logo

Derinleşen Örgütler

Derinleşen Örgütler

Derinleşen Örgütler

isid teror orgutu

Ulus devletlerin türemesinden sonra dünyada birçok şey değişime uğramıştır. Özellikle Endonezya’dan Fas’a kadar İslam coğrafyasında yapay ortak diller (İngilizce) üretilmiş, ülkelerdeki kıymetli madenler, bitki türleri, su havzaları, tarihi eserler, ekonomik yapılar belli şirketlerin eline geçmiştir. İktidarlar bu şirketlerin belirlediği kişilerden olmuş ya da sonradan o çarkın içine çekilmiştir. Çok ters düşenler acımasızca katledilmiştir. Dünya tek merkezden yönetilmeye çalışılan site devletleri hüviyetine büründürülmüştür. Para hareketleri, borsa, bankacılık sistemleri, dünyanın tepesinde bulunan güçlü şirketlerin dünyanın hemen hemen her ülkesinde gösterdiği faaliyetler dünyanın vahşi bir ruh haliyle yönetilmeye çalışıldığını göstermektedir. Dünyadaki tüm hareketler belli merkezden kontrol edilerek yapılmaktadır. Bu derin yapılar sebep sonuç ilişkisi kurarak algıda yanıltma, algı yönetme ve zihin kontrolüyle her şeyin üstünü örtebilecek derinliktedirler. Karşıt bakışla kısaca görmeye çalışalım. Singapur’un niçin kurulduğunu bilmeyen, sars hastalığının Çin’de nasıl ve niçin çıktığını bilmez. Panzehirin on gün sonra nasıl pentagonda çıktığını anlayamaz. -Bizim kuş gribini, domuz ve keneyi anlayamadığımız gibi.- Kosova savaşının nasıl başladığını bilmeyen dünyanın en büyük ikinci ABD üssünün nasıl Kosova’ya kurulduğunu anlayamaz. Bosna savaşında katledilen Müslümanların bilge lider tarafından püskürtüldüğünü ve savaşı kazanacak noktaya geldiğini bilmeyen ABD’nin hemen müdahale ederek eşit ve ortak yönetimi iş başına getirerek savaş sonrasını nasıl yönettiğini anlayamaz. Çöken Rusya’yı çeçen savaşının nasıl ayağa kaldırdığını görmeyen ve Moskova’da yargılanan General Cevher Dudayev’in suçlu bulunduktan sonra 150 kadar Kafkas kökenli askerle Grozniye sürgün edilmesini bilmeyen -Cevher Paşa Grozniye Rus üniformasıyla gelmişti- Çeçenistan’ı anlayamaz. İsrail’in devlet olma modelini bilmeyen Hizbullah’ı, Hamas’ı, El-Fetih’i anlayamaz, Arap İsrail savaşını kimlerin nasıl organize ettiğini bilmeyen devlet olmanın savaş kazanmadan olmadığını bilemez. Gazze’nin işgalinin hangi mantıkla yapıldığını bilmeyen Kudüs’ün nasıl İsrail bayrağının altında yaşamak zorunda olduğunu anlayamaz, göremez. Kudüs beş yıldır İsrail askerlerince işgal altındadır siz Gazze’ye bakadurun, yetmiyormuş gibi İsrail’e yani Kudüs’e turistik gezi yapın. Kuzey Afrika’daki ve bazı Arap coğrafyasındaki değişimleri kimlerin yaptığını görmeyenler gelenlerin ve gidenlerin nasıl gelip nasıl gittiğini anlayamaz. Bütün Arap coğrafyası sallanırken Suudi Arabistan’da bir tek eylemin olmamasını anlayamayan Kâbe’nin kimler tarafından zabtu rapt altında olduğunu anlayamaz. Hatta Kabe’nin gizli işgal altında olduğunu göremez, kendini kandırmak için, ha bire umre ha bire hac yapar. Golan Tepelerinin eteklerindeki Dürzi yerleşimini ve İsrail ordusundaki öncü savaşçıların Dürziler tarafından oluştuğunun sebeplerini bilmeyenler dört ülkeye sınırı olan bu tepelerin nasıl yönetildiğini anlayamaz. Gürcistan’ı bilmeyen Abhazya-Rus işgalinin sebeplerini anlayamaz. Kırgızistan’daki ABD ve Rus üslerinin olduğundan bi haber olan Rus,  ABD, Kırgız devrimlerini anlayamaz. Polonya uçağındaki devlet erkânının Moskova’ya inerken niçin düşürüldüğünü göremeyen ABD Rus derin savaşını anlayamaz. Arzı mevutu bilmeyen; PKK’yı, Kuzey Irak Hükümetini, Suriye’ti, Işid’i, Muhalifleri ve Mücahitleri anlayamaz.

840 Km Suriye, Irak, Türkiye mayın hattının (1952) niçin ve kimler tarafından kurulduğunu bilmeyen coğrafyanın gelecekte nelere gebe olduğunu göremez. Su savaşlarını bilmeyen 1961 Türkiye’sinde GAP projesinin kimler tarafından kimler için kurulduğunu ve 5 sene önce Tayyip Erdoğan’ın dünya su örgütüne 4.Üye olarak imza attığının ne olduğunu anlayamaz. -Türkiye’nin suları artık bizim değildir- Türkiye Suriye sınırında düşürülen uçağı zavallı Esed’in yaptığını düşünenler Nato’nun, AB ve Siyonizmin Türkiye’de kurduğu 150’nin üzerindeki füze rampalarını ve Kürecikteki dünyanın en etkin savunma ve taarruz üssünü nasıl bu kadar gürültüsüz kurduğunu anlayamaz. Küreciği bürokrat seviyesinde imzalarken Başbakan, Cumhurbaşkanı, Davutoğlu ve onlarca vekil tahrir meydanında büyük bir miting yapıyordu, bu mitingin üssün üstünü nasıl örttüğünü anlayamaz. Türkiye’yi ve Suriye’yi bilmeyen hiç bir şeyi bilmez bu coğrafyada. İran’ın şah Pehlevi’den Fransa’nın desteğiyle arındırılmasını bu günlere tahvil ederek göremeyen gerçeği göremez.

Kısacası dünyanın kanayan bölgesi olan Ortadoğu’daki değişimleri gelişimleriyle ve tarihi süreciyle bilmeyenler doğru teşhis koymaktan uzaktırlar. Budanmış Türkiye’nin global şirketler tarafından son 15-30 ve 60 yılda nasıl yumuşak lokma haline getirildiğini göremeyenler Ekmelettin İhsanoğlu’nu kimlerin öne sürdüğünü anlayamazlar. En basitinden Adnan Oktar’ı bilmeyenler tapınakçıların bu ülkede kimlerle nasıl ve ne şekilde iş yaptığını anlayamaz, Yahudilik ve masonluk kitabının nasıl bir psikolojik unsur olduğunu bilemez gelecekteki hedeflerini anlayamaz.

Doksanlı yıllarda filizlenen örgütler süt veren inek oldukları için iki binli yıllara daha da güçlü hale getirilmişlerdir. Bu örgütler İslam adına taşıdıkları ünvanların kimler tarafından onlara verildiğini bilmeden cennet adına ölmek ve öldürmek eylemine girişmişlerdir. Kuran ve sünnete dayandırdıkları öldürme eyleminde acımasız birer ölüm makinalarına dönüşmüşlerdir. En kritik coğrafyalarda faaliyet gösteren bu örgütlerin dünya üzerinde yapabildiği neredeyse hiçbir şey yoktur. Ancak onları üreten isim, ünvan ve silah veren derin yapılar onların etiketleri üzerinden onlarca bomba patlatmış ve kendi emelleri doğrultusunda yapacağını yapmıştır.

Bunların en barizi ikiz kulelerin vurulması sonrasında Afganistan’ın işgalidir. İkiz kuleler vurulduktan sonra havada bekletilen Bush daha yeryüzüne inmeden iki ülkeye hızlı bir açıklama yaptırılmıştır. Biri Türkiye diğeri ise Japonya. İki ülke teröre karşı ABD’nin yanında olduğunu deklare etmiştir. İlk olmak önemlidir zira İsrail’in devlet açıklamasından hemen sonra ilk açıklamayı ABD, ikinci açıklamayı Türkiye yapmıştır. İslam ve mazlum coğrafyanın mirasçısı Türkiye İsrail’in devlet olmasına ilk onayı veren Müslüman ülkedir. Afganistan hadisesinde de öncü olması manidardır. ABD Afganistan’a girmeden bir hafta önce özel bir operasyonla son yüzyılın en büyük gerillası olarak kabul edilen Ahmet Şah Mesut’u katletmiştir. Doğrusu Afgansitan’a karasal çöreklenmeyi düşünen bir devletin yapması gerekende buydu. Ladini uzun sakalı ve her daim elinden bırakmadığı Kaleşnikofla dünya kamuoyuna ağız dolusu terorizm mimarı olarak sunarak algı yönetimi yaparken onu öldürmek yerine Rusları Afganistan’dan kovan en önemli adamı katletmiştir. Ancak bunu İslam âleminde bir denklem olarak düşünecek kimse kalmadığı için herkes her şeyi şaşkınlıkla izlemekle yetiniyor. Ahmet Şah Mesut’un varlığı ABD için tehlike Usame bin Ladin’in varlığı ise Afganistan’a yerleşmek için teminattı. Birini öldürdü birini yaşamı fayda vereceği güne kadar yaşattı. El-Kaide örgütü üzerinden çok iş gören ABD yelpazeyi genişletmiş değişik isimli örgütlerin yeşermesine dolaylı destek vermiştir. Çünkü yeni dünya düzeninde terör üretip ülke işgal etmek sonrada o ülkeleri sömürgeci şirketlerin tarlası haline getirmek kolaycı bir yöntemdi. ABD ve Siyonizm bunu keşfettikten sonra birçok örgüt kurmuş ve halen bu örgütlerin nimetini yemektedir. O yüzden Usame’yi kahramanlaştırmak önemliydi. Usame bin Ladin dünya çapında ses getirecek bir örgüt olmalıydı. Ömür verilen güne kadar yaşamalıydı. Öncülüğü çeken zavallılardan biri olduğu için onu özenle öldürmeliydi. Düşman her yerde her an hazır ve nazır olmalıydı. Zira düşmanı olmayan bir devletin çöküşü mukadderdir. Afganistan’da El-Kaide üç yüz-beş yüz militanlı bir örgüttü. Dünyanın her tarafından radikal ve cihatçı ruh taşıyan değişik ırklardan insanlar örgütün mensubu haline getiriliyordu. Her türlü eğitim, silah, bomba, kimyasal silah eğitimleri bile veriliyordu. Usame bin Ladin ve ekibi İslam coğrafyasında her zaman sempatikti her zaman mazlumun sesi olduğunu deklare etti her zaman ABD ve işbirlikçilerine küfretti, taraftar topladı. Tıpkı Saddam’ın ilk Irak işgalinde seccadeyi serip namaz kılması kuran okuması ve ABD ye İsrail’e küfretmesi gibiydi her şey. Üç gün önce Özal’la üçer gün arayla ABD’ye gidip baba Bush’la görüşen Saddam Kuveyt’i düzmece bir işgalle işgal ediyor akabinde bir koyup üç alacaksın diye kandırılan Özal lojistik sözü veriyordu. Sonrasında ABD tarihin en büyük işgalini gerçekleştirdi. Sayalım; Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Amman, Türkiye, Arap Emirlikleri, Abudabi, Kuzey Irak, bu büyük işgalden nasibini fazlasıyla almıştı.

Dünyanın en büyük deniz filosu Amman Denizi ve Ak Denize çöreklenmişti. Türkiye’deki ABD üsleri güçlendirilmiş havaalanları bölgede ABD’ye terk edilmişti. Bağdat yıldız savaşlarını andıran bombardımanla yok edilirken herkes birden Saddamcı olmuştu. Neden? Çünkü Saddam İsrail’e Suud’a yine onların on-on beş yıl önce verdiği bombaları atıyordu. Hiç kimse Saddam’ın daha önce nasıl getirtilip İran’a karşı dokuz yıl savaştırıldığını ve kendi halkını nasıl ezdiğini sormadı. Hiç kimse ABD’nin bölgeye indirdiği kalıcı üsleri silah ve askeri yapıları görmedi. ABD ve İsrail o dönemde muazzam derecede ekmeğini yedi Saddam’ın. Zira Saddam gibi hırlayanlar silah tacirlerinin sömürgecilerin dünyayı yönetmeye çalışan devletlerin işine yarayacak bir üslup kullanıyordu. Önü arkası yapabilecekleri ve konumu belli olduğu için aslında kimsenin de çekincesi falan yoktu. Çünkü oda Tarık Azizle beraber organize edilmiş Siyonist bir uşaktı. Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği için kurulan uydu devletler her zaman İsrail’in istihbaratının şekil verdiği devletler olmuşlardır. Irak’ı kısmi işgal eden ABD bölgedeki ülkelerin iplerini sağlam bir şekilde eline aldığı için ve şirketlerin Irak petrollerini iç etmesinin teminatı olduğu için Irak’ı belli süreliğine kadar terk etmiş. Saddam Hüseyin’i de kendi haline bırakmıştı. Acaba neden? İkinci Irak işgalini ve Türkiye’deki siyasi hareketliliğin o coğrafyayla olan bağını bilmeyen bunu çözemez. Ürdün, Suriye, Lübnan, Mısır, Irak, bölgeden Fransızların 45-48’li yıllarda kovulmasıyla yeniden dizayn edilmesini tamamen güvenlik esaslı devletler haline getirilmesini anlamayan bugünleri okuyamaz.

Kısacası dünyada üretilen yada üretilmeden faaliyet gösteren tüm örgütlerin silahı mühimmatı ve lojistiği onların karşıtları tarafından karşılanır.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1774 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.