Son Dakika
Ülkemde neler oluyor neler…
Maddi olarak her şeyimiz var da manen huzurumuz yok. Sadece madde huzur vermiyor ki!
Sokaklar canilerden geçilmiyor. Kafa kesenden tut devletin polisini öldürene kadar ne istersen var. Kadın ve çocuk istismarından tut da aile cinayetlerine kadar sayabileceğin kadar say…
Metromuz var, Metrobüsümüz var, Marmarayımız var da ona huzurla binecek ahvalimiz yok. Yani can güvenliğimiz yok. Korku ve endişelerimiz çok.
Efendiler, ülkeler çift kanatlı kuş gibidir; bir kanadı maddi ise diğer kanadı maneviyattır yani ailedir, ahlaktır, edeptir, erdemliktir, sevgidir, örf ve gelenektir. Lakin görülüyor ki tek kanatla bu ülkeyi uçurmaya çalışıyorsunuz. O da böyle sosyal çaresizlikler doğuruyor ve hayatı yaşanılmaz hale getiriyor.
Polisimiz tedbirlerin yetmediğini hatta kanunların yetersizliği kendini her ahvalde gösteriyor. O zaman tez elden kuşun ikinci kanadına gereken önemi veriniz. İnsanı doğal yatkınlığının ötesine zorlamadan başta aile olmak üzere tüm sosyal kurumların ıslahını sağlayarak çocuklara sevmeyi, adaleti, iyiliği, paylaşmayı, yalan söylememeyi, hırsızlık yapmamayı hülasa dünyanın sadece paradan, puldan, makam ve mevkiden ibaret olmadığını bilhassa aile ortamında öğütleyerek değil yaşayarak öğretmenin zamanı geldi de geçiyor bile!
Milletlerin varlığında aile esastır lakin eğitim bir süreç olduğundan okulları da unutmamak gerek. Okulları sadece bilim yuvası değil aynı zamanda bir eğitim yuvası haline yeniden kazandırmak gerekmektedir. Okullarımızı acilen yabancı değerlerden önce öz değerlerine dönüştürüp çocuklarımızı farklı değerler zincirinde bunalımlara sokmadan sevgiye, kardeşliğe, erdemliğe dayalı bilim ve fen öğretilmelidir.
Geçen yıl köyüme birkaç günlüğüne gittiğimde çamurlu ve bozuk o sokaklarda patlamış, dikişleri sökülmüş bir küçük top ve birkaç plastik yoğurt kapağı ile kurdukları oyunlarının keyfini ve yüzlerindeki sevinci ve gözlerindeki ışıltıyı gördüm. İstanbul’da görev yaptığım yıllarda bir oda dolusu lüks oyuncaklarıyla mutlu olmayan çocuklar aklıma geldi. Ne garip değil mi?
Yokluk içinde mutluluk varlık içinde mutsuzluk neden?
Köylerde o çocukları her sabah ve her akşam anne, baba, nine ve dede ile beraber aynı saatte sofraya oturuyor ve aynı saatte uyuyorlar. Acıkınca yiyorlar, sevgiyi ve üzüntüyü beraber yaşıyorlar. Yokluğu ve varlığı beraber idrak ediyorlar. Modern aileler gibi günde birkaç dakika o da öğütle geçirmiyorlar hayatlarını.
Davranış şarttır. Unutmamak lazımdır ki davranış, davranışı doğurur. Çocuklarımızı ve gençlerimizi öteleyerek değil yakınlaşarak birebir sevgiyi ve sevmeyi yaşatarak kazanmamız gerekiyor.
Veliler, anneler, babalar maddi fedakârlıklarınıza eyvallah da acaba bir o kadar da çocuklarınıza gerekli sevgiyi ve saygıyı veriyor musunuz? Son bir ayda kızınıza ve oğlunuza özel günler haricinde kaç defa seni seviyorum dediniz?
Mecnun olmadan hep Leylamız olsun diyoruz.
Önce cebimizden çok, gönlümüzü açalım o zaman Mecnun da biziz Tahir de biziz, Ferhat da biziz.
İnsani derinliğimizle kurduğumuz sevgi ve saygıya dayalı ailelerin oluşturduğu milletlerin bireyleri olmanın huzuru ile selam ve saygılar.
Ahmet AL
Etiketler: Ahmet Al » Ahmet AL kimdir » Aile » Aile ve Toplum » eğitimYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER