logo

Hazar Türk Devleti 7.Bölüm

Hazar Türk Devleti 7.Bölüm

Hazar Türk Devleti 7.Bölüm

İbn Fadlan seyahatlerinin sonunda önce Bulgar Sarayı ve kralı hakkında notlar yazar. Ancak orada iken Hazarlar ile çok önemli bilgi sahibi olur.

“Hazarların hanına gelince ona Kağan denir. Halk önüne ancak 4 ayda bir çıkar. O ‘büyük kağandır’ yardımcısına “Kağan Beg” denir. Orduya komuta eden, ordunun gereksinimlerini sağlayan, devlet işlerini yöneten, halk içine çıkan, savaşta önderlik yapan hep odur. Komşu krallar hep onun emrine uyarlar. Her gün büyük Kağanın huzuruna çıkar. Saygıyla alçak gönüllü bir kılıkta yalınayak, elinde bir tek değnekle Kağan’a saygısını belirtip değneğini yakar. Değnek yanıp bittiği zaman Kağanın sağına oturur. Rütbe sırasına göre, Kağan Beg’den sonra K-nd-r Kağan ondan sonra da Covşigir Kagan gelmektedir.

Büyük Kağanın insanlarla ilişki kurma âdeti yoktur. Onlarla konuşmaz. Yukarıda sayılanlar dışında hiç kimseyi huzuruna kabul etmez. Tutuklamak, ceza vermek, serbest bırakmak, ülkeyi yönetmek Kağan Beg’in görevidir.

Büyük Kağan ölünce, geleneğe göre büyük bir kabir hazırlanır. İçinde 20 oda bulunur. Her odaya bir mezar kazılır. Taşlar kum haline getirilir. Yere yayılır. üzeri zift ile kaplanır. Yapının altından suyu bol, hızla akan bir nehir geçmektedir. Bu nehrin suyunu çevirip mezarın üstünden akıtırlar ve bunu ne şeytanın, ne insanın, ne de sürüngenlerin Kağanlarına ulaşamaması için yaptıkları söylenir. Kağan gömüldükten sonra o göçmenlerin başı kesilir. Böylece Kağanın hangi odada gömülü olduğunu bilen hiç kimse kalmaz. Bu mezara Cennet derler. Kağanları ölünce cennete girdi deyimini kullanırlar. Bütün odalar altın ipliklerle dokunmuş ipekli işlemeler yayılıdır.

Hazar Kağanının geleneğe göre 25 karısı olur. Bunların her biri, kendi egemenliği altındaki kralların kızlarıdır. Bunlar ya istekleriyle ya da zorla alınırlardı ve çok güzellerdi. Bu sözler bir Arap tarihçiye ait. Abartılar var mı yok mu bilemiyoruz. Yine de o devri anlatan en önemli kaynaklardan birisi devamla diyor ki: Kağan’ın İtil (Volga) nehri üzerinde, nehrin her iki yakasına yayılmış büyük bir kenti var. Bir kıyıda Müslümanlar öteki kıyıda Kağanın kendisi ve saray erkânı yaşıyor. Müslümanlar Kağan’ın adamlarından Müslüman olan biri tarafından yönetiliyorlar. Hazar başkentinde yaşayan Müslümanlar ile yabancı tüccarlar arasında çıkan anlaşmazlıklar yargılanmasına da bu yönetici bakıyor. Bu insanların işine kimse karışmıyor ve hatta buyruk veremiyor.

Ne kadar önemli değil mi? O çağ ve böylesi bir adalet. Neyse şimdi iş çok uzayacak!

Fadlan notlarını şöyle bitirir. Hazarlar ve Kağanları hep Yahudi’dir. Komşu krallıklardan onları Yecüc ve Mecüc görenler bile vardı. Çünkü çok korkuyorlardı.

Burada Zeki Velidi Togan’ın bir itirazı var. Der ki:

Tüm Hazarların Musevi olması söz konusu değildi. Bir kısmı Müslümandı. Çünkü hem etnik hem din açısından tam bir özgürlük vardı. Mozaiği koruyan bir anlayış vardı.

Türkistan ve devamında ki tüm çalışmalarımda kadim Türk devletinin böyle bir kültüründen kesin kez söz edebiliriz.

Necati YÜZÜAK

397 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.