logo

KERAMET ve KEHANETLER ŞEHRİ İSTANBUL

KERAMET ve KEHANETLER ŞEHRİ İSTANBUL

KERAMET ve KEHANET ÇATIŞMASI

Ülkemizin dünyanın tam ortasında olduğunu bu ortanın da İstanbul’a tevafuk ettiğini söyleyen keramet/kehanet ehli bir hocamız vardı. Karagümrük-Edirnekapı Sur istikametinde bulunan Tekfur Sarayı’nın dibindeki dergâhında onu her dinlemeye gittiğimde kendimi başka bir gezegende hissederdim.

Formalı formasız derin ağabeylerin, şalvarlı kotlu, cinlere karışmış, insanlara karışmış kendini arayan, kendini bulduğunu düşünen, devlet olduğunu zanneden derin devlet aşkı içinde olan birçok insanın uğrak yeri haline gelmiş bu dergâhta her daim kerametler konuşulur her defasında değişik simalara şahitlik edilirdi.

Bâtıni ilme dayalı melekût âleminden girilir yedi kat semadan çıkılırdı. Birisi gelir hocam Mehmet Ağar size haber gönderdi, şunlarla şunların arasını yapar mısın? Bir diğeri gelir hocam Milli Gazetenin yeri benimdi ben yeri emanet verdim, hocayla görüşüp işimi çözer misin vs. gibi istekler olurdu…

Cafer Hocanın, Ankara İstanbul hattında seyri sefer eylediğini, öteden beri gaybi/havas ilmiyle ilgilendiğini bilen bilir.

Bir defasında Salih Reisin başının üstüne elini koyup; “Reis, bak bakalım Bush ne yapıyor!” demesi üzerine Salih Reisin, gözlerini kapatıp transa geçmesi de birkaç dakika sürerdi. Herkesin pür dikkat Salih Reisin ne diyeceğini merak etmesi gayet doğaldı. Hocanın defalarca gerçekleştirdiği bu gaybi bilgilenme biçimine yeni şahit olanlar, meseleyi algılamak için pür dikkat beklerken, dergâhın müdavimleri için bu sıradan bir olaydı.

Salih Reis birkaç dakika sonra yavaşça gözlerini açar ve “Söyleyemem hocam” derdi.

Hocanın; söyle ne yapıyor sualine “Hocam banyoda, müsait değil” cevabı hazirun tarafından tebessüme neden olurdu. Bu dergâhta şahit olduklarım anlatılır gibi değil.

Ancak Patrikhane’nin sırtında yapılanan Mahmut Efendi cemaatinin ve bu dergahın normal olmadığını anlamak için kahin olmaya gerek yok.

Değişik her camiadan geleni gideni vardır Cafer hocanın. Özellikli ve özel bir insan olduğu açıktır. Biz, kendisini içi dışı bir insan olduğu için sevdik, ekmeğini yedik suyunu içtik. Derin ilişkilerine ve söylediği birçok şeyin çıktığına da şahit olduk.

Zihnimizdeki keramet kehanet paradoksunu çözmemiz hayli zaman alsa da biz kendisinden çok şey öğrendik. Beni Bursa Sefiri (eteği tutan, kendini sefir sayar) yaptığı günden beri iki yakam bir araya gelmese de kendisine sevgi ve muhabbetimiz sonsuzdu. Allah mekânını cennet etsin.

Ülkemizin dünyanın merkezi olduğunu coğrafi olarak iddia etmek çok zorlama olur belki. Ancak bu ülkenin ve İstanbul’un tüm devletlerin uğrak yeri ve nazar ettiği bir yer olduğunu kabullenmek çok anormal değil. Bu bağlamda tüm kültürlerin başkenti ilan edilmiştir. Bu sözleşmenin içinde İstanbul’u yutmak ve özerkleştirmek gibi sinsi bir plan olsa da İstanbul’u yutmak elbette çok kolay değildir.

Yıllardır hiçbir zaman suhulete kavuşmamış bu ülkede ve hassaten İstanbul’da yaşamak ağır bedeller ödemeyi peşinen kabul etmeyi gerektirir. Kabul etmek gerekir ki İstanbul nazar alan bir şehirdir.

İstanbul’u yönetenler ve yönetecek olanlar, bu doğal çatışma alanında siyaseten hiçbir zaman barışık olamayacaktır. Çünkü bu şehir, kerametleriyle dervişlerin, kehanetleriyle derin güçlerin el sürdüğü bir şehirdir.

Allah bu şehri fasid istiladan muhafaza buyursun.

Fatih Alim Daşpınar

Etiketler: » » » » » » » » »
4787 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.