logo

Çocuk Sevgisi

Çocuk Sevgisi

Nebiler Serveri sallallahu aleyhi veselem, torunu Hasan’ı öpmüştü. O esnada yanında bulunan Akra İbn Habis “Benim on çocuğum var; daha hiçbirini öpmüş değilim” dedi. Rasulullah ona baktı ve şöyle buyurdu: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” Sahihi Buhari’de yer alan bu hadis bize nasıl dersler veriyor değil mi?

Ya Rasulullah bizim buraların babaları biraz sert olur. Çocuklarıyla aralarında mesafeler olur. Pek konuşmazlar çocuklarıyla, dertleşmezler, sıkıntılarını ve ne istediklerini merak etmezler. Babanın olduğu yerde çocuk sessizliğe mahkûm gibidir. Gizli bir mücadele sürer evlerde, baba sevgisini belli ederse saygınlığını yitireceğine inanır. Anneler aracıdır çoğu zaman. En sıkıntılı anların ilacıdır anneler. Bir köprü vazifesi görürler. Biz ataerkil bir milletiz. Asya bozkırlarında at koşturmuş atalarımız var, üç kıtada namımız var. Her sabah rahat hazır ol diye başlayan okullarımız var. Disiplini şekilde aramayı severiz biz.

Bizim babalarımız çocuklarını, gece uykularında severlermiş. “Aslan oğlum” diye sessizce söylenirmiş, biraz sesini yükseltse çocuk duyar karizma çizilir zannedermiş. Gündüz öperse, koklarsa, gel bakalım biraz sohbet edelim derse çocuk şımarırmış. Öyle geleneklerimiz var ki bizim, bir baba, çocuğunu babasının yanında ağlamaktan çatlasa kucağına alamaz. İter çocuğu, “alın bunu içeri susturun” der, kayınpederinin yanında hiç konuşmamış gelinlerimiz var. Otuz yıllık gelin olmuş aynı sofraya oturamamış, baba ekmek verir misin diyememiş, bunu ayıp saymış bir coğrafyayız biz. Bu coğrafyada ne diken üstü hayatlar, yaşandı gitti belki de.

Ya Rasulullah, bir de bunun tam zıttı çocuklarımız var bizim. Böyle bir dünyaya birden fazla çocuk getirilmez felsefesinin ürünü, ailenin tek çocuğu. Anne ve babası çalışan, bakıcı veya kreş kültüründe yetişen, istediği her şey hemen yerine getirilen çocuklar büyüyor yavaş yavaş. Bu çocuklarımız doyumsuzluk üzerine bina ediliyorlar. Kırıp dökmek ve sıkılmak ana prensipleri. Bu bizim batılı yüzümüz diyemeyeceğim. Çünkü batıda da böyle değildir diye düşünüyorum.

Bu çocukların yirmi yıl sonra ki planları bile yapılmış ve sigortası şimdiden yatmaya başlamış, rızık endişesi sinirlerini yıpratan ya işten çıkarılırsak, bir kriz olursa bu çocuğa kim bakacak diye iç dünyasını döven anne babalar tanır olduk.

Bizim ülkemizde çocuk sahibi olmak suç sayılıyordu neredeyse, kampanyalar düzenleniyor, bakamayacağınız çocukları dünya getirmeyin diye programlar düzenleniyordu.

Her doğan rızkıyla doğar, rızkı kesilen zaten ölür ilkesini unutturmaya çalışan anlı şanlı sanatçılarımız, politikacılarımız vardı. Şimdi en az üç çocuk nasihatini veren siyasetçilerimize yine kızgın gözlerle bakıp çoğalacağız da ne olacak, pasta bölünmesin hepsini biz yiyelim diyenler var.

Ya Rasulullah sen secdedeyken torunun sırtına çıkardı da ses çıkarmazdın. Kızın Fatıma’ya en latif şekilde hitap edip oturduğun yerden kalkar yerini ona verirdin ya, oysa şimdi yaşlı amcalardan bazıları, biraz gürültü yapan çocukları gözleriyle yiyorlar bizim camilerimizde.

Ya Rasulullah bizim ülkemizin batılı yüzünde yeni aile tipleri ortaya çıktı. Çocuk sevgisiyle, hayvan sevgisini birbirine karıştıran. Köpeğine, kedisine kızım oğlum diye hitap eden, bakan, büyüten, kucağında uykuya dalan, kuaföre götürüp saç bakımı yaptıran, çocuk doğurmaya gerek yok, benim çocuğum işte bu diye resimlerini paylaşanlar ne kadar da çoğaldı modern hayatın elit sokaklarında.

Velhasılı Ya Rasulullah senin mesajına sahip çıkıp sevgisini, ilgisini eksik etmeyen, eğitimini, vahiy bilgilendirmesini, Allah’a nasıl kul, topluma nasıl faydalı bir birey yetiştirmeliyim diye düşünen duyarlı ailelerimizde var bizim.

Ne mutlu senin bir öpücükle verdiğin mesajı alabilenlere.

Meçhul sonumuz mübarek olsun.

Serdar Çil

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » »
2623 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.