logo

Evde Oturmak Çocukların Tercihi Değil

Evde Oturmak Çocukların Tercihi Değil

Evde Oturmak Çocukların Tercihi Değil

Evde Oturmak Çocukların Tercihi Değil

Çocuklarımızın açık alanlara çıkarılması ile ilgili yapılan bir araştırmada, “ortalama bir saatten daha az dışarı çıkarma” oranı ile kötü bir üne sahip olduğumuz ortaya çıktı. Oysaki bu araştırmayı on beş yıl önce yapmış olsalardı, ortalamamız dünya ortalamasının çok üstünde olurdu. Hatta bu alanda rekor bizde bile olabilirdi.

Yılların sonlarına eklenen yeni rakamlar, şehirlere yeni eklenen binalar, korkularınız, kaygılarınız ve çocuklarınızın isteklerini göz ardı etmeniz sebebi ile çocuklarınızı sokağa, parka, oyun alanlarına çıkarmadığınız doğrudur. Çocukların tek başına çıkmalarını istemeyişinizin altındaki sebeplerinizde herkesten daha çok haklı olduğunuz da doğrudur. Vaktinizin olmayışı sebebi ile onlarla beraber parkları kullanmadığınız dahi doğrudur. Bu kadar doğrunun olduğu yerde eleştirilmenize anlam veremiyor olmanız konusunda dahi haklı gibi görünebilirsiniz. Ancak çocukların oyun ihtiyaçları evlerde, alışveriş merkezlerinin geniş koridorlarında, marketlerde giderilemez. Bu çocukların gün ışığı ile tanışmaları gerekmiyor mu?

Açık alan oyunu denildiğinde akla gelen ilk şeyin park olduğunu anlayabiliyorum. Kendinden kurulu bir düzenin olduğu, çocukların oyun kurmalarına dahi ihtiyaçlarının olmadığı, kayması gerektiğinde kayabileceği bir kaydırak, sallanmak istediğinde sallanabileceği bir salıncak, birkaç merdiven çıkabileceği merdivenler ve tahterevalli yeterli gibi görünüyor. Desem ki bu oyun grupları çocuklarınızın yaratıcılığını kısıtlıyor. Yok, hemen kızmayın. Derin bir nefes alın. Bunu ben demiyorum, bilim diyor. Çocuk gelişimi konusunda kaleminin mürekkebini dünya ile paylaşan tüm bilim insanları böyle söylüyor. Hatta oyun parklarının doğduğu Almanya’da dahi oyun parkları bizdeki gibi hazırcı değil. Ve onlar daha yüksek sesle söylüyorlar; “Çocuklarınızı hazıra alıştırmayın” diye.

Bu parklar konusunda birkaç cümle daha ederek önerime geçeceğim. Son günlerde çokça yaygınlaşan, gemiye, uçağa, trene ve bilumum nesnelere benzeyen oyun gruplarının da kurulması karşısında da şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Bu durumu; bir sopa ile birçok şey yapabilen çocukların oyun kurma becerileri/akılları ile alay edilmesi olarak görüyorum. Düşünmek için çok zorlanmanıza gerek yok. Benim yaşlarımda olan birçok kişi çocukken doğadaki her şeyi oyun aracı olarak kullanırdı. Örneğin bir taş kale direği olur, bir sopa araba direksiyonu olurdu. Yani yaratıcılığımızı kullanmak zorunda kalırdık. Peki, ne yapmalı? O zaman çocukların özgürce oynayabilecekleri, yaratıcılıklarını arttırabilecekleri parklar oluşturmalı. Çocuğa hazırı sunan değil, hayal etmesini sağlayan oyun grupları kurulmalı.

Çalışan anne-babaların çalıştıklarından dolayı gönderdikleri, çalışmayan anne-babaların ise ihtiyaç olarak görmedikleri yaz etkinliklerine katılımı da bir kenarda tutmalıyız. Çoğu zaman sohbetlerimde “Çalışan anne-babaların çocuklarından ziyade çalışmayanların çocuklarının yaz okullarına ihtiyacı var” derim. Bu konuda da tezimi televizyonlardaki gündüz kuşağı programlarına bağımlılık derecesinde bağlı anneleri ve ev işlerinden bir türlü çocuğuna sıra getiremeyen çalışkan(!) anneleri gördüğümden dolayı kuvvetli buluyorum. Çocuklar ise tüm günlerini yaz aylarında eve kapanmış olarak geçiriyorlar. Evde vaktin nasıl yok edilebileceğini uygulamalı olarak öğreniyorlar. Oysaki camiler, okullar, kurslar, belediyeler bu durum için imkân oluşturuyorlar. Çocukların bunu bilmesi ancak bir arkadaşının yaz okullarına gittiğini öğrenmesiyle oluyor. Ama anne babalar biliyor ama yapmıyor. “Bilmek ama yapmamak”, ne kötü şey değil mi?

Bütün yazdıklarımın özetini yaparsak; çocukların açık alanlarda oynamaya ihtiyacı vardır. Özellikle yaz aylarında bu ihtiyaç daha da artar. Çocukluğunda yapamadıklarını çocuklarına yapmaya çalışan anne babaların ise özellikle çocuklarına bu ihtiyaçlarını gidermeleri gerektiği gerçeği önümüzde durmaktadır. Bir de kış aylarında –hasta olacağı endişesiyle- çocuklarını dışarı çıkarmayan ailelerinde bu gerçeği görerek yaz aylarında olsun çocuklarını dışarı çıkarmaları gerekir.

Tüm kaygılar ve korkular göz önünde bulundurularak yaz okulları bunun için bir tercih olarak önümüzde duruyor. Belediyeler ise bu hizmeti ücretsiz olarak sunuyor.

Son olarak, tercihi tabi ki anne babaya bırakmak gerekiyor. Akşama kadar televizyon-bilgisayar-cep telefonu üçgeninde kendini arayan çocuk ya da kendini geliştiren çocuk.

Tercih annelerin, tercih babaların.

Erdoğan Ergin

Etiketler: »
7259 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.