Gazze’den Yükselen Feryad! Bizim ALLAH Katındaki Dürüstlüğümüzün İmtihanıdır

Gazze’den Yükselen Feryad

Bizim ALLAH Katındaki Dürüstlüğümüzün İmtihanıdır

Dünya Müslümanlarına ve yeryüzünün pak fıtratlı bütün onurlu insanlarına çağrıda bulunarak, Gazze’ye uygulanan insanlık dışı zalimce ambargoya karşı harekete geçilmesini istiyoruz.

Gazze’ye karşı uygulanan ambargonun dayanılmaz acılara, yıkım ve insani felaketlere yol açtığı bir zamanda kuşatma altındaki Filistinli kardeşlerimizle el ele, omuz omuza olduğumuzu göstermek için Türkiyeli Müslümanlar olarak güçlü bir ses çıkarma, bu zalimce ambargoyu kırma yönünde ayakta olduğumuzu ispat etme sorumluluğumuzu bizlere bir kez daha hatırlattı.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin bizlere buyurduğu “emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker” emrini ifa etmek, “onlar bir zulüm ve haksızlıkla karşılaştıklarında birbirleriyle yardımlaşarak saldırganlara karşı koyarlar” hükmüne uymak, Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.v) “Müslümanların dertleriyle ilgilenmeden sabahlayan benden değildir” vazifesinin gereklerini yerine getirmek için her zamankinden daha büyük bir imtihanla karşı karşıyayız: Bizler gerçekten “İman ve Müslümanlık” iddiamızda ne kadar samimiyiz? Bizler “Ümmet ve Kardeşlik” iddiamızda ne kadar samimiyiz? Bizler, “ALLAH ve Resulü’nün yolunda olma” iddiamızda ne kadar samimiyiz? Gazze’den yükselen feryad ALLAH ve Resulü katındaki dürüstlüğümüzü imtihan ediyor! Onur, şeref ve haysiyetimizi imtihan ediyor!

Açlık ve ölüm kıskacında hayatın en ağır acılarıyla yüzleşen Filistinli kardeşlerimizin çektiği tüm bu ızdıraplar, İslam’ın şiarları ve mukaddesatına olan bağlılıklarının, siyonist ve emperyalist dayatmalara, işgal ve saldırılara karşı olan direnişlerinin bedelini ödemekten başka nedir? Onlar bu bedeli hepimiz adına, yeryüzünün tüm Müslümanları ve onurlu insanları adına ödüyorlar! Onlar tarihin emsalsiz kahramanlıklarını sergileyerek, İslam adına, Kudüs adına, ALLAH’ın dininin şiarları adına kurban ve feda oluyorlar!

Tedavisi yapılamadığı için yavrusunun cansız bedenini kucağına alan bir ananın yüreğini yakan ateş, ne zaman bizim de yüreklerimizi yakacak? İlaç bulamadığı için hastanelerde ölümle boğuşan kardeşlerimizin çektikleri acı ne zaman içimizi kanatacak? Bir ekmeğe hasret günlerce aç gezen bir Gazzeli’nin “ALLAH’ım! Bizi yalnız bırakan kardeşlerimizi sana şikayet ediyorum” şeklindeki feryadları ne zaman damarlarımızdaki gayreti coşturacak?

Gazze’deki kardeşlerimiz İbrahimi çağrıya “lebbeyk” diyerek Beytullah’ın ziyaretine gitmek, hac ibadetini ifa etmek istediklerinde Mısır ve Suudi Arabistan rejiminin barikatıyla karşılaşıyor, karşılarına çıkartılan vize engeliyle Hac yolundan geri çevriliyorlar. Siyonistlerin kuşattığı Filistinliler, Mısır ve Suudilerin diktikleri duvarın altında kalıyorlar.

Bizler Türkiyeli Müslümanlar olarak, değişik kurum ve sivil toplum örgütleri altında çeşitli vesilelerle Gazze ile olan dayanışmamızı ortaya koymaya çalıştık. Attığımız en küçük bir adım bile Gazze’deki kardeşlerimize bir moral ve sevinç kaynağı oldu. Onlar kardeşlerinin sesini işittiklerinde mücadele ve direniş azimleri daha da arttı; yaşadıkları yalnızlığın, çepeçevre kuşatılmışlığın dayanılmaz acıları biraz olsun azaldı. Bunun için teşekkürlerini sundular. Şimdi iç yakıcı bir feryatla bizlere sesleniyor; ayağa kalkmamızı, siyonist ve zalimlere karşı haykırmamızı, kardeşlik ellerimizi uzatmamızı bekliyorlar.

Her şeyden önce Rabbimize olan ahdimizi tazeleyelim: Kudüs’e, Aksa’ya olan sadakatimizi bir kez daha göstererek, zulüm, nifak, ihanet ve tuğyana karşı öfkemizi yükseltelim. Siyonist saldırganlık tamamen son buluncaya, Filistin bütünüyle özgür oluncaya, hususen Gazze’deki ambargo tamamıyla kırılıncaya kadar yerimize oturmayacağımıza dair Rabbimize söz verelim.

Zaman, Gazze için ayağa kalkmanın ve haykırmanın zamanıdır!

Zaman, Müslümanca duruşun, Kudüs’e ve Aksa’ya olan sevdanın ne anlama geldiğini dost ve düşmana gösterme zamanıdır.

Zaman, Gazze ile sınandığımız bu zamanda dürüstlük ve mertliğimizi ispat etmenin zamanıdır.

Tweetle

Paylaş

0 Paylaşımlar