28 Şubat 2025

Genel, Gündem, Kağıthane, Kültür Sanat, Röportajlar, Tüm Manşetler

A- A+

SANATIN HER ALANINDA PARLAYAN BİR YILDIZ: NAZİRE İLBASAN

Oyunculuk, tiyatro ve müzik alanındaki başarılarıyla ve enerjisiyle dikkatleri üzerine çeken Nazire İLBASAN ile hayatını ve projelerini konuştuk…

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1981 yılında Aydın’da doğdum, büyüdüm. Tiyatro ve oyunculuk eğitimi aldım ve şuan aktif olarak profesyonel şekilde tiyatro ve oyunculuk yapıyorum. Kendi kurmuş olduğum Voila Sanat ekibimiz var, burada aktif olarak tiyatro oyunları yazıp ve çeşitli yerlerde (belediyeler vb.) oynuyoruz. Silah ve atış eğitimi aldım. Yakın dövüş teknikleri eğitimimi tamamlayıp sertifikamı aldım. Astroloji, tarot ve reiki alanlarında da eğitimlerimi alıp, sertifikalarımı tamamladım. Bireysel olarak danışmanlık vermekteyim.

Bize projelerinizden bahseder misiniz? Gelecekteki projeleriniz nelerdir?

Projelerim hareketli pop bir şarkım var oda çok güzel klibin senaryosu yine bana ait Nisan sonu Mayıs başı gibi yayınlamayı düşünüyorum. 15 yaşından beri çalışma hayatım olduğu için herkesle iletişim halindeyim. Senaryo yazıyorum; gerçek, yaşanmış çok güzel bir hikâye. Onu da bir yapımcı bulursam sinema filmi olarak hayata geçirmeyi düşünüyorum. Gerçek ve yaşanmış bir hikâye, herkes kendinden bir şey bulacak. Şimdiye kadar Türkiye de kimse böyle bir şey yapmadı film içinde film olacak. Filmin konusunu sanat camiasından yakın dostlarıma anlattım hikâyeyi çok beğendiler. Bu beni daha da motive etti. Tiyatroyu çok seviyorum hatta tiyatroya aşığım bile diyebilirim. “Voila Sanat” adını verdiğim tiyatro ekibim var hem kurucusu hem oyuncularından biriyim. Tiyatro, insanların yüzleşmekten korktuğu gerçeklerin dilidir. Biz buna vesile oluyoruz. Tiyatroda insanların sevinçlerini, mutluluklarını ve hüzünlerini dile getiriyoruz. Skeç tadında kısa kısa 3 tane oyun yazıyor ve halkın takdirine sunuyoruz.

“Bir Garip Rüya” adlı oyunumuzda 1. oyunu ben yazdım 2. ve 3. oyunu da sanat yönetmenimiz Burak Yılmaz yazdı ona da buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Bu süreçte çok yorulduk değerli oyuncu arkadaşlarım Canan Karadeniz, Zeynep Karadeniz, Mahsum Oğrak ve Ece Yılmaz’a çok teşekkür ediyorum. Disiplinli ve özverili bir şekilde rollerine çalıştılar provalara eksiksiz bir şekilde katıldılar. Onların da gözlerinde o tiyatro aşkını gördüm. Buradan da her birine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum. 1 senede 2, 3 tiyatro oyunu yazıp sergilemeyi düşünüyorum.

Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?

Tiyatro, insanların yüzleşmekten korktuğu gerçeklerin dilidir. Tiyatro terapidir, insanı iyileştirir.

Tiyatro yaşantınız nasıl başladı? İzlediğiniz bir oyunun ya da oyuncunun etkisi oldu mu? En sevdiğiniz oyunu ve tiyatrocuyu bizimle paylaşır mısınız?

Tiyatroya ilgim 20’li yaşlarda başladı. Antik Yunan’dan günümüze gelen Tragedya kitaplarını okudum; “Antigone”, “Zincire Vurulmuş Prometheus”, “Kral Oidipus” ve “Hamlet” ten çok etkilenmiştim hatta bir gün Tiyatrohanem ekibininin mülakatları vardı Zincire Vurulmuş Prometheus’un tiradını oynamıştım. 80 puanla ekibe girip Şekerpare Komedi Oyununu Sadabad Şehir Tiyatrolarında oynamıştık. O sahnede de oynamak muazzam bir duyguydu. Hamlet kitabını okurken çok keyif almıştım her sayfası heyecanlı sürükleyiciydi hiç bitmesini istememiştim.

Birçok oyunu izledim aklıma gelenler; Zincire Vurulmuş Prometheus, Hamlet, Antigone, Gök Kubbe, Ağrı Dağı Efsanesi vb. gibi… Şu oyuncuyu çok seviyorum diyemem hepsi benim için çok değerli çünkü tiyatro zordur emek ister, zaman ister. Benim emeğe saygım sonsuzdur.

Türkiye’de sanat yapmak ve sanatçı olmak nasıl bir duygu?

İnsanların beğenisini, takdirlerini kazanmak, alkışları toplamak ve onların sesi olmak muazzam bir duygu.

Tiyatro’da en çok sevdiğiniz tiple hangisidir?

Komediyi de çok güzel oynarım dramı da ama sevenlerim “Sürahi Nine” karakterini çok güzel oynadığımı söylüyorlar. Bu karakteri öldürme her oyunda olsun diyorlar. Bu karakteri biraz daha yaşatacağım galiba.

Bir gün bir filmin senaristliğini ya da yönetmenliğini yapmak ister misiniz?

Hali hazırda şuanda gerçek yaşanmış bir hikâyeyi yazıyorum. Yönetmenlik şimdilik düşünmüyorum.

Toplumun tiyatroya olan tutumunu ve ilgisini nasıl buluyorsunuz?

Geçtiğimiz 3, 4 yıl öncesine kadar tiyatroya ilgi yoktu ama son dönemlerde yaklaşık 2 yıldır tiyatroya ilgi var, salonlar tıklım tıklım doluyor. Bunu görmek beni mutlu ediyor.

Tiyatroyu seven, tiyatro oyuncusu veya yazarı olmak isteyen gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Eğitim şart. Ne kadar doğuştan gelen bir yetenekleri de olsa eğitim almaları, o sahnenin tozunu yutmaları gerekiyor. Eğer böyle bir hayalleri varsa hayallerinin peşinden gitsinler. İnsanın isteyip de başaramayacağı hiçbir şey yok yeter ki azmetsinler, kendilerine inansınlar. İnanmak başarmanın yarısıdır.

Müziğe ilk ilginizi ne çekti?

Şarkı söylemeyi seviyordum, arkadaşlarla bir araya geldiğimizde onlara konser veriyor, istek şarkılarını söylüyordum. Hatta bir gün Taksim İstiklal Caddesinde sene 2019’da o kalabalıkta bağıra bağıra şarkı söylemiştim. Kısa bir konser vermiştim. 7 yıl önce Singl teklifi gelmişti o dönem tiyatro ve oyunculukla uğraştığım için kabul etmemiştim.

Sizi müzik yapmaya kim teşvik etti?

Aranjörüm Aykut Terzi teşvik etti. Eşi Ayfer Terzi arkadaşımdır. Ayfer’le aynı akademiden oyunculuk eğitimi almıştık. “Aşk’a Ayıp Ettik” şarkısının söz, müzik ve aranjesi Aykut Terziye aittir. Bu şarkıyı ilk dinlediğimde âşık oldum dedim. Bu karşıyı ilk ben okumalıyım. Aykut Terzi de beni kırmadı ona da buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Hemen şarkının senaryosunu yazdım. Klibi de yönetmen Şener Çakır’la çektik. Çok mütevazı biri! Her sahnesi o kadar içime sindi ki işini aşkla yapan bir yönetmen Şener Çakır’a da çok teşekkür ediyorum.

İlk şarkınız ve ilk klibiniz hakkında neler söylemek istersiniz?

İlk şarkım “Aşka Ayıp Ettik” slow bir şarkı. Söz, müzik ve aranje Aykut Terzi’ye, klibin senaryosu bana aittir. Yönetmen Şener Çakır’la çektik. Klipte valizle dolaşan bir kadın görüyoruz. Valizden bir türlü kopmayan bir kadın çünkü valizin içinde kadının anıları ve hayalleri yer alıyor. Kadın valizle sahilde dolaşıyor ama denize atamıyor. Sonra ormana gidiyor ve ormanda bırakıyor. Ama yine gönlü razı olmuyor. Acısını yaşıyor yaşıyor. Her şeyi göze alarak en sonunda finalde valizi açıyor. Daha sonra Kadın geçmişini denize atıyor. Şimdiye kadar kim aşka ayıp ettiyse etti. Bu saatten sonra kimse, aşka ayıp etmesin istiyorum! Aşkın değerini kıymetini bilsinler istiyorum. Bu şarkımı aşkın inceliklerini yaşayan herkese armağan ediyorum.

Farklı türlerde şarkı bestelemeyi ya da söylemeyi düşünüyor musunuz?

Evet, düşünüyorum. Müziğiyle olsun, sözleriyle olsun kulağıma hoş gelen her tarz şarkıları dinliyorum ve de söylerim de.

Bir sonraki şarkınız ne zaman yayınlanacak?

Nisan sonu Mayıs gibi düşünüyorum şuan ama net bir tarih yok.

Düet yapmak istediğiniz şarkıcılar kimlerdir?

Ferhat Göçer, Tan Taşçı, Ferah Zeydan, Burak Bulut, Kurtuluş Kuş, Oğuzhan Koç, Orhan Ölmez, Serdar Ortaç, Tugçe Kandemir, Bilal Sonses daha birçok sevdiğim sanatçı var. Onlarla düet yapmak isterdim inşallah bir gün olur.

Neden şarkıcı olmak istediniz?

Şarkıcı olmak istemedim sadece hayallerim arasında singl çıkartmak vardı o hayalimi gerçekleştirdim. Gerçekleştirdiğim için de ayrıca çok mutluyum ve çok gururluyum.

Sizce bir müzisyen sadece kendi bestelediği şarkıları mı söylemeli?

Hayır. Çünkü her besteci aynı duygulara sahip değil, her besteci tüm kitleye hitap etmiyor. Tüm kitleye hitap eden bir besteci yok diye düşünüyorum. Bu yüzden sadece kendi bestelerini değil başka besteleri de okumalıdır.

Kariyerinizde hiç zorluklarla karşılaştınız mı?

Kariyerimde çok zorluklarla karşılaştım. Önüme çok barikatlar çekildi ama ben asla pes etmedim, boyun eğmedim. Kendi kendime dedim ki hayat benden vazgeçmediği sürece ben hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim, vazgeçmedim de!

Sizce müzik mi oyunculuk mu?

Müzik mi oyunculuk mu şuan ikisi de. Çünkü ikisinden de muazzam keyif alıyorum. İkisinin de yeri farklı.

Sizce başarının anahtarı nedir?

Başarının anahtarı konfor alanından çıkmaktır, fedakârlıktır, meşakkattir. İnsanlar saat 17.00’den sonra evlerine gidip bacak bacak üstüne atıp çaylarını kahvelerini içerken ben eğitimlere gidiyordum. Gece 12’lerde 1’lerde eve geliyordum. Ben konfor alanımdan çıkalı 10 yıl oldu. Hobilerime yöneldim. Bu alanlarda da eğitim aldım; astroloji, tarot, reiki vardı. Bunların eğitimlerini tamamlayıp sertifikalarımı da aldım. Reiki Masterım, bireysel danışmanlıklar veriyorum. Bu beni tatmin etmiyor çünkü insanlar mutsuz, tahammülsüz ve ümitsiz. Bütünün, çoğunluğun hayata bakış acısını değiştirmem gerekiyor. Hatta “Kişisel gelişim, pozitif düşünmek ve hayata bakış açını değiştir” konulu seminer vermek istiyorum. Bana fırsat ve imkân verilirse seminerler vermek istiyorum.

Kendinizi topluma karşı sorumlu hissediyor musunuz?

Evet, kendimi topluma karşı sorumlu hissediyorum. Onlar için üretiyorum. Öldüğüm zaman topluma güzel şeyler bırakmak istiyorum.