logo

ESKİ GÜNLER GERİ GELSİN Mİ DEDİNİZ?

ESKİ GÜNLER GERİ GELSİN Mİ DEDİNİZ?

Sosyal medyada gezinirken Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir spot reklamı ile karşılaştım. “Sana söz eski günler geri gelecek!” diyordu. Malumun ilamı vardır ya tam da öyle bir cümle olmuş bu reklam.

Eski günleri -biz- gayet iyi biliriz. Derdimiz Kılıçdaroğlu’na laf yetiştirmek değil elbet. Buna gerek de yok. O işi fazlasıyla yapacak var memlekette. Ben bu sözün kamudaki iz düşümüne dikkatinizi çekmek istiyorum. Tecrübe biriktirecek kadar sendikal geçmişimizin olduğunu bizi yakinen tanıyanlar bilir. Rakiplerimiz de refiklerimiz de buna şahittir. 

Uzun uzun anlatmaya hacet yok. Eski günlerde (Eski Türkiye de diyebiliriz) sendikacılığın yasadışı faaliyet olduğunu 2002 sonrası atananlar tecrübe etmemiştir elbet. İLO Sözleşmesi diyerek kendimize meşruiyet aradığımız o günlerde bir sendikaya üye olmak ateşten gömlek giymenin başka bir adı, fişlenmenin ise soyadı idi.

Eski günlerde mesela yetkili sendika “Din dersi zorunlu olmasın” diyerek toplu görüşme masasına oturuyordu. İrtica ile mücadele safsatası ile kadınlar arasında eşitsizliğin daniskası yapılıyor ve inancı gereği başörtülü olanların çalışması mümkün değildi. Hiç unutmam; Bugün halen öğretmenlik yapan ismi biz de saklı bir kadın üyemizin Kağıthane Gültepe İlköğretim Okulu’nda öğretmen lavabosuna kadar başörtülü girebilmesi için avukatımız ile girmiştik.

Gezi olaylarını çoğumuz hatırlar. Öğrencileri gruplar halinde Taksim gezi parkına taşıdıkları günler hiç uzak değil. Bugün emeklilik sonrası siyasete atılan ve “Sana söz eski günler geri gelecek” diyenler ile kol kola gezen -sözüm ona- sağımızdaki sendikanın temsilcilerini de Taksim’de aile fotoğrafı verdiklerini biliriz.

Yaşadığımız bu kadar yıllık tecrübe “Eski günlere dönmek” ifadesinin, sendikacılığın, kaldırım taşı sökülerek esnafın penceresinin kırıldığı günler anlamına geldiğini söylüyor.

Şimdi birileri, “Bir şans verelim” bak adam söz veriyor, diyor. Ben de biliyorum söz verdiğini. Beyimiz açıkça söylüyor zaten. “Eski Günlere Döneceğiz” diyerek. Şimdi bir tercihte bulunacağız:

Siyasilerin hiç birisi babanızın oğlu değil. Biz meseleye takım tutan taraftar gibi bakamayız. Ya tüm maddi/manevî kazanımlarımızı kaybetme pahasına zar atacağız ya da kazanımlarımızın devamı için irade ortaya koyacağız.

Ağustos ayında yapılacak toplu sözleşme sürecinde daha güçlü olmak için gücümüzü tahkim etmeye; 842 kazanımı elde ettiğimiz iklimin devamı ve kazanımları büyütmek adına -Türkiye Yüzyılı sevdasıyla- doğru zamanda doğru karar vermeye ihtiyacımız var vesselam!

İdris Şekerci
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı

192 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.