logo

Gayeniz Ne Kadarsa, Sizde O kadarsınız

Gayeniz Ne Kadarsa, Sizde O kadarsınız

Aziz okuyucularım, hedefinizi ve idealinizi iyi tespit etmelisiniz. Hele bu iş gençlikte başlamalıdır. Onun için anonim bir söz vardır: “Gençlik tutulmaz elle, geçirme boş emelle”. Sevgili gençler, cemiyette (toplum) da çok çeşitli hizmet sahaları vardır. En küçük işten en büyüğüne kadar her işin bir yürütücüye ihtiyacı vardır. Gençlere düşen; en büyük, en önemli işle re ve mevkilere talip bulunmalarıdır. Çok zaman bir insanın ilerideki hizmetleri, gençliğindeki himmet ve hizmetlerinize göre taayyün (belli) eder. Rahmetli Ömer Kirazoğlu hocanın Yüksek İslam Enstitüsünde bir dersine girmiştim. (1988 yılında) Hoca şöyle sesleniyordu: Gençler “Şimdiden idealinizi tespit ediniz, hizmet sahanız sizi bekliyor. Müftülük makamı, kürsü vaizliği, din dersi öğretmenliği, minber ve mihrap sizi bekliyor.” Mesela ortaokul veya liseyi bitirip bir memur olmaya niyet eden kimse öyle kalıyor. Ama dinine, milletine daha yüksek hizmetler vermek için mutlaka bir ilim adamı, yüksek seviyeli bir teknik eleman ve bir iş adamı olmak isteyen kimsede, Allah’ın lütfu ile o mevkiye ulaşıyor.

Tanınmış Sosyoloji Profesörü Rahmetli Mümtaz Turhan’ın bir tespiti vardı diyor ki: “Bizim memleketimizin muhtaç olduğu tek şey birinci sınıf ilim adamıdır. Her sahada bu elemanımızı yetiştirmek için bütün imkânlarımızı seferber etmeliyiz.”

İkinci Dünya Savaşından (1939-1945) sonra Japonya ile Batı Almanya yerle bir olmuş. Tüten bir fabrika bacaları kalmamıştı. Ama ellerinde bir kaç tane birinci sınıf ilim adamı (bilge insan) vardı. Bunlar birleşti, teşkilatlarını şirketlerini kurdu. Memleketlerinin kaynaklarını harekete geçirdi ve kısa zamanda bugünkü hale geldil. Bunların bilhassa Japonya’nın elektronikte olduğu gibi bazı alanlarda Batı’yı Amerika’yı geride bırakması onları kara kara düşündürüyormuş. Rahmetli Edebiyat Profesörü Mehmet Kaplan beyin; “Türkiye’de her sahada Kaht-ı Rical var” yani yetişmiş adam kıtlığı. Devletimiz hususen Milli Eğitimimiz buna çok önem vermelidir. Büyükler ne güzel söylemiş; “Yüksek tepelere çıkmazsanız, ovaları seyredemezsiniz.” Diğer bir tabirle “Sahilden ayrılmayan gemiler, okyanusları aşamazlar” Emeksiz zahmetsiz derinlik kazanmak mümkün değildir. Burada Mevlana Hazretlerini anmadan geçmeyelim. Der ki; “Her şey üstüne gelip seni dayanamayacağı bir noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme!” yani direnç göster dik dur başarırsın. Koca Reis’in dediği gibi; “Diklenmeyeceğiz ama dik duracağız”. Rahmetli Peyami Safa da “Bizim kitap yüklü merkeplere değil, kitabın içindekini sindiren insanlara ihtiyacımız var.” İmam-ı Azam hazretleri “Bana göre en iyi âlim, milletimizin dertleriyle dertlenen ve dertlerini en iyi bilendir” der. Hayatımızda başarı elde etmek için; işine, eşine, aşına, dişine ve arkadaşına dikkat et demiş büyüklerimiz.

İşi bozulan kişilere denilir ki; kendini düzelt, işin düzelsin.

Yuvası bozulanlara; kendini düzelt, yuvan düzelsin.

Müslüman uyanık, şuurlu-akıllı, ferasetli ve ideal sahibi olacak. Onun için büyükler “Âlim olabilirsin ama arif olamazsın” demişlerdir. Aslolan, hem âlim hem arif olmaktır.

Yazımızı bu onuncu sayımızda Medar-ı İftiharımız Mevlana’mızla bitirelim: “İnsanlar, kıyafetiyle karşılanır, ilmiyle (irfanıyla) ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır.

Son Söz: İçi fesat olanın, işi kesat olur.

Selam Hüda’ya tabi olanların üzerine olsun

Muzaffer Coşkun

Etiketler: » » » » » » » » » »
1556 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.