logo

LGS Yerleştirmelerinde Suçlunun Adı ALGORİTMA

LGS Yerleştirmelerinde Suçlunun Adı ALGORİTMA

LGS Yerleştirmelerinde Suçlunun Adı ALGORİTMA

LGS’de tercih sonuçları açıklandı, kıyamet koptu. Aynı okulu tercih eden, yılsonu karne ortalaması yüksek öğrenciler yerleşemezken, daha düşük not ortalaması ile (Örneğin 96 not ortalaması ile bir öğrencinin yerleşemediği okula aynı mahallede oturan 54 not ortalaması ile bir başka öğrenci yerleşebildi.) Birçok öğrenci istediği ilkokula/tercihe yerleşti. Yerleşemeyen öğrenci velileri soluğu ya mezun olduğu okulda, ya tercih edip de yerleşemediği okulda, ya da İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde aldı. Herkes dilinin döndüğünce durumu izah etmeye çalıştıysa da hiç kimse kılavuzun nasıl bir mantıkla yerleştirme sistemine sahip olduğunu bihakkın veliye izah edemedi. O ara birçok eğitim yöneticisinin aklına kılavuz ile ilgili meşhur atasözü geldiyse de Zülfi yâre dokunur endişesiyle dillendiremedi.

Ne olmuştu da böylesine müşkül bir durum ile karşı karşıya kalmıştık? Aslında her şey kılavuzda yazıyordu. Tercih sırası, okulda bulunuşluk süresi, kayıt bölgesinde olma ve daha birçok parametre işin başında “kaza geliyorum” dedirtiyordu. Sonradan öğreniyoruz ki bizim de bilmediğimiz bir başka şey daha varmış bu velileri ve eğitim camiasını karşı karşıya getiren yerleştirme faciasının!… İşin şakası bir tarafa biz vatandaşa cevap yetiştirmeye çalışırken sosyal medya imdadımıza yetişti ve gerçek suçlunun aslında “Algoritma” olduğunu öğrendik. Sistemi kuran birinci dereceden sorumlu yetkili “Algoritma yanlış işletildi” diyerek bizi bir beladan kurtardı. Merak ettim algoritma neymiş, ne menem bir icatmış bakayım dedim. Google efendiye rica ettim nedir bu algoritma diye?!..

El cevap: “Belli bir problemi çözmek veya belirli bir amaca ulaşmak için tasarlanan yol. Matematik’te ve bilgisayar biliminde bir işi yapmak için tanımlanan mantıksal adımlar..” Tabi burada algoritma ile kılavuz arasında bir fark mı var diyenleriniz olabilir.  Ve tabi ki bu trajikomik durum size, ekran başında bekleten ve bir türlü işinizi doğru yapamayan görevliye çıkıştığınızda “Ne yapalım efendim sistem çalışmıyor!” mazeretini aklınıza getirebilir.

Eğri oturup doğru konuşalım ve kabahati -kafamızda kurguladığımız modeli- doğru bir şekilde aktaramadığımız sisteme yüklemeyelim. Nereden çıktı bu algoritma, biz bu noktaya nasıl geldik ona yoğunlaşırsak meseleyi anlayabiliriz. Her bir çocuğu farklı algoritma ile Lise’ye yerleşen bir veli olarak ifade etmem gerekir ki; “Sistem ile bu kadar oynarsanız -amiyane tabirle –yalama olur”.Son 15 yılda 4-5 defa model değiştirir ve eskisinden istifade ederek daha iyisini ortaya koymak yerine sil baştan taktiği ile “Amerika’yı yeniden keşfe” çalışırsanız olacağı budur.

Sayın Cumhurbaşkanı bir TV kanalından “keskin bir dil” ile mevcut yerleştirme modeli TEOG aleyhine cümle kurmak yerine rahatsızlığı gündeme getirmekle yetinmiş olsaydı veya Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu sorunu Bakanlık yetkilileri mevcut sistemin zaaflarını tespit ve tadil yerine tamamen yok saymamış olsalardı ve “kraldan daha çok kralcı” bir yaklaşımla dönemin Milli Eğitim Bakanı TEOG’u “tu kaka” ilan etmemiş olsaydı bugün bunları konuşuyor olmayacaktık. Sınav gibi nispeten daha objektif kriter yerine bugün başka çıkış yolu da bulamayınca maalesef öğrencinin akademik başarısından kaynaklanmayan parametreleri(doğum tarihi, okulda bulunuşluk süresi, ikamet vs.) yeni sistem ile belirleyici kriter haline getirdik.

Velisi memur olan ve belirli sürelerle yer değiştirmek zorunda kalan bir öğrencinin başarı durumunu ifade eden not ortalaması 95 yerine, kayıt bölgesi ve okulda bulunuşluk süresi gibi bir icat ile 55 not ortalamaya sahip akademik eğitime yatkın olmadığı besbelli olan öğrenciyi önceler ya da imam hatip öğrencilerine-ki kayıt bölgesinden muaf sayıyor sistem-yanı başındaki okulu uzak ve ihtimal dışı ederseniz tabi ki algoritma kabahatli olur. Yetmezmiş gibi popülist bir dille “Herkes istediği okula gidecek” gibi uçuk bir cümle kurarsanız doğrusunu söylemek gerekirse bu kadarına bile şükretmemiz gerekir. Muhal olanı mümkün kabul etmek anlamına gelen bu yaklaşım günün sonunda, Meslek Liselerinin ve İmam Hatip Liselerinin kontenjanlarının boş kalmasına neden oldu. Devlette devamlılık esastır prensibi ile yeni Bakan, selefi olan bakanın “Herkes istediği okula gidecek” sözünü ortada bırakmamak adına Meslek Liselerinin ve İmam Hatip Liselerinin bünyelerine Anadolu Lisesi açma talimatı verdi. Bu durum, yeniden ÇPL ( Çok Programlı/Problemli Lise) dönemine ve ucu tekrardan ikili eğitime ya da meslek liseleriyle İmam Hatip Liselerinin yaralarını onarmaya çalıştığı geçmişte yaşadığı eski sorunlara kapı aralayacak bir sonuca götürdü. Şunu kabul etmek gerekir ki yeni bakanın kamuoyundan gelen haklı eleştirilere kulak veren çözüme odaklı tutumu ile “hatadan dönmek erdemdir” diyerek kılavuzda değişikliğe gitmesi, hem tercihte tür dayatmasına son vermek hem de başarıyı birinci kriter haline getiren bir değişikliğe imza atmak bakımından – hakkı teslim etmek adına -geleceğe dair ümitlenmemize de vesile oldu.

Hatadan dönmeyi erdem sayan Sayın Bakanın bu tutumunu takdir ederken, hatanın ortaya çıkardığı mağduriyetlerin tamamını telafi etmekten uzak bu değişikliğin tekemmül edebilmesi için sistemin sil baştan işletilmesi ve kökten çözüm ile ancak adaletin tecelli edebileceğini söylemek gerekiyor. Bu arada müktesep hak taleplerinin ise sınıf kontenjanlarına (Sınavla öğrenci alan okullar dâhil) bu yıla mahsus ilave ekleme ile cevap verilebileceğini denklemden uzak tutmamak gerekir.

İdris Şekerci

Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
1933 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.