logo

DÜNDEN BUGÜNE AYNA TUTMAK

DÜNDEN BUGÜNE AYNA TUTMAK

Başlıktan da anlaşılacağı üzere bundan 1150 sene önce Büyük Türk Devleti olan Tuna Bulgar devletinin Kağanı BORİS HAN üzerinden bugüne ayna tutacağım.

Tuna Bulgar Devleti, pek çok yönüyle tarihi bir vaka olma özelliği taşır. Bugünkü Bulgaristan’ın temelini oluşturan Tuna Bulgar Devleti, bir Türk Devleti olarak kurulmuş ancak bir Hristiyan/Slav devleti olarak yıkılmıştır. Bu açıdan Türk Tarihinde önemli bir yer alması gerekirken maalesef arka sayfalarda kalmış ve yeterli önem verilmemiştir.

Tuna Bulgar devletinin hakanı OMURTAK’tan sonra yerine oğlu BORİS geçer. BORİS ismi Türkçedir. Bars, Pars kelimesinin Bulgar Türkçesindeki söylenişinden başka bir şey değildir. Lakin Sırplara esir düşen ve sonra kurtarılan oğlu VLADİMİR tahta geçtiğinde Hristiyanlık aleyhine girecektir. Artık Hristiyanlığa geçmiş ve eski Türk inancı olan Tengriciliği bırakmış bir milletten bahsediyoruz. Oysa bu hanedan çok büyük Han’lar çıkarmış olsa da süreç onları Slavlaşmaya götürmüştür. İçine düştükleri buhran onları batı Hristiyanlığı ile Bizans Hristiyan dünyası arasında gelgitlere zorlamış. Bir de üstüne üstlük dün tebaası olan Slavlar artık onlara diklenmeye başlamıştır.

Boris üst üste savaşları kaybedince ve göçler almaya başlayınca (Slav göçü) ilk önce Hristiyanlığı seçmiştir ve Slavlığı öne çıkartarak dünya tarihinde ilk kez 1930 yılını baz alırsak, batıdan bin yıl önce ULUS DEVLET ilkesini hayata geçirmiştir. (1) Zlatarski ye göre hem devletini hem de ulusunu (Türk’ü) kurtarmak için, “TEK MİLLET, TEK DEVLET” siyasetini uygulamaya koyar. Ama çağının gereği olan din değiştirmenin yeni dinin temsilcisi olan devletin yörüngesine girmek olduğunu görmüş ve kendi MİLLİ KİLİSESİNİ kurmuştur.

Boris Han vaftiz olduktan sonra vaftiz babası Bizans imparatoru 3. Mihail’in (842-847) ismini alan Boris, devletini ayakta tutmak için mücadele vermekteydi. Ancak gerek Roma gerek Bizans devletleri hem dini, hem siyaseten Tuna Bulgar Türk devletini yanında görmek istemektedir.

Çünkü bu devlet “DOGUDAN BATIYA GİDEN GÖÇLERİN TAM KAVŞAK” noktasında idi.

Boris, Selanikli iki kardeş papazı Konstantinos Kiril ve Methodius’un bilgisinden faydalandı. Bizans etkisini kırmak için de İncil ve temel dini metinleri Slav diline çevirtti. Yeterli sayıda rahip yetişince de Bizanslı din adamlarını kovdu. (2)

Boris, devletini korumada çok başarılı olmuşsa da adıyla birlikte. Lakin ortada bambaşka bir millet vardı. Bulgar Türkleri, son nefesini vermiş ve tarih yeni bir süreci anlatmaktaydı.

Bulgarların Slavlaşması tarihte sık görülen vakalardandır. Düşük sayıdaki Türk nüfusu zamanla artan Slav nüfusu daha önemlisi Türk göçünün olmaması Boris Hanı, Tek Devlet, Tek millet, siyasetine zorlasa da sonuç kaçınılmazdı.

Sonu çok dramatik oldu Tuna Bulgar Türk devletinin. İnşallah yazacağız.

Şimdi bugüne ayna tutalım.

Niçin 20 yıldır tek devlet, tek millet siyaseti uygulanıyor bu ülkede. Türk nüfusunun geleceği ile ilgili bir plan mı var? Öyle, görünüyor.

Peki, yabancı göçler ve mülteci konusundaki ısrar niye?

Ülkeyi yöneten arkadaşlar söyledikleri sözlerin ve kavramların neyi ifade ettiğinin sanırım farkında değiller. Eğer farkında iseler bu çok daha kötü!

Rahmetlik Mustafa Kemal Atatürk bu yeni devletin adını Türkiye Cumhuriyeti diye ilan ediyor. Milletin adını da TÜRK diye kayıtlara geçiriyor. Sanırım çok cahil ve cahil oldukları kadar da kalitesiz birileri tarafından 75 yıldır yönetilmekteyiz.

Dilimiz, dinimiz (Emevi İslam’ı), nüfusumuz (aşılama), yanan ormanlarımız, bitmeyen terör…

Bana tutulan aynayı sizlerle paylaşmak istedim.

Halen Türk’üm diyemeyen bir siyaset ile idare ediliyoruz. Herkes bilmeli ki bir sona doğru devlet ve millet olarak itilmekteyiz.

Allah (c.c.) yar ve yardımcımız olsun.

Necati YÜZÜAK

1.) Zlatatski, Natsionalizatsiyana Bılgarskata Dırjavai Tsırkva sayfa 32

2.) Aynı eserin sayfa 5 ila 31-32

379 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.