Son Dakika
İslam’a ve Müslümanlara karşı yapılan saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. Tabi bunun sosyolojik ve psikolojik nedenleri yanında kitle iletişiminin ve teknolojinin de büyük etkisi vardır.
Dünya değişiyor, rejimler değişiyor, kitle iletişimi baş döndürüyor. İnsanların yaşam tarzları değişiyor. Velhasıl insanların düşünceleri de değişiyor. Eskinin koyun sürüsü gibi güdülen toplumlar ve insanlar artık yok!
Eskiden toplumu ve insanları yönlendirmek için çeşitli “manipülasyonlar” yapılıyordu. Gerçi şimdi de yapılıyor ama şartlar çok değişti. Yapılan bu manipülasyonlar medyada yaygınlaştırılarak meşru hale getiriliyordu. Buna inan kitleler de insanımızı etki altına alıyordu.
Anadolu’muzun temiz yürekli insanları, yıllar yılı böyle şartlandırılıp kandırıldı. Bu insanlarımızın İslami bir kimlikleri de varsa alenen damgalanıyorlardı. Bu metot başta “basın yolu” ile yapılıyordu. Ondan sonra; sinema, müzik ve tiyatro ile yaygınlaştırılıyordu. Daha sonra “siyasetçiler” devreye girerek gündemde tutuyordu. Sistemim oluşturduğu bu gizli operasyonlar yıllar yılı yapıla geldi. Kendilerini bu ülkenin sahibi görenler, bundan sonra Anadolu insanının da var olduğunu görüyorlar ve daha da göreceklerdir.
1980 sonrasında ülkemizde büyük bir hareketlenmeler oldu. Rahmetli Özal’ın iktidarıyla birlikte ülkenin önü açıldı. Anadolu insanı, şehirlere göç etmeye başladı. Alt sınıfın insanı orta sınıfa, orta sınıfın insanı da üst sınıfa yükseldi. Ticarette ve siyasette yeni akımlar, yeni düşünceler oluştu. Sistem tarafından baskı altında tutulan Anadolu insanı, siyasette, ticarette ve bürokraside kendini göstermeye başladı. İthalat ve ihracat gelişirken Dünyaya açılmaya başladık. İnsanımızın ufku açıldı. Bu arada köylü şehre inince köylerimiz de boşaldı. O da ayrı bir sorun!
Sistemin baskı altında tuttuğu Anadolu insanı, özellikle İslami kesim de varlığını göstermeye başladı. Merhum Necmettin Erbakan’ın siyasette dindarlığı öne çıkınca, Merhum Süleyman Demirel de dindar gözükmek durumunda kaldı. Bu arada dini vakıflar, dernekler, şirketler, okullar, cemaatler ve sendikalar da alabildiğine güçlenmeye başladı. Kısaca devletin haricinde bütün kurum ve kuruluşlar güçlendi. Güçlenmenin yanında her kurum ve kuruluşların taraftarları da arttı.
Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte serbestlikler, ülke çapında yaygınlaşarak büyük bir kitle oluştu. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir rahatlama oldu. Müslümanlar kişiliklerini, kimliklerini rahat bir şekilde ortaya koyma fırsatı buldu. Anadolu insanına ve İslami kesime yapılan baskılar ve yasaklamalar ortadan kalktı. Özellikle Batıya ve ABD’ye karşı özgürlüğümüzü rahatça savunabilme imkânı doğdu. Her şeyden önce bu ülkenin evlatları özgüvenlerine kavuştular.
Önceden sistemi savunan besleme troller vardı. Şimdi de var ama o zamankiler rakipsizdiler. Recep Tayyip Erdoğan yönetimi ile birlikte ülkemizin statik yapısı değişmeye başladı. Bu zamana kadar öğrendiklerimizin pek çoğunun, aldatmaca ve oyalamaca olduğunu anlamaya başladık. Yalanlarla, propagandalarla ve algılarla uyutulduğumuzun farkına vardık. Kitle iletişiminin ve teknolojinin yaygınlaşması ile birlikte halkımız uyanmaya başladı. Tabi mevcut sistem bu durumdan rahatsız oldu. Kendi dinamik güçleri ile birlikte dış güçleri de devreye soktular.
Bu gelişmeler karşısında Anadolu insanı yavaş yavaş uyanmaya ve doğrular ile yanlışları ayırt etmeye başladı. İşte gelinen bu nokta, dananın kuyruğunun koptuğu noktadır. Eskiden istenmeyen olaylar ve kişilerin üzerine gidilir ve canlı hedef yapılırdı. Şimdi bu mağdur kesim, savunmaya geçiyor aynı ile cevap veriyorlar. Alay edilen, horlanan, dışlanan ve şucu bucu diye damgalanan insanlar haklarını savunabilme cesaretini ortaya koymaktadır.
Eğitimi ellerinden alınanlar gençler, şimdi istediği okula gidebiliyor. Bürokrasiyi tekelinde tutanlar deşifre oldu. Artık Anadolu insanı da bürokraside ve siyasette var. Kendilerinden olmayanlara hayat hakkı tanımayanlar, şimdi istedikleri gibi at koşturamıyorlar. Laikliği kalkan yaparak ben de Müslüman’ım savunmasını yapmıyorlar ama alenen İslam düşmanlığını fazlasıyla hala yapıyorlar.
Siyah-beyaz saflar netleşti. Ticaretse ticaret, medya ise medya, televizyon ise televizyon! Ne ile saldırıyorlarsa aynısı ile karşılığını alıyorlar.
Şimdi anladınız mı, İslam’a ve Müslümanlara niye bu kadar saldırıyorlar?
Mustafa K.TOPALOĞLU
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER