ÇIKIŞ YOLU

ÇIKIŞ YOLU

1923 yılında kurmuş olduğumuz yeni Türk devleti, 1938 yılına kadar yoluna kazasız belasız devam etti. Millet yeni devleti ve mefkûresini benimsedi. Ahenkli bir süreç gerçekleşti ve kısa sürede çok büyük mesafe alındı.

1938 sonrası gerek yöneticilerin gerek dünyanın ekonomik, siyasi sorunları ve tabi ki 2.Dünya Savaşı ve sonrası zor bir süreçtir. 1947’de çok partili hayata geçildi ve daha sonra 1950’de milletin dediği oldu. Millet tek partili bir ülkenin olmayacağı mesajını verdi ve kendi istediği partiyi başa getirdi. Burada Türkiye’deki sermaye devreye girdi. Taki 2002 yılına kadar. Tam 52 yıl, Türkiye’de siyaseti; sermaye yani paranın sahipleri belirledi. 2002 Kasım’ında millet sermayeye dur dedi ve AK Parti’yi başa geçirdi. Sonra roller değişti. Güç sermayeden siyasete geçmişti. Artık parayı kimlerin kazanacağını ve yeni sermayeyi, siyaset kurumu belirliyordu. 16 yılın sonunda hiç kimsenin beklemediği bir sonuç çıktı ortaya; siyaset ve para (gücün tamamı) aynı ele geçmiş olmasına rağmen istenilen sonuç bir türlü alınmamıştı. Neden?

Kimse bu soruyu soramıyor. Kimse bu denli ahlaki ve rezalet içeren görüntüyü açıklayamıyordu. Çünkü tuz kokmuştu.

Ben de bunu düşündüm neden?

Bunun cevabını Prof. Dr. Mehmet Akif Okur hocanın bir cümlesinde yakaladım. Hoca dedi ki; “batılı devletler her gücü eline almasına rağmen bir türlü büyük imparatorluk olamıyor. Sebebi halklarının bir mefkûre sahibi olamadığı içindir.” İşte 45 yıldır aradığım cevabı bulmuştum.

Aynı batılı toplumlar gibi olmuştuk. Bizim de bir mefkûremiz ve bir KIZILELMA’mız yok idi. Biz de millet olarak; sadece yeme-içme, gezme, mal-mülk peşinde idik. Batı bizi kendi gibi dönüştürmüştü. Bizi ruhen teslim almıştı.

Oysa bin sene önce ve sonrası Horasan erenlerinin başlattığı mefkûre bin yılda iki büyük, bir küçük üç devlet çıkarmıştı.

SONUÇ: Bizim eğer yeni bir Kızılelma’mız olmazsa yok olup gidebiliriz… Bizim yeni KIZILELMA’mız; Kıbrıs’a asker çıkararak Kıbrıs’ı ilhak edip 83.VİLAYET yapmamızdır. Doğu Akdeniz bu Kızılelma’nın gizli adresidir. Gerçekçi ve hayati bir konudur.

Selam ve Dua ile

Necati Yüzüak