logo

Herkesin Bir Hikâyesi Var

Herkesin Bir Hikâyesi Var

Herkesin Bir Hikâyesi Var

Serdar Çil Herkesin Bir Hikayesi Var

Salih Dede 79 yaşında bir delikanlı. Bembeyaz sakalları var. Hayırsever bir dağ. Tek partili yıllarda gizli gizli öğrenmiş Kuran okumayı.

Çok sonraları Kuran’ı anlama üzerine yoğunlaşan derslere katılmış ve “Bana borç verin” diyen ayetlere takılmış, hayran olmuş ve ömrünü bu yolda vakfetmeye karar vermiş.

İnfak ayetlerini çok iyi biliyor. Ne cebinden şekeri eksik ne de çantasından oyuncağı. Gün geçmez ki, bir çocuğu sevindirmemiş olsun. Bazen camide gördüğüne bazen yanaşıp elini öpene bazen okuldan dönene. İllaki birilerine vereceği bir şeyleri olmuştur yarım asırdır.

“Ömür dediğin nedir oğlum, bakıyorum geriye gözümü açıp kapamışım ve kendimi burada bulmuşum gibi geliyor bana” dediğinde Kehf Suresi, Ayet:19 gelir aklıma. Mağaraya sığınmış gençlerin bir hikâyesi olduğu gibi herkesin bir hikâyesi var.

Salih Dede’nin derdi gençler ve çocuklar. Uzun yıllar esnaflık yapmış paranın çok hızlı döndüğü İstanbul semtinde. Birçok arkadaşı vefat etmiş ama onların oğullarını hatta torunlarını tanıyor, gidip çaylarını içiyor. Onları hayra teşvik ediyor, emanetlerini yerine ulaştırıyor.

Bir zamanlar halkın destekleriyle yapılan okulların temellerinde Salih Dede tam bir halktır. Tek başına bir halk olmak böyle bir şeydir herhalde. Gece gündüz demeden dolaşabildiği kadar esnafı yıllarca dolaşmış öyle hiç utanmadan, sıkılmadan. Bu şuymuş bu buymuş, bu şucuymuş bu bucuymuş demeden kimi zaman demir olmuş, kimi zaman beton olmuş, koşmuş koşturmuş mimar olmuş, amele olmuş, bir yerden kovulmuş, hakarete boğulmuş gün gelmiş şikayet edilmiş, mahkemelik olmuş.

Şimdi ihtiyacı olan liseli, üniversiteli öğrencilere burs bulmak için koşturuyor. Çok büyük hesapların adamı değil, kendi menkıbesini kendi yazan bir adam. Okul okul gezer. Yaşıtları gibi caminin altında oturup çay içip namaz vaktinin gelmesini beklemeyi sevmez. Kimin ne ihtiyacı var onun tespitine kafa yorar, nereden temin edeceğini hesap eder. Telefonu hiç susmaz. Ya onu ararlar ya o bir esnafı arar. Çocukların ne ihtiyacı varsa hediye paketleriyle teslim eder gülücükler eşliğinde.

Aralık ayının son günlerine geliyoruz. Her sene olduğu gibi üç beş güne sığdırılmış yapay bir gündemin işgal ettiği, kırmızı kıyafetli çizgi film kahramanı gibi bir dede sevdirilmeye çalışılır çocuklarımıza. Noel Baba mı dede mi belli olmayan bir figürü döndürüp döndürüp sunuyorlar bize.

Büyüklere çam ağacı, küçüklere oyuncak. Vur eğlencenin son noktasına kadar eğlen durma coş. Piyango çekilişinin anbean takip edildiği sokaklarda çılgınlar gibi eğlenildiği garip bir travma.

Bize zorla kabul ettirilen, sonra garipçe benimsediğimiz içinde bulunduğun yılın son akşamı, içine gireceğin yılın ilk saatleri. Ne oralı olan ne de buralı olabilen kimlik bunalımı sahibi aile tipleri.

Yok arkadaş! Almıyoruz artık yemiyoruz bu numaraları. Bizim tarihimiz de dedelerimiz de belli.

Herkesin Bir Hikâyesi Var

Siz siz olun cebinizden şekeri, elinizden emeği, çantanızdan hediyenizi eksik etmeyin. Çocuklarla ilgili yürekleri yakan binlerce resmi de gözünüzden ve gönlünüzden uzağa atmayın. İstirhamımdır.

Serdar Çil

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1611 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.