Son Dakika
Her birey hayat yolunda farklı bir mücadele içinde varlığını sürdürmeye çalışıyor. Hangi iş olursa olsun insanın karşısına “mutlaka zorluklar çıkıyor.” Kimileri kısa zamanda hedefine ulaşırken, kimileri de yıllar yılı aynı yerde badanaj yapıp duruyor. Aslında bu durum, “kendi iç sesimizle” ilgili bir durumdur.
Zorluklarla mücadele etmek, “insanın iradesi ve dayanıklılığı” ile ilgili bir durumdur. Zorluklar, ilk bakışta yenilgi gibi görünebilir ama sonrasında, “insanın içsel gücünü” ortaya çıkarıyor. Kişi, iç dünyasında saklı kalan becerilerini zorluklar karşısında keşfettiğinin farkına varıyor. Böylelikle “bilinmeyen potansiyelini” ve becerilerini öğrendikçe “kendine olan güveni” artıyor.
Zorluklar hayatın vazgeçilmez gerçekleridir. Zorluklar bizleri çok yıpratır ama o anda da “bizlerin önünü açar.” “Zorluklardan sonra rahatlık gelir.” Bedel ödenmeden başarı elde edilmiyor?
Ayette: “Öncekiler gibi hiç zorluk çekmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz?” (Bakara suresi/214)
Zorluklar, dünyanın meşakkatidir. Kolaylıklar ise, ahret âleminin rahatlığıdır. “Hayatı yaşanır hale getiren zorluklardır.” Zorluklar olmasaydı hayatın bir anlamı olmazdı. “Eziyet olmadan meziyet olmaz” demişler. Bunun için sabredip dünya meşakkatinin üstesinden gelebilmek büyük önem taşıyor. Zaten bunun provasını dünyada yaşayarak görüyoruz.
Hayat gerçekten zor mu?
Kar soğuk olmasa, “kar” olmazdı. Taş sert olmasa, “taş” olmazdı. Güneş yakmasa, “güneş” olmazdı. Amacı olan bütün zorlukların üstesinden gelebilir. Zorluklar,” insanın gizli kalmış becerilerini” ortaya çıkarır. Zorluklar insanı hayata hazırlar. Hayat zor ama üstesinden gelinebilir.
Bunun için; “Sağlam bir irade” lazım. “Planlı ve programlı” olmak, “Çok çalışmak” ve “Yılmamak” gerekir.
Teknoloji bize rahatlık ve kolaylıklar sağlıyor ama var olan becerilerimizi de alıp götürüyor. Beynin birçok görevleri, “elektronik ortamda” yapıldığından “beyin pasif konuma” düşüyor. Bu da beynin körelmesine yol açıyor.
“Beyin zorlandıkça gelişiyor ve gelişiyor.” Bunun en canlı örneğini “yeni nesil üzerinde” görüyoruz. Yeni nesil hiç zorlanmadan, eziyet çekmeden her şeyi hazır ve kolay elde etmek istiyor. Hayatla ilgili gelecekle ilgili “beyinlerini zorlamıyorlar.”
Bugünün ebeveynleri de; “Biz çektik onlar çekmesinler” diye çocuklarının her isteklerini yerine getiriyorlar. Bunun sonucunda da “her şeyi tüketen” bir nesil meydana gelmiş oldu. İstedikleri olmayınca da “isyan edip başkaldırıyorlar.”
Kolay elde edilen hayat, kolay da gidiyor. “Emek ve alın teri” olmadan hiçbir getirinin kalıcılığı olmaz. Kolay zengin olanın düşüşü büyük felaketlere yol açabiliyor. Totodan, milli piyangodan, kumardan elde edilen gelirler çok kısa zamanda insanın elinden kayıp gidiyor. Sadece kaybolmuyorlar, aynı zamanda büyük acılara, büyük felaketlere, hatta ölümlere bile götürebiliyorlar.
Ne demiş atalarımız:
“Kolay elde edilen şeyler değersizdir.
Zor elde ettiğimiz şeyler değerlidir.”
Nerede bir zorluk varsa, orada bir imkân vardır. Kur’an-ı Kerimde inşirah suresinin 5. ve 6. ayeti de bunu açık açık beyan ediyor. “Zorlukla beraber kolaylık vardır, evet zorlukla beraber kolaylık vardır.” Zorluğun üstesinden gelen kolaylığı da elde etmiş olur.
Şunu unutmamak lazım! “Zorluklar ve kolaylıklar” hiçbir zaman uzun süreli değillerdir. “Beynimize verdiğimiz komutlar” ve bunların takibi bizleri hedefimize ulaştırır. Hedefe doğru ilerlerken de önümüze “pek çok engeller” çıkabilir. Bunlarla mücadele etmek, bazen düşmanla mücadele etmekten daha zor olabiliyor. Böyle durumların farkında olanlar, fırsatları değerlendirdiğinde gelecekle ilgili hayat yolunu yakalamış olurlar.
Sonuç olarak: “Mutluluk ve başarı” varılacak bir hedef değildir.
Esas hedef, uğrunda mücadele vererek “hayatı anlamlı hale getirmektir.”
Mustafa K.TOPALOĞLU
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER