Son Dakika
Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında ilan edilen bu özel gün dünya genelinde kız çocuklarının karşılaştığı sorunlara dikkat çekmek ve onların güçlenmesini teşvik etmek amacıyla kutlanıyor. Bu özel günün anlamı sadece kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın önlenmesi değil aynı zamanda onların eğitim, sağlık, güvenlik ve fırsatlara eşit erişimini sağlayarak daha güçlü bireyler haline gelmelerini desteklemeyi ifade ediyor…
Saadet Partisi Kağıthane Kadın Kolları İlçe Başkanı Zeynep AYGÜN, “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü” nedeniyle bugün saat:14.00’de Kağıthane Meydanında bir basın açıklamasında bulundu.
Basın açıklamasını Kadın Kolları adına Saadet Partisi Kağıthane İlçe Başkanı Halid Özgür ATAK yaptı.
İşte o basın açıklaması:
Saygıdeğer basın mensupları, kıymetli halkımız; 11 Ekim, Dünya Kız Çocukları Günü olarak her yıl idrak ediliyor. Bu gün aracılığıyla, son zamanlarda hepimizi derinden sarsan, evlatlarımızın karşı karşıya kaldığı tehdit ve tehlikelere Saadet Partisi İstanbul Kadın Kollarımızın basın açıklamasıyla bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Ülkemizde çocuklarımızın, sosyal, ekonomik, psikolojik etkenler başta olmak üzere birçok sebep neticesinde yaşadığı çeşitli sorunlarla beraber endişelerimizi arttıran, vahim bir diğer
yaşanan sorun da kaybolan çocuklar meselemizdir.
Çocuk hakları, bir insan hakları meselesidir. Çocuk hakları, hem kanunen hem de ahlaken, dünya üzerindeki bütün çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama ve barınma ile beraber fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunması haklarını da içine alan evrensel bir kavramdır.
Çocuklar, tüm koşullarıyla sağlıklı bir çevrede yaşama, gelişme ve büyüme hakkına sahipdirler. Devletler, çocukların hiçbir zarara uğramaması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
Çocukların eğitim, sağlık ve genel gelişim fırsatlarındaki kısıtlanmışlık, onları toplumsal dışlanmaya itmekte ve istismara açık hale getirmektedir. Bu bağlamda, devletin ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içerisinde çalışarak, çocukların temel haklarını güvence altına alacak politikalar geliştirmesi önem arz etmektedir.
Bu hakların korunması için gerek ekonomik, gerek soysal olarak toplumsal refah ve esenlik teminini ilke edinen bir anlayışa, tedbir ve gelişmişlik ortamının sağlandığı bir yönetim iradesine ihtiyaç vardır.
Bakmaya bile kıyamadığımız evlatlarımız, avuçlarımızdan kayıp gitmektedir. Geçtiğimiz haftalarda, kayboluşunun ardından canlı bulunmasını günlerce büyük umutla beklediğimiz Narin Güran yavrumuzun derin acısı tazeyken, yaşanılan bu vakaların üzerinden geçen zamanda, benzerlerinin oluşma tedirginliği içerisinde hayatımıza devam ediyoruz.
2010 yılında “Kayıp çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu sorunların araştırılması” alanında TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmuş, yapılan saptamalar ve komisyon raporuna rağmen sorunların çözümü konusunda somut gelişmeler sağlanmadığı görülmüştür.
Geldiğimiz noktada çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, çocuk istismarı başta olmak üzere pek çok sorun, bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Yıldan yıla artış gösteren istatistiki veriler, yayınlanan raporlar bu sorunların yayılmasının ve etkilerinin azaltılması için acil önlemler alınması gerektiğini göstermektedir.
Siyaset, insan içindir. Eğer bu sorunlara çare, çözüm üretilemiyorsa yapılan siyasetin gerçek manada hiçbir anlamı yoktur.
Bugün, dünyayı sözde iyileştirmeye yönelik çeşitli sözleşme ve tasarılarla geleceğe hazırlama hevesinde olan küresel sistemin, o dünyanın geleceği olan çocukların maruz kaldığı tehlikeleri, gerektiği gibi ele almadığı yaşadığımız bir gerçektir. Bu çağda, insanlık aleminin tanıklık ettiği, kan donduran gündemler, herkese ‘dünyamız nereye gidiyor?’ sorusunu sordurmaktadır. ABD’de görülen Epstein davası, akılların idrak edemediği, vicdanların kabul etmediği nitelikte bir hadise olarak karşımıza çıktı. Medyaya
yansıyan itiraf ve açıklamalar, deşifre edilen birtakım konularla, çocuk kaçakçılığı ticaretinde küresel ağların varlığının boyutu gözler önüne serildi.
Öte yandan, 6 Şubat depremi zamanı 2023 Mayıs ayında 5 yaşındaki bir Türk çocuğu Hollanda’nın güneyindeki Maastricht kentinde yalnız başına bulunmuş ve çocuğun depremzede olduğunu söylemesi üzerine, Kahramanmaraş depremi sonrası çocuk hakları konusunda çalışma başlatan Afet-Çocuk Sivil Koordinasyon Ekibi, olayla ilgili olarak insan kaçakçılığından endişe edildiğini belirtmişti.
Yetkili makamlara şu soruyu soruyoruz! Çocuk kaybolmalarında organize bir eylem söz konusu mudur? Olası organize yapılarla ilgili bir araştırma yapılıyor mu?
Ülkemizdeki kayıp çocuk sayılarına dair daha önce veri açıklanmasına rağmen, 2016 yılından bu yana TÜİK tarafından kamuoyu ile istatistiksel veri paylaşılmamaktadır. TÜİK’in 2016 yılında yayımladığı verilere göre, 2008 – 2016 yılları arasında Türkiye’de kaybolan çocuk sayısı 104.531 olarak kaydedilmiştir.
Her sorunda olduğu gibi kayıp çocuk meselesinin çözümünde de yöntem belirleme, etkin ve etkili bir mücadele için veri tespiti çok önemlidir, bu konuda ilgili kurumları göreve davet ediyoruz.
Gerekli adımlar vakit kaybetmeden atılmalıdır. Her geçen gün aleyhimizedir, ülkemizin kaybınadır. Bu ülke topraklarında yaşayan vatandaşlar olarak dertlerimiz ortaktır, birdir. İktidarın samimiyetle, ciddiyetle, dertlerimize derman olacak politikaları üretmesi asli görevidir. Biz Saadet Partisi olarak, insanımızın, vatandaşımızın mağduriyetine sebep olan konuların, Milletvekillerimiz aracılığıyla Meclis çatısı altında görüşülmesi, araştırılması ve politika geliştirilmesi için iktidarı uyarıcı, yönlendirici çalışmalar yürütüyoruz ve yürütmeye devam edeceğiz. Yine geçtiğimiz gün, ‘çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimlerini destekleyici tedbirleri belirlemek’ amacıyla meclis araştırması açılmasını önerdik. Dün itibariyle TBMM Genel Kurulu’nda çocukların korunmasına yönelik araştırma komisyonu kurulması kabul edildi. 22 üye ile 3 ay çalışacak bu komisyonun çalışmalarını takip edeceğimizi buradan ifade ediyoruz.
Önceki dönemler Meclis’te Milletvekillerince yetkili makamlara yöneltilen şu soru önergeleri maalesef ya cevapsız kalmış ya da genel geçer cevaplar verilerek doğrudan rakamsal veriler açıklanmamıştı.
Kaybolan çocuklarla ilgili adli istatistik yayımlamaktan vazgeçilmesinin nedeni nedir?
Kaybolan ya da kaçırılan bu çocukların kaçı bulunarak ailesine teslim edilmiş, kaçı hayatını kaybetmiş, kaçı ile ilgili herhangi bir sonuç alınamamıştır?
Kayıp çocukların önüne geçilmesi için Bakanlık tarafından yapılan herhangi bir çalışma var mıdır?
Kayıp ve kaçırılma sonrasında suça karışan çocuk sayısı nedir ve suç türlerine göre dağılımları nelerdir?
Kayıp ve kaçırılma sonrası bulunan çocukların kaçına ilgili bakanlıklar tarafından psikolojik destek verilmiştir?
6 şubat 2023 depreminde kaybolan çocuk sayısı kaçtır?
Türkiye’nin farklı ülkelerdeki uygulamaları da inceleyerek kendi stratejilerini geliştirmesi, kaybolan çocuklar konusundaki politikaların güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır.
Kaybolan çocuk vakalarına dair verilerin toplanması, analiz edilmesi ve paylaşılması için entegre bir ulusal veri sistemi kurulmalıdır. Bu sistem, vakaların detaylı analizini yaparak, kaybolma nedenlerine yönelik önleyici stratejiler geliştirilmesini sağlayacaktır.
Kaybolan çocuklar konusunda geniş kapsamlı ve sürdürülebilir farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir. Bu kampanyalar, toplumun tüm kesimlerini bilgilendirmeyi ve medya, eğitim kurumları ile sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde sürekli gündemde kalmayı hedeflemelidir.
Türkiye, kaybolan çocuk vakalarında uluslararası işbirliği ağlarına katılım sağlayarak, sınır ötesi vaka yönetimini güçlendirmeli ve en iyi uluslararası uygulamaları benimsemelidir.
Kaybolan çocukların bulunmasında yapay zeka destekli görüntü tanıma sistemleri ve sosyal medya platformları gibi teknolojik çözümler stratejik bir şekilde kullanılmalıdır.
Kaybolan çocuklarla ilgili suçlarla mücadelede mevcut yasal çerçeve güncellenmeli ve caydırıcı yaptırımlar artırılmalıdır. Çocuk kaçırma, insan kaçakçılığı gibi suçlara karşı daha güçlü yasal düzenlemeler getirilmelidir.
Kaybolan çocuk vakalarıyla ilgilenen kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyon güçlendirilmeli; bu alandaki personelin kapasitesini artırmaya yönelik eğitimler düzenlenmelidir.
Risk altındaki çocukları erken tespit etmek için kapsamlı risk değerlendirme sistemleri oluşturulmalı ve ailelere, okullara yönelik bilinçlendirme programları düzenlenmelidir.
Göz bebeğimiz evlatlarımızı koruyabilmek hiç şüphesiz caydırıcı tedbir ve yaptırımlardan geçmektedir. Hatırlarsak, geçmişte artan kapkaç olaylarının ardından yapılan düzenlemelerle bu suçun gasp suçu niteliğine sokulmuş olması tekrar eden olayların bir anda önünü kesmeye yetmiştir. Bu manada bilhassa cinayetlerde, çocuk cinayetlerinde ceza infaz kanunu, titizlikle çalışılarak, acilen yürürlüğe konulmalıdır.
Masumiyetin kaynağı çocuklarımızı, milletimizin değerli varlığı gençlerimizi, sistemli olarak onları hedefleyen kötülüklere karşı koruyamıyorsak, yaptığımız her işi bırakıp, şöyle durup bir düşünmemiz icap eder.
Gün geçmiyor ki, evlatlarımıza dair hayatımızı sarsan vahim bir haberle karşılaşmayalım. Özellikle teknolojik ve dijital kapsayıcılıkla birlikte ortam, çocuklar ve gençler için adeta hayati tehlikelerle dolu bir tuzak ormanına dönüşmüştür. Hem sanal alemde, hem de gerçek alemdeki tehlikelerin, evlatlarımıza erişiminin artık zamanı ve mekanı kısalmıştır, evlatlarımız büyük tehdit altındadır. Bir taraftan, tüm dijital mecralardaki filtreleme devlet tarafından sağlanmalı ve kendimize ait alternatif uygulamalar, teknolojiler geliştirilmelidir. Diğer taraftan da evlatlarımıza sosyal hayatta tehdit oluşturan unsurlarla mücadele
arttırılarak sürdürülmelidir.
Devletin, ailelerin ve toplumun birlikte hareket etme stratejilerinin oluşturulmasına yönelik ortamın ve imkanların sağlanması geleceğimiz açısından çok önemlidir. Uygulanacak stratejiler, çocukların haklarına saygı gösteren, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir toplum inşa etme yolunda atılacak önemli adımlar teşkil etmelidir.
Saadet Partisi olarak, aziz milletimize sesleniyoruz; istikbalin tertemiz neslini yetiştirme vazifesi, inancımız ve siyasetimizin vizyonu gereği omuzlarımızda bir sorumluluktur.
Ülkemizin geleceği adına büyük önem arz eden bu konunun, bir Devlet politikası, bir milli güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini düşünüyor ve savunuyoruz. Merhum Liderimiz Necmeddin Erbakan’ın “bir milletin asıl gücü topu, tankı, tüfeği değil inançlı evlatlarıdır” sözü hala hafızalarımızdadır. 1977 yılında Milli Görüş’ün temsilcisi olan Milli Selamet Partisi’nin 4. Beş yıllık kalkınma planı çalışmalarına, maddi kalkınmayla birlikte manevi kalkınma da dahil edilmiştir. 55 yıldır savunduğumuz, her alanda “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkemiz, en önde giden bayrağımızdır.
Saadet Partisi iktidarında toplumumuzun ahlaki ve manevi değerlerinin güçlendirilmesi ve mevcut tahribatın önlenmesine yönelik hamleler vakit kaybetmeden başlatılacaktır. ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ idealimiz için tüm kadrolarımızla canla başla çalıştığımızı ilan ediyor, kamu oyunu saygıyla selamlıyoruz.
Hasbahçe Gazetesi Özel Haber
Etiketler: 14 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü » 6 Şubat 2023 depreminde kaybolan çocuk sayısı » Bir milletin asıl gücü topu » Kağıthane Meydanı » Kayıp çocuklar » Önce Ahlak ve Maneviyat » Risk altındaki çocuklar » Saadet Partisi Kadın Kolları » Saadet Partisi Kadın Kolları Dünya Kız Çocukları Gününde Basın Açıklamasında Bulundu » Saadet Partisi Kağıthane İlçe Başkanı Halid Özgür Atak » Saadet Partisi Kağıthane Kadın Kolları » Saadet Partisi Kağıthane Kadın Kolları İlçe Başkanı Zeynep AYGÜN » tankı » tüfeği değil inançlı evlatlarıdır » Yaşanabilir Bir Türkiye » Yeniden Büyük TürkiyeYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER