logo

Dokunmanın Sihirli Gücü

Dokunmanın Sihirli Gücü

Dokunmanın Sihirli Gücü

dokunmanın sihirli gücü

Dokunmak, daha doğar doğmaz anneyle başlayan bir serüvendir. Doğduktan hemen sonra iki gözü iki çeşme olan bebek, annenin sakinleştirici kollarına bırakılır. 0 çığlık çığlığa ağlayan minik ” insan” bir anda hiçbir şey olmamışcasına mutlu bir ifadeye bürünür. Peki nedir onu böylesine değiştiren şey? Tabi ki ”DOKUNULMAK” tır.

Dokunmanın etkisi bu kadar büyükken nedense yaşadığımız hayatta bu pek farkedilmez. O bebek biraz büyüdüğünde artık ona hiç dokunulmuyordur. Gerek annenin işleri, gerekse hayatın yoğunluğu insanların üzerinde bir baskı yaparak o eli birbirinden uzaklaştırır ve unutturur. Bunun unutulması demek, sıkıntıların yavaş yavaş başlaması demektir. Çünkü dokunmak, kişilerin birbirleri arasında ahenk uyandırmasıdır. Yani ”SENİ” kabulleniyorum, ”SENİ” destekliyorum, ”SENİ” fark ediyorum ve ”SEN” benim için değerlisin demektir.

Dokunma süreci azalan ya da hiç olmayan ve aynı zamanda” fark edilmeden” büyüyen o bebeğin adı artık çocuk olmuştur. Karşılanılmayan dokunma hissiyle beraber, başlar kavgalara, itiş-kakışlara ve çevreye zarar vermeye. O çocuğun adı bu sefer yaramaz olarak değişmiştir. Herkes (buna ailesi de dahil olmak üzere) o çocuğa cephe almış ve o küçücük bedene koca bir ”YARAMAZ” damgası vurmuşlardır. Oysa ”YARAMAZ” olanın aslında kendileri olduklarını hiç düşünmemişlerdir.  Çünkü her zaman insanın karşı tarafı suçlaması daha kolay, kendi hatasını görmesi ise daha zordur ve onlar kolay olanı tercih etmişlerdir. O küçük beden ise sessiz çığlıklarıyla sevgiyi zorla istemek zorundadır. “SEVGİYİ ZORLA İSTEMEK” diyorum çünkü yapılan istatistiklerde yaramazlıkla itham edilen çocukların, ailelerinden göremediği sevgiyi, ilgiyi ve dokunma hissini, yapmış oldukları yanlış davranışlar sonrasında, yediği dayakla giderebildikleri söyleniyor. Yani isteyerek verilmeyen sevgi ve dokunma hissi ailelerden zorla alınıyor. Dayak yiyen çocuğun bir müddet rahat durması da bu yüzdendir aslında. Kısa süreliğine de olsa hissedilen bir yakınlık duygusu. Ailesi tarafından şiddet gördüğünde  bu denli  yakınlık hissediyorsa ya sevgi gördüğünde neler hisseder bu çocuk?

Öyleyse o çocuğu anlamalı, şefkatle sarılmalı, insanlığın en yüce duygusu olan sevgiyle besleyip büyütmeliyiz…

Etiketler: » » »
1884 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.