avrupa devleti Almanya. Hâlbuki bu harp sonunda imzalanan Ayastafanos Antlaşmasını yumuşatmak için toplanan Berlin Antlaşmasının daha açılış konuşmasında Alman Başbakanı Otto Von Bismark’ın İslam ve Osmanlı aleyhine düşmanca açıklamalar yapıp Türk heyetini aşağılamaya çalıştığı her ne hikmetse ders kitaplarımıza girmeyi başaramayan mevzulardan biridir.

Beslenmesine ve büyümesine her bir düşman Avrupa devletinin katkıda bulunduğu İttihat ve Terakki Partisine şüphesiz en büyük yardımı bu Almanların verdiği su götürmez bir gerçektir. Sultan Abdülhamid’e diş geçiremeyen veya istediğini yaptıramayan diğer sırtlan sürüleri gibi Almanya da içerde muhalif İttihat Terakki Cemiyeti’ni destekleyerek 1908 kansız darbesiyle onu iktidara getirmeyi başardı. Almanlar yerli işgalcileri olan bu yeni hükümeti ve liderlerini o kadar avuçlarının içine almışlardı ki Balkan hezimeti sonunda İttihatçılar ordumuzu neredeyse Almanlara teslim etmişlerdi. Çanakkale’deki meşhur Alman subayları hepimiz biliriz. Hatta çoğumuz Çanakkale de kendi paşalarımızın isimlerini bilmezken Liman Von Sanders, Albay Ulrich Back, Tümgeneral Otto Posseldt, Fritz Friedrich Wilhelm Brinsart von Schellendorff, Tümgeneral Erizh Paul Weber, Tümgeneral Bock von Wülfıngen ve daha onlarcasının Türk ordusunu teslim alması karşılığında belki de Almanlar Enver Paşa’nın gururunu okşamaktaydılar. Nitekim aynı tarihlerde Berlin-İstanbul seferlerini düzenleyen trenlerin üzerinde Deutschland-Enverland yazıyordu.

İşte bu umutsuz aşkın sonucunda Almanya ile aynı safta Alman çıkarları için ateş çemberinin içine belki de son nefesimizi vereceğimiz Cihan harbine giriyorduk. Almanların savaş stratejilerinin en önemli bölümlerinden biri de Osmanlı devletinin kendi yanlarında savaşa girmesiydi. Eğer Osmanlı Devleti Almanya yanında yer alırsa yeni cepheler açılacak, Almanya’nın savaş yükü hafifleyecek, İngiltere’nin sömürgeleriyle bağlantısı kesilecek, Halifenin cihat fermanıyla (ki bu fetva şer’an sıkıntılıdır. Şöyle ki Almanlarla İngilizler arasındaki harbe Almanların yanında yer alarak cihat yapmak ne kadar doğrudur) tüm Müslümanlar ayaklandırılacak ayrıca Almanya Ortadoğu petrollerine konacaktı. İttihat Terakkinin şuursuz Alman hayranlığı bu planın tıkır tıkır işlemesini sağladı. Ve 2 Ağustos 1914 Türk-Alman gizli ittifakıyla kendimizi dünya harbinin tam ortasında bulduk. 3 Kasım’da müttefik donanmanın Çanakkale Boğazına ilk saldırısı ve 19 Şubat 1915’ten itibaren boğaz girişinin yoğun bombardımana tutulmasını 18 Mart Deniz Zaferiyle atlattık dediysek de yaklaşık bir ay sonra müttefiklerin kara savaşı için yaptıkları hazırlıklar bu işin o kadar da kolay olmayacağını gösteriyordu.

24 Nisan 1915’te Gelibolu yarımadasına gelip 5.Ordumuzun kumandanlığına tayin olunan Alman General Liman Von Sanders geldiği gün bizim subaylarımızın savunma planlarını değiştirerek yarımadanın kıyı hattındaki birliklerimizi iç bölgelere çekerek kıyılara müttefiklerin çıkarma yapmalarını kolaylaştırdı. İlk günden itibaren kıyı hattındaki siperlere yerleşen müttefik askerleri siperler kazarak nerdeyse kıyı hattına çakıldılar. Deniz savaşlarını bir ayda kazanan kahraman Mehmetçiğimiz kara savaşlarını da bir ayda bitirebilirdi bu Alman ihaneti olmasaydı. Siper savaşları tarih boyunca savaşların uzamasına sebep olmuştur. Bugün sen taarruz eder birkaç siper elde edersin yarın düşman taarruza kalkar tekrar kaybettiği siperleri ele geçirir. Böylece savaşlar aylarca sürer. Alman Generallerin de amacı bu değil miydi? İngiliz ve Fransızlar aylarca Gelibolu kıyılarında oyalanacak ve buraya sürekli asker sevk edecekler böylece Almanlar batı cephelerinde bu devletlerle savaşını kolaylaştıracaktı. Bu uğurda 253 Bin Mehmetçik şehit olmuş umurlarında olmayacaktı. Çanakkale’deki 500 civarındaki Alman erleri ise Gelibolu iç kısmındaki geri hizmetlerinde sigaralarını tüttürmekte olup savaşın seyircileri gibiydiler.

Bu İhanete rağmen kara savaşlarını da kazanan Mehmetçiklerimiz Dünya Harbinin mağlubu sayılıyordu.

Acaba Almanlar yenildi diye biz de yenik mi sayılıyorduk?

Yeni yazımızın konusu neden olmasın.

Mehmet Özkaraman

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
2204 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.