logo

Bize Ne Oldu

Bize Ne Oldu

Bize Ne Oldu

ne oluyor bize

Toplumlar insanlar gibi inişli çıkışlı, hastalıklı, sağlıklı bir grafik gösterebilir. Milletler hayatlarında kimi zaman zirveye çıkar imparatorluklar kurar müreffeh bir yaşam sürer kimi zaman geçiş dönemleri yaşar kimi zaman esarete düşer, kimi zamanda tarih sahnesinden silinir yok olur giderler. Bunların tarihi, ahlaki, ekonomik, askeri çok çeşitli sebepleri vardır elbette ve bunların analizini bir köşe yazısında yapmak yeterli ve mümkün değildir.

Biz kendi penceremizden kısa bir ışık tutabilirsek…

Milletler tarihlerini bilmek, nerden gelip ne olduklarının idrakinde olmak mecburiyetindedir ki varlıklarını devam ettirebilsinler. Tarihte milletler imparatorluklarıyla övünür. Aynı anda üç imparatorluk kurabilmiş yegâne millette Türk milletidir. Mazisi olmayanın atisi olmazmış. Geçmişini bilmeyenin geleceği olur mu? Bugün insanımızın hafıza kaybı, kendi tarihini bilmemesi hazindir.

Milletler badireler geçirebilir, bunalıma girebilir ancak bazı özelliklerini koruyabilirse tekrar yükselişe geçer. Mayası bozulursa işi çok zor…

Dünya Harbi sırasında Alman fabrikatör işçilerini toplar ve iflas ettik kendinize iş bulun bir ay içerisinde fabrikayı kapatacağız der! İşçiler bize sadece patates ver para istemiyoruz der ve fabrikayı kapattırmazlar. Sadece patatesle yaşamlarını devam ettirirler ve fabrikayı çalıştırmaya devam ederler. Bugün o fabrika dünyanın alanındaki ilk üçünden birisi.

Avustralya’ya gitmiş dondurma yapan üç Osmanlı, harp ilan edilince kırık kayalıklar denen bir dağa çıkar. Halk ne yapıyorsunuz orada deyince; devletimiz sizinle harpte, askerimiz dağda iken biz yatağımızda yatamayız der. İşte maya bu…

Aslan Lambırt yetim kalmış, Koyun da bu aslanı evlatlık edinmiş. Emzirmiş, büyütmüş gün gelmiş Aslan Lambırt uzun yeleli bir Aslan olmuş ancak Koyunların içinde kendisini Koyun sanıyormuş. Gel zaman git zaman Lambırt meee mee deyip duruyormuş. Bir gün Kurt sürüye saldırınca herkes gibi Lambırt’ta başlamış kaçmaya. Koyun anası tutmuş Lambırt’ın yelesinden sen Aslansın Aslan, bir kükrede sende kurtul bizde kurtulalım diye bağırmış…

Bir işyeri zora girebilir tasarruf eder bütün aile işe sarılır, çok çalışır ve firmasını kurtarabilir. Ekonomik kayıplar telafi edilir, tekrar düze çıkılabilir ancak ahlaken bozulan toplulukların akıbeti hayrolmaz.

Bugün insanımızın yüzde onu anketlere göre hırsızlığı meşru görür olmuş. Bir arkadaşımın üçüncü kattaki evinden aracının anahtarını, çantasını alan şahıs arıyor… Mevlüt ağabey! Araban bende; şu kadar para getir vereyim arabanı diyor. Tabii Mevlüt ağabey İlahiyatçı helal kazançtan, alın terinden bahsedince. Yahu üçüncü kata çıkarken ben ne ölüm tehlikeleri atlattım işte alın teri demesin mi hırsız! Bir gün dükkânımıza giren bir hırsız, yüzüncü dosya sebebiyle Samsun’da yakalanmış. Vardık mahkemeye hâkim demesin mi “işin yoksa, zamanın çoksa davacı ol bu dava bitmez. Çocuk diye kanunlar içeri atamazsın diyor. Avrupa Birliğine gireceğiz diye uğraşa uğraşa maymun olduk. Kanunlarımız böyle benim elimden bir şey gelmez.” Bir olay sebebiyle dükkânımıza gelen polis “suçüstü yaptığımız hırsızı, ertesi gün dışarıda gördük ağabey” diyor. Hangi birini anlatalım ki…

Kendimizi tanımak özümüze dönmek zorundayız.

Geçmişteki toplulukların helak oluşlarının sebeplerini bilmek mecburiyetindeyiz. Az bir yanlışta olan insanlar sebebiyle büyük toplulukları, ahlaksızlığa göz yumdukları için Yaradan yok etmiş. Yangın evimize kadar gelmeden silkinmeli uyanmalıyız…

Ne diyor Aslan Kral Filminde, Karınca Aslan’a “senin ataların maymunlarla oynamazdı sen ne biçim aslansın…

Artık yeter maymunluk bize yakışmaz biz aslanız kendimize gelelim…

Vesselam…

Salim Yılmaz

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
2634 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.