logo

Meslek Lisesi Kimin Meselesi

Meslek Lisesi Kimin Meselesi

Mesele memleket sözü çoğumuza tanıdık geliyor. Son siyasi gündem referandum ile hepimizin belleğine kazındı bu ifade. Ancak biz bu ifadeyi çok daha önceleri duymuştuk. O günlerde; “Bir delinin attığı taşı kırk akıllı çıkaramaz!” hesabı bir virüs bulaştırılmıştı eğitime. “Bin yıl sürecek !” denen 28 Şubat post modern darbesiyle bulaşmıştı bu virüs. İmam Hatip Liseleri, bu darbeci aklın vehmine göre ülkenin gelişerek muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasına mani en büyük engeldi. Mutlaka bertaraf edilmeliydi. Bu bizi geri bırakan imam hatiplere, halkın teveccühünü ortadan kaldıracak çareler bulunmalıydı.

İnsan şaşmaya görsün; ona yardım edecek illa ki bir şeytana gerek yoktur. Şeytana pabucu ters giydirecek insanoğlunun arasından nice şeytani fikirler çıkar. İşte böylesi bir aklın ürünü olarak önce “katsayı” ile imam hatiplerin üniversite yolu kapatıldı. Sonra ortaokul kısmı “kesintisiz eğitim” kurbanı edilerek köksüz bırakıldı. Evet, tüm bu hamleler hesap edilmiş ve imam hatiplere olan ilgi her geçen gün azalarak, milletin değerleriyle devleti barıştıran bu müesseseler kapanmaya yüz tutmuştu. Meslek liseleri de imam hatiplerle aynı havuzda okullar olduğu için bu kumpastan ziyadesiyle nasibini almıştı. Her birinin kapısında kayıt olmak için sıra beklenen bu okulların kapısına neredeyse kilit vurulacak hale gelinmişti.

Meslek Liselerinin hesap edilmeyen bu irtifa kaybı, sanayi çevresini ve iş adamlarını da tedirgin edecek boyuta ulaşınca bir slogan etrafında ara eleman kaygısı dillendirilmeye başlandı. Hepimizin ortak kaygısı olan memleket sevdasına matuf bir seslenişi de ifade eden “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” çağrısı, başta katsayı zulmü olmak üzere, birçok aleyhte uygulamaya son verilmesine vesile oldu. Lakin bu sevinç kısa sürdü. Meslek Liseleri eski ihtişamlı günlerine geri dönmek için gün sayarken okul türlerinin azaltılması sonucu gördüğü rağbet yeniden sarsılmaya başladı. Ne yazık ki yeni durumun sonucu olarak, alan ve bölüm belirsizliği ile malül MTAL oluverdi tüm meslek liseleri.

Anadolu ve Mesleki Teknik Anadolu Liseleri (MTAL) olarak ortaöğretim okul türleri sadeleşince meslek liselerinin hangisinin sağlık hizmetleri alanında, hangisinin ticaret ya da endüstri alanında eğitim verdiği anlaşılamaz oldu. Anadolu liseleri ile yarışabilecek, TEOG taban puanı itibariyle ye aynı çizgide kimi meslek liseleri bu olumsuz durumdan fazlasıyla nasibini almış oldu. Vur deyince öldüren iyi niyetli bu girişim, ne yazık ki meslek liselerini derleyip toplamayı bırakın büyük bir keşmekeşe sürüklemiş oldu.

Doğrudan geçiş hakkı ile 2 yıllık üniversite seçeneği- tüm olup bitenlere karşın- bir miktar nefes alan meslek liselerinin, “yolun yarısında at değiştirmek” sözünü hatırlatırcasına bu hakları da, alan ismi ile maruf -Anadolu Sağlık Meslek Lisesi gibi- son mezunlarının heveslerini kursaklarında bırakarak ellerinden alındı. Bir dönem marka isimleriyle birçok Anadolu lisesine fark atarak -mesleğe geçiş imkânı da sunması nedeniyle- rağbet gören Anadolu Sağlık Meslek Liseleri ve Anadolu Teknik Liseleri, “torba kanun” misali birleştirilen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi şemsiyesinden en fazla zarar gören okul türleri oldu.

Bugün şahsımın da yönetici olarak çalıştığı dünün Anadolu Sağlık Meslek Liseleri, ortak isim MTAL vesilesiyle -maalesef çağrışımı metal olduğu için- bir çıraklık eğitim algısına kurban olmak üzere. Dünün hemşire ve ebe yetiştiren; radyoloji, anestezi ve diş protez gibi alanlarda teknik eleman yetiştiren bu okullar, görev tanımları dahi birbirinin kötü kopyası olan ebe ve hemşire yardımcılığı, sağlık bakım teknisyenliği gibi nevzuhur bir alan/dal icadı ile çökertilmek üzere.

AB uyumu derken kendi gerçeklerine kör ve sağır olan bu anlayış, “mesele memleket!” sloganıyla ortaya konan vizyona maalesef hiç yakışmıyor. Gün geçmiyor ki bu okulda eğitim gören öğrencilerin; “Hocam biz mezun olunca hemşirelik yapacak mıyız? Hemşire Yardımcılığı ne demektir?” soruları ile muhatap olmayalım. Anadolu Liseleri’ne gitmek yerine, ortaöğretim düzeyinde bir mesleğe yönelerek erken yaşta iş hayatını tercih etmiş olmakla ödüllendirilmeyi hak etmiş olmaları gerekirken Anadolu Liseleri’nde eğitim gören arkadaşları kadar fen bilimleri ve kültür dersleri göremeyen bu çocuklarımızın -yetmezmiş gibi pozitif ayrımcılık kabilinden değerlendirilebilecek- 2 yıllık yüksekokul seçenekleri de ellerinden alınmış oldu.

Artık umutlar Sayın Cumhurbaşkanına bağlanmıştır. Zira Tıp Bayramı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut durumu eleştirerek “Hemşirelik Liseleri açılmalıdır!” demek suretiyle MEB’e bir ufuk sunmuştur. Bir zorlama ürünü olduğu apaçık ortada olan “Ebe Yardımcılığı, Hemşire Yardımcılığı ve Sağlık Bakım Teknisyenliği” garabetine bir an önce son verilmelidir. “Meslek liselerinin akranları ile yarışabileceği YGS ve LYS nasıl kurgulanabilir?” sorusunun cevabı bulunmalıdır. Doğrudan geçiş hakkı yeniden düşünülmeli veya mezun olunan alan ve dal doğrultusunda yapılan tercihlere ilave puan verilmelidir.

Unutulmamalıdır ki zararın neresinden dönülürse kardır.

İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen İstanbul 6.Nolu Şube Başkanı

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
3891 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.