Son Dakika
Türk Adalet Yapısının ve Türk Ekonomisinin mevcut kronikleşmiş sorunsallarının düzeltilebilmesi ve ivedi bir şekilde acil çözümlemelerin vakit kaybetmeksizin hayata geçirilebilmesi bu iki elzem konu da sorumlu davranan duayenlerin ve uzman kişilerin önerilerinin ve stratejilerini aktivist bir şekilde öz de uygulamaya sokulmasına bağlıdır. Ekonomimizin sürdürülebilir bir şekilde iyileştirilmesi, Türk Yargı Dünyası’nda da kapsamlı, kararlı ve uzun vadeli reformları gerektirmektedir. Türkiye’nin ekonomik sorunlarının çözümü için uygulanabilecek politikalar ve stratejileri ele alırken Türk Adalet yapısında yapılması gereken değişiklikler göz ardı edilmemelidir.
Özellikle; makroekonomik dengelerin sağlanması, enflasyonla mücadele edilmesi mevcut asayiş olaylarının ve de suç işleme potansiyelini dişe dokunur miktarda minimize edecektir. Türk ekonomisindeki suni yüksek enflasyon, hane halkı ve işletmeler için belirsizlik yaratmaması adına hukuksal reformist yaklaşım kaçınılmazdır. Mevcut enflasyonist karamsarlık insanımızın psikolojisini olumsuz yönde etkilemekte cürüm işleme potansiyelini geçici de olsa her geçen gün arttırmaya çalışmaktadır. Enflasyonla mücadelede atılacak olan adımlar kritik bir öneme sahip olup insani değerlere yaraşır bir şekilde yaşama hakkını daha da yüceltilmesi mevcut hükümet tarafında cansiperane ve halis niyetli bir şekilde hayata geçirilmek istenmektedir. Fakat bilhassa; olmazsa olmazımız olan bağımsız bir Merkez Bankası’nın para politikalarının her hangi bir dış baskılardan arındırılması olması gerekenin bağımsız şekilde uygulanması, toplumsal güven ve huzuru artıracak ve Türk Yargısı’nın iş yükünü de ciddi anlamda düşmesine yol açacaktır.
HUKUKSAL DİJİTAL VARLIK REFORMLARI IŞIĞINDA, EKONOMİK OLARAK; GELİŞMİŞLİĞİNİ TAMAMLAMIŞ İLK 10 ÜLKE ARASINDA, TÜRKİYE OLARAK HER AN YER ALABİLİRİZ!
Maalesef ki; mevcutta uygulanan sıkı para politikası vatandaşımızı geçici de olsa belirsizliğe itmekte faiz oranlarının ve enflasyon beklentilerini kıracak bir şekilde vatandaşın lehine olan uygulamaların ivedilikle belirlenmesi gerekmektedir. Her şeyden önce; mali disiplin kamu harcamalarının kontrol altına alınması ve bütçe açığının azaltılması gerekliliği ile başlanılmalı vatandaşımızın sırtındaki vergi yükü tıpkı İbni Haldun stratejisindeki gibi düşürülerek ekonomik anlamda büyüme hızla sağlanmalıdır. Mevcut döviz piyasalarının düşmesi yönündeki istikrarı, Türk Liramızın değer kaybını önlemede hukuksal anlamda reformlar ile ivedi önemlerin alınmasını gerektirmektedir.
Ekonomimizi yönetenlerin rezerv yönetimi, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini güçlendirecek politikalar ile piyasa ekonomisi revize etmek yerine tıpkı savunma sanayinde yaptığımız gibi yerli üretim ekonomisine geçiş yönünde; 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık iktisadi politikalar izlenmesine bağlıdır. Dış ticaret dengesinin iyileştirilmesine bağlı olarak; özellikle tarım, teknoloji ve güneş enerjisinin üretimi ve ihracatına dayalı büyüme modeli benimsenmeli, müsriflik derecesinde olan ivedilikten uzak ithalat bağımlılığı derhal azaltılmalı ve yerli mallarının üretiminin ve ihracının teşviği hukuksal reformlar ile sağlanmalıdır.
İşte bu noktada; ekonomik ve hukuksal yapısal reformların hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğü ve güven ortamının sağlanması, ekonomik istikrarın var olması adına; yabancı ve yerli yatırımcılar açısından öngörülebilir teknolojik ve dijital devrim kapısını aralamaya ortam sağlamalıdır. Bağımsız yargımız, her zamanki gibi dünya genelinde ekonomik üstünlük kurmamızın olmazsa olmazıdır. Hukukun üstünlüğü sağlanıp, mülkiyet haklarının yeniden güçlendirilmesi ve garanti altına alınması Türk ekonomisine olan güven ve yatırımları hızla arttıracak; vatandaşlarımızın ise geleceğe ve ekonomiye dair yeni umutlar beslemesini sağlayarak ve Türk adalet yapısının da asayiş problemlerinin azalmasına bağlı olarak işi daha da kolaylaşmış olacaktır.
Her şeyden önce, bu ekonomik gücü tesis etmek adına; şeffaflık ve hesap verebilirlik bir kurumu içten kemiren hastalıkların direk panzehiri olması hususunun sorumlular tarafından engin bir şekilde benimsenmesi gerekmektedir. Kamu kurumlarının şeffaflığı arttıkça, her hangi bir yolsuzlukla mücadele edilmesi daha kolaylaşacak vatandaşın hem yargıya hem de ekonomiyi yönetenlere olan saygı sevgi ve güveni hızlı bir şekilde artacaktır. Vatandaşın eğitimi ve vasıflı iş gücü reformlar ile arttırıldıkça insani özgüven hızlı bir şekilde yükselecek asayiş olayları minimize hale gelecektir.
Mesleki eğitimli nitelikli iş gücü olmazsa olmazımızdır
Tek gerçek olarak şunu söylemek gerekir ki; Türk ekonomisinin uzun vadeli kalkınması adına mesleki eğitimli nitelikli iş gücü olmazsa olmazımız olarak karşımızda durmaktadır. İş gücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun mesleki eğitim programları oluşturulması vatandaşımızın koluna takılacak olan en değerli ekonomik bileziktir. Özellikle; kadınlarımızın ve Türk gençlerin ivedilikle istihdamı hayatın her alanına dâhil olup sosyal alanda entegrasyonu toplumsal devrim niteliğindedir. Kadınlarımızın iş gücüne katılımının ivedilik ile teşvik edilmesi, gençler için istihdam olanaklarının hızlı bir şekilde artırılmasının sağlanması; ekonomik özgürlüklerini vücuda getirecek ve ekonomik nedenlere bağlı olan suç işleme potansiyellerini ciddi anlamda düşürecektir.
Teknoloji, Ar-Ge ve dijital varlıklar Türk gençlerinin kesin olarak ilgisi çekmekte, uyuşturucu bataklığı ve aylak tembellik yerine; hızlı bir şekilde dijital evrime doğru gençlerimiz kanalize etmek, bir toplumsal intihar biçimindeki kanser vakası beyin göçünü ciddi anlamda önleyecektir. Yüksek katma değerli üretim için teknoloji ve inovasyona yatırım yapılması gençlerin ilgisi çekecektir, unutmayalım ki hepimiz geçiciyiz ve Geleceğin Türkiye’si sadece ve sadece Türk Gençliği’nin ellerinde himaye edilerek yükselebilecektir.
Ar-Ge harcamalarının artırılması, kamu ve özel sektör tarafından Ar-Ge’ye ayrılan bütçeleri çoğaltarak gençlerimizi umutvar hale getirecektir. Dijitalleşme evrimi bu işin olmazsa olmazıdır. Şirketlerin ve kamu kurumlarının dijitalleşme devrim süreçleri hızlanarak çoğaldıkça, Türk ekonomisi dijital varlıklara duyarlı hale gelecek siber güvenlik adına yapay zekaya bağlı olarak bilişim hukuku ile entegre olarak ekonomimizi beraberce koruyacaklardır. Bununla beraber sektörel politikaların geliştirilmesi, maden, tarım ve gıda güvenliği arttıracak; Türk ekonomisi, elinde bulundurduğu en kıymetli hazine olan maden, tarım gücünü ve verimli toprak potansiyelini keşfetmeye başlayacaktır. Bu alanda uygulanabilir ivedi programlar geliştirilmesi Türk gençliğinin ata mesleği olan madencilik ve kutsal çiftçi olma yönünde önünü açıp dünyada adeta bir tekel olmamızı sağlayacaktır.
Ekonomik ve hukuksal düzenlemeler yapılmalıdır
Çabucak hayata geçirilmesi gereken ekonomik ve hukuksal düzenlemeler neticesinde madencilik ve tarımsal destekleme programlarının iyileştirilerek öz de hayata geçirilmesi, madencilerimize ve çiftçilerimize verilen destekleri arttıracak verimlilik artırttıkça maden rezervlerinde ve de organik tarımda lider konuma yükselmiş olacağız.
Neticede; ileri maden ve tarım teknolojilerinin kullanılması Türk madenciliğinde ve tarım sektöründe doğaya zarar vermeden cevhere ulaşma, modern sulama, toprak analizi ve otomasyon gibi yöntemlerin yaygınlaşmasına vesile olup mücevherat ve kıymetli metal üretimini ve tarımsal üretim verimini maksimum seviyesine ulaştırıp ve ülke içinde yerli sermayenin kalmasını sağlayıp hâsıla kaybı önlenecektir.
Bunlar için tabi ki de enerji sektöründe ekonomik dış bağımlılığı kırmak gerekmektedir. Bu noktada ekonomimizi şaha kaldırabilecek tek proje olan Güneş Enerjisi Sistemleri’nin tarım vasfını yitirmiş veyahut yitirmekte olan kamu arizelerine teşvik edilerek kurulması; özellikle güneş enerjisinin temini ve sisteme verilmesinin verimli kullanma politikalarının vücuda getirerek, enerji ithalatımızı azaltacak ve cari açığımızı artıran en temel kalem unsurlardan biri olan enerji açlığımızı ebediyen yok etme noktasına getirecektir. Bu nokta da yenilenebilir enerji kaynak alternatifleri olan rüzgâr, güneş ve hidroelektrik enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara daha fazla yatırım yapılabilmesi için hukuksal aksiyonlar alınmalı kolaylaştırmalıdır. Enerji verimliliği Türk sanayisine yansıdıkça işverenin masrafları azalacak ürün fiyatlarının düşmesine vesile olup vatandaş ve işverenler rahat bir nefes alacaktır ve konutlarda ise enerji tasarrufu sağlayacak projeler teşvik edilerek yatağına rahat kafa ile üşümeden girmeyen hiçbir vatandaşımız kesin olarak kalmayacaktır.
Aynı zamanda bacasız fabrikalarımız olan turizm ve hizmet sektörü hukuksal reformlar ile rahatlatılacak; turizm, döviz girdisi açısından önemli bir sektör haline yeniden gelmiş olacağız. Bilhassa, pandemi sürecinde de görmüş olduğumuz gibi İstanbul Yeşilköy’de mevcudiyetini hali hazırda koruyan Atatürk Havalimanı’mızı sağlık turizmi açısından alternatif turizm yıldızı haline gelip dünyanın merkezi olan konumu konjektörü ile tekel oluşturabilmesi sağlanacaktır. Sağlık, kültür, doğa ve gastronomi gibi alanlarda turizm çeşitlendirilmesi yapılarak ülkemize döviz yağdırılmasını ve mevcut turizm sistemimizin 12 aya yayılması sağlanacaktır. Bu noktada markalaşma çok büyük önem arz etmektedir. Türkiye’nin kültürel mirasını uluslararası düzeyde tanıtacak markalaşma ve patentleşme projeleri ülkemizi turizmde lokomotif haline getirecek, zaten güvenli olan ülkemizin prezantasyonlar vasıtası ile tanıtılması hukuksal reformalar ile kuvvetlendirilerek ekonomik varlıklarımız inanılmaz şekilde otomatik olarak kendi kendine yeten bir şekilde artması sağlanacaktır.
Bu bağlamda uygulanacak hukuksal reformlara bağlı finansal sistem ve bankacılık reformları yeniden gözden geçirilmesi kredi risk yönetimine katkı sağlayacaktır. Bankalarımızın kredi politikaları daha sıkı bir şekilde denetlenerek riskler minimize edilecek ve vatandaş kolayca krediye ulaşabilecek ve dış yatırımcılar ciddi anlamda artacaktır. Bilhassa, kobi destekleri artacak küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansmana erişimi kolaylaşacak ve düşük faizli krediler sunularak yatırımlar teşvik edilip o meşhur faiz belasından da böylelikle kurtulmuş olacağız. Bu bağlamda; tasarruf oranlarının artırılması vatandaşın ve işverenlerin tasarruf yapmasını teşvik edecek vergi indirimleri ve teşvikler ile ekonomiyi yönetenler tarafından gerçek ve tüzel her kesime ulaşılması sağlanacaktır.
Bu hususta özellikle; reformist hukuksal düzenlemeler ile uluslararası ilişkiler ve dijital online ticaret stratejileri gelişecek ve dijital varlıklara yönelen Dünya Ekonomisine de entegre olmuş olacağız. Bölgesel ve küresel dijital varlık işbirliklerinin gelişmesi tek alternatifimizin Avrupa Birliği veyahut NATO olmadığı gerçekliğini doğuracak, BRICS gibi Türk Birliği gibi alternatif ekonomik işbirlikleri ortaya çıkaracaktır. Türkiye’nin ihracat pazarlarını çeşitlendirmek ve yatırım çekmek çekme amaçlı uluslararası ilişkileri iyileştirmek gelişmiş ülkelerin dijital varlık vizyonuna bizi sürükleyecektir.
Gümrük Birliği Anlaşması güncellenmelidir
Özelikle AB ile ilişkilerin iyileştirilmesi, 100 yıl önceki kapitülasyonlar artığıymış gibi varlığını sürdürmeye devam eden Gümrük Birliği Anlaşması acilen ülkemiz lehine güncellenmeli, AB ile ilişkilerimiz güçlendirecek ve Türk insanına serbest dolaşım imkânı yani vize serbesti acilen sağlanmalıdır. Bu bakımdan; Türk ekonomisinin yeni dijital varlık pazarlarına açılması zaruridir ve ülkemizin çıkarınadır. Afrika, Asya ve Güney Amerika gibi yükselen piyasalara odaklanılması sıcak para girişini hızlandıracak, özellikle Türk Hava Yolları’mız vasıtası ile bu konu da dünyanın her noktasına ulaşmamızı kolaylaştırarak ekonomik yatırımlarda tekel haline geleceğiz.
Neticesi sebebi ile dünyanın hangi noktasında olursa olsun; hukuksal reformlar vasıtası ile yabancı yatırımın Türk topraklarına getirilmesi ekonomimizin geliştirilebilmesi adına olmazsa olmazımız haline getirilmelidir. Yabancı yatırımcıların ilgisini çekmek için hukuksal iyileştirmeler vasıtası ile vergi avantajları sağlanarak stratejik sektörlere yatırım yapan şirketlere vergi indirimleri ivedilik ile sağlanması çok önemlidir. Yatırımcı hakları hukuksal güvence altına alınarak girişimcilerin haklarını koruyacak düzenlemelerin yapılması döviz girişini kayda değer seviyelere çıkaracaktır.
Velhasıl kelam, işin özeti; Türk ekonomisinin iyileştirilmesi, kararlı bir ekonomist irade, ekonomik kurumların hep olduğu gibi bağımsızlığı ve toplumsal uzlaşının hukuksal reformlar bağlamında güvence altına alınması ile gerçekleşecektir. Bu reformlar, kısa vadede zorluklar doğursa bile inatçı istikrar arzusu uzun vadede sonuç verecek, sürdürülebilir büyüme ve refah kaçınılmaz olacaktır. Adım adım uygulanacak bu hukuksal politikalar, Türkiye’yi ekonomik anlamda güçlü, istikrarlı ve rekabetçi bir ülke haline getirip gelişmiş ülkeler seviyesine yükseltip Dünya Ekonomisinde ilk 10’da var olmamızı sürekli olarak kalıcı hale getirecektir.
İNSANİ DEĞERLERE YARAŞIR DİJİTAL VARLIKLI BİR EKONOMİK SİSTEME ENTEGRE OLARAK, HER AN DÜNYA EKONOMİSİNDE BÖYLELİKLE TÜRKİYEMİZ TEKEL OLUŞTURABİLİR!
Av. Mehmet Erol ULUTAŞ
İstanbul Barosu 1 No.lu Baro Üyesi
Yorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER