logo

Çocuğum Okumaya Geçti

Çocuğum Okumaya Geçti

Çocuğum Okumaya Geçti

Bu köşeyi takip edenler, çocuklarımızın okuma alışkanlığı kazanması için neler yapmamız gerektiği konusunda önerilerimi hatırlar. Özellikle örnek olmanın çok kıymetli olduğunu, evde muhakkak kitap okuma saatleri oluşturulması gerektiğini söylemiştim.

İlkokulların birinci sınıflarına giden çocukların okuma-yazmaya başlaması ile birlikte kitapçılarda kitap alma telaşı içinde olan birçok anne-baba ile karşılaşıyorum. Bu noktadan hareketle birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum.

Çocukları okuma-yazmaya geçen ailelerdeki heyecana ortak olduğumu belirtmek isterim. Türkiye’nin her yerinde yüzbinlerce çocuk artık bir yazı ile karşılaştığında bunu zorlanarak da olsa okuyabiliyor. Çocuklarımıza kitap okumanın tadını tam bu anda vardırmamız gerekiyor. Eğer çocuk doğru kitap okursa kitap okuma alışkanlığı kazanması daha kolay olacaktır. Ancak bu durumda karşınıza gelen birçok kitabın metinden öteye gitmediğini göreceksiniz. Peki, bu durumda ne yapabiliriz?

Her çocuğun sevdiği kitap tarzı farklıdır. Biz ebeveynlerin sevdiği tarzdan farklı kitapları sevmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Genelde anne-babalar bu dönemde kitapları çocuklarına kendileri alırlar. Ve bu kitapları çocukların okumalarını isterler. Çoğu öğretmen bu süreçte okunabilecek kitapları tavsiye eder. Genelde yapılan ise işin kolayı olarak birden fazla kitabın iççice satıldığı setlerin alınması olur. Ancak bu kitaplar biraz önce yukarıda bahsetmiş olduğum sıkıntılı durumla karşı karşıya kalmanıza sebep olur. Yani kitap aldığınızı zannederken aslında bir metin aldığınızı fark edemezsiniz. Bu sıkıntılı durumdan kurtulmanın en kolay yolu kitabı önce sizin okumanızdır. Kitabı okuduğunuzda çocuğa faydası olmadığını düşündüğünüz an müdahale etmeniz gerekir. Örneğin çocuğunuza yanlış değer öğreten bir kitabı çocuğunuzun okumasını istemezsiniz.

Kitap okuma alışkanlığı üzerine yaptığım söyleşilerde hep aynı örneği veririm. Hikâye kitaplarının birçoğunda ev ortamını anlatan görsellere baktığınızda çocuklar salonun ortasında ayakkabıları ile dolaşmaktadır. Oysa bizim evde durum böyle değil. Çocuklar dışarıdan eve geldiklerinde ayakkabılarını çıkarıp ayakkabılığa koyarlar ve evin içinde ya çorapları ile ya da terlikleri ile dolaşırlar. Çocuğumun ayakkabı ile evde gezmesi gerektiğini anlatan bir kitabı erken yaşlarda okumasını istemem. Bu benim tercihim. Başka biri de bu düşündüğümün tam tersini düşünebilir. Ama çocuğumun benim kültürümle yoğrulmasını arzu ederim.

Bir başka hususta hikâye kitaplarındaki görsellerin çok kalitesiz, üstünkörü veya baskı hataları ile doldurulması. Bir ebeveyn olarak çocuğumuzun okuduğu kitabın kalitesine dikkat etmemiz gerekir. Çocukların eline nasıl sağlıksız oyuncaklar vermiyorsak bu şekilde görselleri olan kitapları da vermemeliyiz. Çocuğun kitaba karşı duyduğu hissi erken yaşlarda bozmamalıyız. En azından her sayfasını açmalı, karakterlere bakmalı, çizimleri kontrol etmeliyiz.

Her hikâye kitabının, bir öğretisi olmak zorunda değil. Bazı kitaplar sadece okuma zevki verir. Bunu da patlamış mısıra benzetirim. Patlamış mısır yağsız yapılmışsa ne faydası vardır ne de zararı. Ama yemek keyif verir. Bazı kitaplar tam bu tarzdadır. Okumak insana keyif verir. Çocukların bu tarz kitaplar okauması kendi tarzını belirlemede yardımcı olabilir. Fakat anne-babaların istediği şey çocuğun hikâyeyi okuduğunda muhakkak bir şey öğrenmesidir. Öğretmenler de bulundukları sınıf seviyesindeki kazanımları öğrenmesini arzu ederler. Elbette her iki istek de normal ve makul bir istektir. Ama bu süreçte çocuğun tercih edeceği kitapları da okuması desteklemelidir

İşin özetini yaparsak çocuğun önüne her öğün nasıl yemek koyarken seçiyor ve sağlığına zarar vermemeye özen gösteriyorsak, çocuğun her okuduğu kitabın sosyal ve duygusal gelişimi ile birçok gelişimini etkilediği için kitap alırken de aynı özeni göstermeliyiz.

Erdoğan Ergin

Etiketler: »
2770 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.