logo

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-2

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-2

YANLIŞ GELECEK TASAVVURU VE HAYAL GÜCÜMÜZ-2

Hayat, insan aklından önce yaratılacak kadar komplekstir. Akıl öncesi başlayan hayatın anlaşılmasını, salt insan aklına indirgeyerek kavramaya çalışmak, köre ipte cambazlık yaptırmaya benzer.

İnsan kavraması yoktur, insan anlaması vardır. Kendisi komplike bilgi olan insanın bilgiyi tekeline alma cüreti, cürmünü nesneleştirmekten kurtaramaz.

Varlığın bilgi olduğunu kavrayamayan bilim adamı, felsefeci veya teolog kavrayabilmek için varlık, öz ve zaman sarmal üçgeninden herhangi birini diğerine öncelemek zorunda kalır. Hâlbuki üçgenin iç açılarını toplama iradesini göstermeden vücud ve mevcud ilişkisi anlaşılamaz.

Kavramayı önceleyen bir ihtirasla olgulara eğilmek ile anlamak arasında ters orantı vardır. İnsan mevcudiyetle aynîleşemedikten sonra asla kavrayamaz, o halde kavramak 3 boyutlu dünyada yaşayan insanın harcı değil.

Anlamak insan için fıtri bir ihtiyaçtır lâkin aynîleşemeden kavramak eşyaya sanal bir kapıdan girerek denetim altına alma ihtirası ile ilişkilidir.

Bazen varlığı bilgiden bazen de bilgiyi varlıktan ayırmış olan düşünce tarihine yanılgılar tarihi dememek için mevcudiyetin bilgi olduğunu bilginin ise meydana getiricinin bilinciyle ilişkisinin kurulamadan olamayacağı hakikatini idrak etmek gerekir.

Matematikçinin felsefe, felsefecinin teoloji, teoloğun fizik, biyoloğun sosyoloji, sosyoloğun edebiyat, edebiyatçının tasavvuf, en nihayetinde ortalama insanın ise din ve dil ilişkisini öğrenemediği, ayrıca bu alanlarla ilgili kümülatif bir senkronize halinin yaşanmadığı bir çağın batmaya mahkum olacak bir geçici aydınlık dönemini yaşadığını ve sadece kişiliklerin kendilerini sanrılarıyla olumlayabildiğini belirtmek maalesef abartı olmayacaktır.

Biyolojinin biyolojizme, sosyolojinin sosyolojizme, psikolojinin ise psikolojizme mahkûm edilmeye çalışıldığı bir zaman dilimini aşmak zorundayız. Aşamayanların ise hayatı anlama çabalarının bile esasında metafiziksel bir çaba olduğunu fark etmeleri mümkün olmayacaktır.

Verili olanın bilgi, bilginin ise deşifrasyon özelliği ile donatılmış bilgi yüklü insana doğrudan muhatap kılındığını dile getirebilmek insanın bilim yapma çabasını meşrulaştıracaktır.

İnsan rasyonalitesi her ne kadar hayatı bütünüyle idrak edebilme konusunda yetersiz kalsa da bu durum kendi konumunu anlamasına yardımcı olmak için iyi bir şeydir. Bu durum insan olabilmek/kalabilmek için yeterlidir.

Kendisine hazır verilmiş olanın, okumaya kendisinden başlayabilmesinin startını vermek kendisini aşan bir aşkınlık durumudur. Şaşılacak kadar muazzam bu durumu olduğu gibi kolayca kanıksamış olmak ayrıca insan ikircikliğinin kolaylaştırıcı ‘biz zırhı’ olsa gerek.

Kendisine yönelimli, diğerine dolayımlı olan, kendisiyle bağımlı, diğeriyle bağımsız ilişkiye giren insanın kendisiyle ilgili mahkûmiyet alanından kendisini iptal etmeden bağımsızlaşabilmesi aklî ve naklî okuma çabası ışığında hayat ve ölümü aynı anda idrak edebilmesine bağlıdır. İnsan ölmeden kavrayamaz ama ölmeden anlayabilir.

Hayatımızın sahibi biz isek ölümümüzün sahibi de bizizdir. Amma velâkin ölümün sahibi olamadığımız halde hayatın sahibi olduğumuz iddiası o halde boş bir iddiadır. Hayatın ve ölümün sahibine yönelmeden hayat dirilemez ve ölüm öldürülemez.

Her hisseden şair değildir ama her şair hisseder. Hem de kelimelere zamansız hayal ve mekânsız umut katarak. En masum günah şiir yazmak olsa da evrenin sanatsal derinliğinden mülhem güzelliği yenileyerek/yineleyerek kelimelere dökebilmek şairin şiirle yapabildiği bir güzellik alanıdır. Bu yönüyle şairler filozoflardan daha eskidir.

Sahip olunan ile sahip olan insanın mekansal birlikteliği aynı düzlemde gerçekleştiği için hayatın merkezine ne sahip olunan ne de sahip olan insan konulabilir. Konulsa da mekânının dizili kabarıklığı zamanın harmanlayıcı törpüsünden kurtulamaz.

İnsan mekânsal ve zamansal sınırı olmayanla bağlantısını kuramaz ise mekân ve zaman içinde olan herhangi bir şeye mahkûm olur. Böyle bir mahkûmiyet gizlenmeye çalışılsa da derinden acı verir.

İnsan ya Allah’a ya da Allah’ın yarattıklarına kul olur. Sonuçta özgürleşebilmek Allah’a kulluktan geçer.

Selam ve Dua ile

Yakup BAYAKIR

Etiketler: »
1705 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.