Son Dakika
TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-59
Gazneli Mahmud
Biruni Gazne’ye varır varmaz elindeki araçlarla astronomik gözlemler yapmaya başlamıştı. Üç yıl boyunca Mahmud’dan destek alarak yaptığı yeni astronomik alete Mahmud’un “Devletin sağ eli” unvanına istinaden “Yemini Halkası” adı verilmişti.
Düzlem küre, ortografik, usturlap ve Galilo’nun kullandığı teleskopun lens olmayan hali gibi icatlarıyla birlikte bu yeni astronomik aleti Birun’nin yoğun çalışma temposuna geri döndüğünü göstermektedir. Kısa bir süre sonra Lahor’a doğru yola çıkacaktır.
Harezm’den gelen gönüllü, gönülsüz tüm entel göçmenler Gazneli Mahmud’un topraklarına yazarlar, sanatçılar, mimarlar, müstensihler, nakkaşlar, tarihçiler, ressamlar ve sarraflar ordusuna katılmışlardır. Kimisi zorla, kimisi dolgun maaşa ve saraydaki yüksek mevkilere tav olmuşlardı. Sonuçta Gazne bu dönemin rakipsiz bir kültür merkezi haline gelmişti.
Dünyanın ilk sultanı bir köle olarak doğmuş olabilirdi ama bir gerçeği kendisinden önceki bütün hükümdarlardan daha iyi anlamıştı. Sanat ve sanatkârı hiç ihmal etmemişti. Mahmud’un dönemindeki kitaplar, madeni eserler ve seramiklerin Orta Asya sanatının en zarif parçaları arasında yer aldığını söylemek zorundayız. Hindistan’daki zaferlerden elde ettiği büyük kaynaklar onun mimari eserlerde zirveye çıkmasını sağlamıştır.
Elbette Ürgenç’deki Zafer Kulesi’ndeki kitabede yer alan satırlardan da anlaşılacağı üzere “maddi dünyanın göz bebeğini” oluşturmuş olmasıyla iftihar etmekteydi. Mahmud bu yüksek mimari eserlerini ölünceye kadar devam ettirmiştir.
Gazne’deki yazlık başkenti ile Leşkeri Bazar’daki kışlık başkenti dahil olmak üzere Mahmud’un projelerinin çoğu daha sonraki asırlarda savaş alanına dönüşecek olan stratejik noktalardı.
Mahmud’un zamanından günümüze bazı binalar intikal edebilmiştir. Bunları kullanarak mimarideki faaliyetlerini yazılı ve arkeolojik kanıtlar ışığında yeniden değerlendirmek gerekir.
Mahmud geldiğinde Gazne hala bir Zerdüştlük merkeziydi. Daha önceki dönemlerde Budistler çok sayıda manastır ve stupa inşa etmişlerdi. Mahmud ilk iş olarak Jikhai Nehri üzerine hala ayakta olan kentin 25 km. kuzeyinde bir baraj yaptırmıştı. Ardından gösterişli bir sarayı, asıl maliyeti için köşkler, 6 bin kişinin ibadet edebileceği bir Cuma Mescidi, Konstantinopolis’ten ilhamla bir hipodrom, 45 metre uzunluğunda ve zarifçe süslenmiş bir zafer kulesi ya da minare, kütüphaneleriyle birlikte bir medrese ve savaş filleriyle seyisleri için surlarla çevrili bir barınak inşa ettirmişti. Bir buçuk km. ötede kendisi için dikey panellerden, belirgin bir çıkıntıdan ve silindirik bir şafttan yapılmış bir milden oluşan iki parçalı devasa bir türbeyle kule yaptırmıştı. Heybetli kapıların üstüne kufi hatla yazılmış kitabeler mevcut idi.
Mahmud özelliği olarak bu abidenin üzerinde en az 8 büyük kitabe yer almaktaydı. Bu muhteşem yapılar aynı zamanda Mahmud’un azametini de sembolize ediyordu. Robert Hillenbrad’ın ifadesiyle “içine girenlere birçok mesaj veren devasa panoya döndürmüş” oluyordu.
Not: Yazısı dizisi devam edecek inşallah.
Necati YÜZÜAK
Etiketler: Biruni » Cuma Mescidi » Devletin sağ eli » Düzlem küre » Gazneli Mahmud » Jikhai Nehri » Kabus Kulesi » Konstantinopolis » mimarlar » müstensihler » nakkaşlar » Necati Yüzüak » Necati Yüzüak köşe yazıları » ortografik » ressamlar ve sarraflar » Robert Hillenbrad » sanatçılar » Tarihçiler » teleskopun lens olmayan hali » TÜRKİSTAN’ın Kayıp Aydınlanması-59 » Ürgenç’deki Zafer Kulesi » Usturlap » yazarlar » Yemini Halkası » Zafer KulesiYorum yapabilmek için Giriş yapın.
BENZER HABERLER