logo

Son Günlerin Toz Dumanı

Son Günlerin Toz Dumanı

Son Günlerin Toz Dumanı

Herkesi iyice geren dershane tartışması tam gaz devam ediyor. Kısa zaman içinde yalnız milyonları ilgilendiren bir gündem olmaktan çıktı ve pek çok konuda olduğu gibi siyasi bir sahada köşe kapmaca yarışına döndü. Her meselesini illa ki cepheleşmeden yapamayan kamuoyumuz, herkesi mutlu edecek bir formülün çıkmayacağı bu zeminde yoğun biçimde tartışmakta. Konuyla en ilgisiz olanlar bile şahsi ve ideolojik duruşunun bir icabı olarak bu gerginliğe ucundan kenarından karışmak gayretinde.

Kendi sınavlarını yaparak okullarına öğrenci kabul eden üniversitelerin bulunduğu yapıdan merkezi sınav sistemine geçildiği kırk yıl öncesinden bu yana bir dönüşüm geçirdik Eğitimin tamamen test tekniğine indirgendiği, tüm hazırlıkların buna uygun yapıldığı bir sisteme geçildi.  Öğrenci bilgisini teknik bir yapının şartları içinde göstermeye mecbur edildi. Sonunda yüksek okul okuması gereken öğrencinin iyice adapte olmakta başka çaresinin bulunmadığı günümüz tablosu ortaya çıktı.

Uzun yıllardır yüksek tahsil, Türkiye için meslek sahibi olmanın yegane yolu gibi gösteriliyor. Haklı olarak da evladına standardı yüksek bir hayat uman aileler iyi bir üniversite tahsili için çabalamaktalar. İki milyon kişinin her sene imtihana girdiği bir yapı da bu şekilde oluştu.

Milli eğitim okulları zaman içinde test sisteminin dışında klasik eğitim ve yazılı sınavlarla bilgiyi ölçmeyi sürdürdüğünden, dershaneler bu yarışta mutlak öne çıkıp zamanla  bu koşunun olmazsa olmaz bir unsuru haline geldiler.

Eğitimde ikili bir görüntü veren tablo içinde çocuklarımız dershaneden çıkıp okula yetişmeye ve okuldan dershaneye koşturmaya hala devam etmekte. Aileler de bu koşunun her yerinde olmaya ve evlatlarıyla birlikte savrulmaya devam etmekteler. Yıllar içinde vaziyet öyle  kanıksandı ki  bu manzarada hiç kimse bir tuhaflık olduğunu düşünmemeye başladı.  Okuyacak çocuklarımızın bu zorlukları göğüslemekten başka çareleri yoktu ve bu kadarına katlanıvereceklerdi.

Türkiye büyüyen ekonomisi ve artan siyasi etkinliğiyle orantılı olarak eğitim sahasında da önemli adımlar atma yolundadır. Herkesin şikayet ettiği yap-boz tahtasına dönüştürülen eğitim işinin, on yılları hesap eden bir stratejiyle planlanması ve uygulama aşamasında da   aynı ciddiyetin gösterilmesi gerekiyor. Gel gelelim son on yıl içinde bile sınav konuları yüzde kırklar oranında azaltılıp artırıldı. Öğrenciler sınava dört ay kala bile birtakım konuların sorumluluklarında olup olmadıklarını bilmiyorlar. Ciddi bir ülke imajına darbe vuran bir görüntü bu.

Siyasi arenada çoğunlukla şişkin egolar, çok az da fikirler çarpışır denir. Derdimiz, gençlerimizin hayat yarışındaki başarıları olmalı. Ülkemizin son tartışmasında ise iyice inceleyip hesaplanmayan, dershanecilerle tam manasıyla detaylandırılmamış, makul olanın hala bulanamadığı bir durum var. Dershaneleri kapattığımızda ama sınav sistemini aynen sürdürdüğümüzde bu ihtiyacı kim karşılayacak? Sonuç olan dershaneyi ortadan kaldırmak ama sebebi aynen muhafaza etmek Türkiye gerçeğine neyi getirecek? Bakanlığın bununla ilgili çalışması varsa bile, biz okullarda ek kurs yapmanın dışında hiçbir şey duymadık. Bu da yeniden okulların, bu eğitimi normal zamanlarda niçin veremediğini ve hafta sonunda onu nasıl telafi edeceği konusunu gündeme getiriyor.

Fırsat eşitliği sağlansın diye dershaneler kapatılırken okullarda aynı fırsatın nasıl sağlanacağı çözüme bağlanmıyor. Dershaneleştirilmiş okullarda eğitimin nereye doğru gittiğini hep birlikte göreceğiz. Şayet bu bir ihtiras mücadelesi ve kapışmaysa bir inatlaşmaya kurban edeceğimiz şeyin , çocuklarımızın ve Türkiye’nin yarınları olduğunu unutmamalıyız.

Ahmet Çağan

Etiketler: » » » » » » » » »
1099 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.