Son Dakika
Suriye’deki son bir haftalık olaylar akılla izah edilemeyecek bir şekilde ilerliyor. Konuyu aklıselim ve teenniyle okumakta yarar var.
Savaşın ilk başladığı günlerde bu savaşın Libya, Mısır, Tunus gibi kısa zamanda rejimin çökeceği şeklinde sonuçlanacağı konuşulmuştu. Özellikle Türkiye, rejimin çökeceğini ön görerek net bir dille devlet ağzıyla tarihler verdi, Suriye iç meselemizdir dedi. Ancak süreç düşünüldüğü gibi olmadı.
Bu savaşın Arz-ı Mev’ud savaşıyla birleştirilerek Siyonist akılla çizilmiş, öteden beri sistematik bir şekilde uygulanmak istenen yeni haritaların gündeme getirileceğini yazıp çizenler oldu. Ancak ne var ki kınandılar ya da alaya alındılar.
On yıldır nadasa bırakılan Suriye toprakları toprak altına itinayla yerleştirilen tohumlar sayesinde istenilen surece mi evrilmek isteniyor?
Yakın tarihteki 7 Ekim sözde Hamas operasyonları, İsmail Haniye’nin İran’da öldürülme biçimi ve Hizbullah liderlerinin elindeki telsizlerinin içine girerek yapılan katliamlar…
Kim ne derse desin İsrail’i yöneten aklın güçlü bir argeye ve kompleks bir ağa sahip olduğunu fazlasıyla gösterdi.
İsrail, Filistin de dâhil Suriye, Mısır, Lübnan, Ürdün gibi istihbarat temelli devletleri her türlü istediği gibi yönetebiliyor ve yerli piyonlarını istediği gibi yem yapabiliyor.
Netenyahu’nun Arap coğrafyası için bundan sonraki değişimler böyle olacaktır demesini iyi hatırlamak lazım!
İslamcı camia halen daha 7 Ekim olaylarını çözmeye çalışırken İsrail eş zamanlı Gazze, Lübnan operasyonlarını başarıyla tamamlamış görünüyor. İran’ın her türlü sinirlerini bozuyor ve hataya zorluyor hatta neredeyse hiçbir şey yapmamasını sağlayabiliyor.
Yavaş yavaş öldürülen Gazze denizden koparıldı. Hemen akabinde Lübnan’da Hizbullah çökertildi. Nasrallah öldürüldü. İran içinde varlığı hissedilen Mossad ajanları tepelere kadar uzanan savak hesaplaşmasına döndü. Henüz İran’da İsrail’in hangi kılcal damarda dolaştığı çözülebilmiş değil.
On yıldır Arz-ı Mev’ud eksenli, Tevrat, Zebur ve İncil’de benzer ifadelerle kitabileştirilen Armageddon gayet sistematik bir şekilde tamamlama tarihine uygun bir şekilde ilerliyor. Amaç Müslümanların madara edildiği büyük savaşın arenasını diri tutmak.
IŞİD ve HTC ve benzer örgütler bana göre bu sürece hizmet eden yapılar. Bu süreci akamete uğratacak ülke jeopolitik ve sosyolojik konumuna bağlı olarak hiç şüphesiz Türkiye ve İran’dır. Ancak biri Şii diğeri Sünni bloğu temsil ettiği için bölgenin barışı için aynı çizgide durması zor. İki ülkenin kendi çıkarlarının ötesinde Siyonizm’i durdurmak için aynı mevziye girmesi zor.
Suriye iç karmaşaya girdiği günden bugüne değin Rusya ve ABD tarafından itinayla kontrol ediliyor. Türkiye 40 km’nin altına sokulmuyor. Ne var ki Suriyeliler en çokta Türkiye’ye sokulmuşken Rusya başını biraz uzatan Türkiye’nin askerlerini kimseye sormadan katledebiliyor. Sözde müttefikimiz Rusya katliam yapabiliyor, kim için neden?
Şimdi bir anda Suriye bütün bu aktörlerin gözüne baka baka radikal İslami unsurlar tarafından inanılmaz bir hızda el değiştirmeye doğru gidiyor.
Halep’i on yıldır elinde tutan Rusya nereye gitti, rejim neden çekildi?
Şam düştü düşecek derken aklıma Saddam’ın devrilme sahnesi geldi. Ne diyordu Sünni blok; Saddam’ın ölüm için bekleyen yüz bin muhafız alayı var, Bağdat o kadar kolay teslim edilmez. Sonra Amerikan askerlerinin kontrolündeki Iraklıların Saddam heykellerini balyozladığını, tek kurşun atılmadan şehrin düşmesini hep birlikte seyretmiştik.
Muammer Kaddafi’nin süreci de Mursi’ye yapılan darbeyi de hepimiz hatırlıyoruz.
Şimdi ne oldu da on yıldır güçlenerek mevzisini koruyan Esed neden kaçtı, Rus ordusu Tartus’ta votka mı içiyor?
HTŞ unsurlarının arkasında kim var?
Amaç ne? İsrail neden sessiz?
ABD niçin müdahale etmiyor?
Sorular çok…
Bu zafermiş gibi görünen garip gelişmelerin çok şeye gebe olduğunu görmek gerekiyor.
Sonuç olarak;
Denizden koparılmış özerk Filistin, Hizbullah’tan arındırılmış Siyonizm’e bağlanmış Lübnan, ulus devlet kimliğini kaybedip üçe beşe bölünmüş kantonlaşmış Suriye ihtimalini yabana atmamak lazım.
Siyonizm’in planlarının tedricen ilerlediğini söyleyenler çokta yanılmış olmaz. Esed’in kullanma süreci bitmiş ise Siyonizm için onun da diğerleri gibi paçavra edilmesi hiç bir şey ifade etmez.
İlk bakışta zalim Esed ve ordusunun zulmüne karşıymış gibi görünen bu tablonun çözümlenmesi çok kolay değil. Esed sonrası bölgeye barışın değil kaosun geleceği açık görünüyor.
Radikal unsurların arkasında kimin olduğunu çözmeden sürecin nereye evirileceğini telaffuz etmek çok kolay olmayacaktır.
Dünyada son dönemde en çok konuşan ve el atmadığı ülke kalmayan Putin nerede?
Kuzey Kore’den Trump’un seçilmesine kadar, Çin’den Ermenistan’a kadar, Romanya’daki seçimlerden Sırbistan’daki Rusya devlet sözcüsü gibi konuşan Başbakan’a kadar, Fransa’da ki hükümetin düşmesine kadar, Kazakistan olayları, Kırgızistan Özbekistan Azerbaycan gizli operasyonlarına kadar büyük aktör olan Putin nerede?
Suriye başından beri söylüyorum büyük savaşa evirilecek Siyonist sürece gebe.
Bu süreç normal bir şekilde asla okunamaz.
Anlaşılan o ki kontrollü Arz-ı Mev’ud savaşı kapıda.
Savaşı önlemenin yolu savaşa hazır olmaktan geçer.
ARMAGEDDON’a hazır olunuz!
Fatih Alim DAŞPINAR
Etiketler: Adım adım ARMAGEDDON » Armageddon » Armagedon » Arz-ı Mev’ud » Fatih Alim DaşpınarYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER