logo

Çocuğum Büyüyor

Çocuğum Büyüyor

Çocuğum Büyüyor

Çocuklarımızın büyüyüp büyümedikleri konusunda tereddütte düştüğümüz doğrudur. Bu tereddüttü en çok erken çocukluk çağlarında yaşarız. Hatta bu durum çocuklarımızın da dikkatini çeker. Öyle ki; “bir gün kocaman oldun, bir gün de sen daha küçüksün” diyerek tepkilerini ortaya koyarlar. Aslında bunun cevabını anne-babalar biliyordur. Çocuğun yapacağı iş ile yaşını karşılaştırarak bu durum hakkında tespitte bulunurlar. Ya büyüktür çocuk o işi yapmak için, ya da küçük…

Ancak toplumumuzda anne ve babaların çocuklarına karşı göstermiş oldukları davranışları seyrederken, yukarıda bahsettiğim karar verme sürecinde gerçekten çok zorlandıklarına şahit olduğum gerçektir. Öyle örneklerle karşılaştığım oluyor ki, anne çocuğunun bırakın büyüyüp büyümediğini sorgulamayı, çocuğun hala bebeklik evresinde yaşadığına yemin bile edebilir.

Bu durum hakkında gözlem yapmak isteyenler, okul önlerinde çocuklarını okula teslim eden aileleri, parklarda çocuklarıyla oynayan ebeveynleri izlemeleri yeterli olacaktır. İşin daha vahimi bu tutum içinde olan birçok ailenin, sayfalar dolusu çocuk gelişimi kitabı okuduğunu da söyleyebilirim. Çünkü çocukların davranış problemleri hakkında kendisi ile konuşmaya kalktığınızda bilmem kimin hangi kitabında ne yazdığı ile ilgili detaylı bilgi vermeye teşebbüs edecek ya da bu konu hakkında çeşitli etkinliklere katıldığı ilan edecektir. Oysaki tüm çocuk gelişim kitaplarının temelinde kendi çocuğunu tanımaya yönelik ipuçları mevcuttur. Siz o ipuçlarını yakalayarak çocuklarınızın davranışları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Çocuklarda gecikmiş konuşmanın hızlı yayıldığı ve bunun da temelinde iletişim kanallarını kapatan aileler olduğunu seminerlerimde ve sohbetlerimde anlatıyorum. Ailenin gecikmiş konuşmanın altında yatan temel nedenleri bulmak yerinde gönlüne ferahlık veren ve bu durumun normal olduğunu söyleyen metinleri okumayı tercih etmesi de biraz önce açıklamış olduğum gerçeklik durumuyla esasta aynıdır. Oysaki bilgi teknolojilerinin oyun ve eğlence teknolojisine dönüştüğü, gerçek ortamda sosyalleşmenin sanal sosyalleşmede zirve yaptığı çağımızda, tıklım tıklım dolu evlerde bireysel yaşanan hayatların varlığı çocuğun konuşmasını engellediğini görmemek her halde kafamızı cep telefonundan kaldıramadığımızdan olsa gerek.

Konumuza tekrar geri döndüğümüzde, çocuğun her yaşta yapabilecekleri ve her yaşın kendine özgü gelişim sırası vardır. Bu sırayı bildiğimizde çocuklarımıza çok daha fazla yardımcı olabiliriz. Bir yaşındaki çocuğun yapabilecekleri ile üç yaşındaki çocuğun yapabilecekleri çok farklıdır. Eğer biz üç yaşındaki çocuğa bir yaşındaymış gibi davranırsak, çocuğun her türlü gelişimine zarar veririz. Hatta sizi bu konuda daha da korkutayım mı? Bak sonra el âlem sizin çocuğunuzda gelişim geriliği olduğunu iddia eder. Böyle bir korkuyu neden verdiğimi merak edenlere de şunu söylemek isterim; maalesef her konuda olduğu gibi çocuklarımızı da el âlem denilen kitlenin beğenilerine göre yetiştirdiğimiz gerçeği de ayrıca tartışılmasını istediğimdendir.

Üç yaşındaki çocuklarımızın öz bakım gelişimleri ile ilgili yapabildiklerini paylaşarak sizleri saygıyla selamlıyorum.

Üç yaşındaki çocuk; kendi başına yemek yer. Düğmesiz ve bağsız giysileri kendi başına çıkarır ve yardımsız giyer. Giysilerinin ön ve arkasını ayırt eder. Ellerini ve yüzünü yardımla yıkar. Saçını yardımla tarar. Kendine ait eşyaları toplar. Burada altın kural; SABIR’dır.

Erdoğan Ergin

Etiketler: » » » » » » »
2917 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.