logo

İNSANLIĞIN SUSTUĞU, VAHŞETİN HAYKIRDIĞI YER; SREBRENİTSA

İNSANLIĞIN SUSTUĞU, VAHŞETİN HAYKIRDIĞI YER; SREBRENİTSA

Şüphesiz 20. yüzyılda yeryüzünün birçok bölgesi; zulme uğrayanların, katledilenlerin, yurtlarından sürülenlerin sessiz çığlıkları! ile yankılandı. Top, tüfek ve mermi sesleri mazlumların çığlıklarını sustururken, vahşetin fotoğraf ve görüntüleri taşlaşmış kalplerimize sessizce çarptı ve onları çoğu zaman görmezden geldik.

Osmanlı Devleti dağılırken, ulusçuluk hastalığına bulaşan milleti, yetim kaldı. Osmanlı bakiyesi İslam beldelerinden, yabancı işgalciler çekilirken yerlerine bıraktıkları yerli işgalciler batının sömürü düzenini devam ettirdi. Yemen’de, Irak’ta, Mısır’da, Tunus’ta, Cezayir’de, Trablusgarp’ta, Kafkasya’da, Suriye’de ve Filistin’de Müslüman kanı, yaşlarına karıştı.

20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Ortadoğu’da başlayan Siyonist Yahudi terörü, yaklaşık yüzyıldır devem etmektedir. Artık tüm Müslüman ülkelerde o kadar sıradanlaştı ki Filistin’de şehit edilen bir Müslüman kardeşimizin, elektrik direğine sıkışan bir kedi kadar, haber değeri olmadı.

Filistin zulmü ve İsrail terörü sıradanlaşmışken, yüzyılın sonunda Balkanların Filistin’i olan Bosna’daki katliamı, yüreklerimizi dağladı. Kominist Tito’nun ölümünden sonra Yugoslavya’da etnik farklılıklar fark edilmeye başlarken Komünist ordu tüm silahları ve askerleri Belgrat’ta toplamaya başlamıştı bile. 1991 yılında Slovenya’nın ve hemen ardından Hırvatistan’ın istiklal ilan etmesi Aliya İzzetbegoviç liderliğinde Bosnalı Müslümanları da harekete geçirdi. Parlamentodaki Boşnak milletvekillerinin bağımsızlık kararı üzerine Rus destekli eski Yugoslav yeni Sırp ordusu Bosna’yı abluka altına aldı. Slovenya ve Hırvatistan taarruzlarında başarısız olan Sırp ordusu var gücüyle Bosna-Hersek bölgesindeki şehirleri işgale başladı. Sırp ordusu Bosna’daki, yerli Sırpların da ajanlığı sayesinde kısa sürede sivil Boşnaklar üzerinde soykırıma başladı. Başlangıçta Boşnaklarla birlikte hareket eden Hırvatların bile Boşnak katliamına katılması Balkanlarda Müslüman bir devletin kabul görmeyeceğinin göstergesiydi.

Hırvatların İslam düşmanlığı hamlesi o kadar şiddetliydi ki dünya medeniyetler mirasının en önemli eserlerinden ve ismini bulunduğu şehirden alan değil o şehre ismini veren Mostar Köprüsü bile nasibini alarak hunharca Hırvat topçuları tarafından dünyanın gözleri önünde yıkıldı. Artık “Bosna Savaşı” savaş olmaktan çıkmış tek taraflı bir kıyıma dönmüştü. Eli kanlı gözü dönmüş Sırp militanlar ve sözde komutanların şu söylemi “1389 Kosova Savaşı’nın intikamını alıyoruz” Bosna’daki savaşın etnik bir çatışma olmadığını ve bir haçlı zihniyetinin hortladığını gözler önüne seriyordu.

Bosnalı Müslümanlar için çember daralırken sivil mücahit gruplar ortaya çıkmıştı. Başkente Saraybosna dışındaki tüm Bosna-Hersek işgal altına alınmış, Saraybosna ise açık hava hapishanesi gibi 800 metrelik Bosna tünelinin (Hayat Tüneli) dışında kuşatılmıştı. Sınırlı dış yardım ve Boşnak mücahitler Sırpları mağlup etmeye başlamış Sırplar aleyhlerine dönen bu durumun acısını diğer bölgelerdeki sivillerden çıkarmaya başlamışlardı. Avrupa’nın göbeğindeki bu tek taraflı kıyıma üç maymunu daha fazla oynayamayan BM müdahale etti. Bosna’da 5 yerde güvenli bölge ilan etti. Bunlardan en önemlisi Srebrenitsa idi. Savaşın bittiğine inanan veya inandırılan Bosnalı Müslümanlar silahlarını teslim ederek bu kamplara yani BM’nin himayesine girdiler. Ancak akıl almaz bir şekilde 300 kişilik BM ordusu Srebrenitsa’da 25 bin kişilik sivil ve silahsız Müslümanları Sırp militanlara teslim ederken Avrupa’nın medeni olamayacağını bir kez daha ispatlıyordu. Srebrenitsa’daki eski bir akü fabrikasında savunmasız Müslümanlar dört gün içinde vahşice katledilirken insanlık susmuş vahşet haykırıyordu. Müslüman kadınlara sistematik tecavüzler edilirken Avrupa ve ABD sözde barış müzakereleri yapıyordu. Srebrenitsa, kurbanlık koyun gibi ölümü bekleyen bir çocuğun “Anne çocukları küçük mermilerle öldürürler değil mi?” diye sorduğu yerdir. Srebrenitsa, katledilen 25 bin Müslümandan sadece 8.372 kişinin cesetlerinin toparlanabildiği onlarında yekpare olmadığı yerdir.

1995 yılında ABD dünyanın her yerinde olduğu gibi sözde birkaç Sırp bölgesini bombalayarak olaya el koymuş ve Dayton Antlaşmasını Bosna Müslümanlarına dayatarak barış elçiliği! görevini layıkıyla yerine getirmişti.

Bosna-Hersek Müslümanlarına ipotekli bir istiklal verilerek bu katliam unutturulmaya çalışılmıştır.

Bosna katliamı Müslümanların hafızalarından asla silinmemelidir. Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi “Unutulan soykırım tekrarlanır.”

TEKRARLATMAYACAĞIZ İNŞALLAH.

Mehmet ÖZKARAMAN

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
2373 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.