logo

İlahi Adalet Mutlaka Tecelli Edecek

İlahi Adalet Mutlaka Tecelli Edecek

Zamanında Dervişin birisi berbere gitmiş, saçını, sakalını ve bıyığını kazımasını söylemiş.

Berber ustura ile başlamış kesmeye. Derviş de aynada kendini seyrediyormuş. Saçının yarısını kestiğinde, diğer yarısına başlarken içeri bir kabadayı girmiş ve “bırak o kabak kafayı ve usturayı” diyerek, Dervişin kel olan tarafına okkalı bir tokat da atmış. “Kalk bakalım bu kadar kabak yeter” diyerek “biz de tıraş olacağız” demiş.

Derviş ses çıkarmamış ama biraz da içerlenmiş, çaresiz yerinden kalkmış. Kabadayı oturmuş ve berber tıraşını yapmış. Kabadayı dükkândan çıkmış ve birkaç adım atmış.

O sırada hızla gelen at arabası Kabadayıya çarpmış ve iki atın arasındaki demir Kabadayıya isabet etmiş, oracıkta Kabadayı vefat etmiş.

Berber ve sokaktaki vatandaşlar şaşkına dönmüş. Ne olduğunu anlayamadan Dervişe demişler ki; “bu çok ağır olmadı mı Derviş Efendi?”

Tabi Dervişin beddua ettiğini zannetmişler!

Derviş de mahzun ve düşünceli demiş ki; “Vallahi ben bir şey yapmadım. Hatta hakkımı helal de etmiştim fakat bu kabağın da bir sahibi var, sanırım onu gücendirmiş olmalı!”

Toplumumuzun şu anki durumuna bakıyoruz. Her gün televizyon gazetelerde 3.sayfa haberleri… Artık TV haberlerini seyredemez olduk. 1-2 kanal hariç hangi kanalı açarsanız açın hep aynı; ya bir cinayet haberi, ya bir kadını kaçırmışlar, ya eşi hanımını komalık etmiş, ya cadde ortasında akrabalar birbirini kurşun yağmuruna tutmuş, ya anne veya baba çocuğuna eziyet etmiş, ya çocuklar anne veya babasına kötülük yapmış hatta huzur evindeki büyüğüne hiç gidip bakmamış, ya bir şoför caddeden geçerken bir hayvanı ezmiş kaçmış gibi haberler.

Toplum psikolojisi açısından bunları haber vermek ne kadar doğru?

Bu haberleri ister istemez aile ortamında çoluk-çocuk izlemek durumunda kalabilirsiniz?

Zaten geçim derdine düşmüş insanlarımıza moral vermek gerekirken bu anormal haberler daha da moral bozucu olmaz mı?

Yukarıdaki ibretlik hadiseden de anlaşılan toplumun içinde eğer merhamet duygusu, sevgi, saygı, hürmet, birbirini kucaklama, yardımseverlik, güler yüz, selamlaşma vb. değerler azalır ise her gün TV’de verilen haberleri çok çok göreceğiz demektir.

Toplumu birbirine bağlayan ne bir ip ne halat ne zincirdir, ne de yan yana durmak ve oturmaktır. Görünmeyen bağlar bazen görünen bağlardan çok çok daha sağlam ve kucaklayıcıdır.

Dünyanın bir ucunda bir çocuk, deniz kıyısına bırakılmıştır, bir acı hissedersiniz işte bu duygu en kuvvetli bağdır. Bir bebek sokağa bırakılmıştır, onun acısını, feryadını yüreğinde hisseden her birey, herkes o sıkı bağın bir neferidir.

Ortadoğu’da veya memleketin en doğusunda, en batısında, en kuzey veya güneyinde biri şehit olmuştur. Siz onun ve anne-babasının hissettiğini hissederseniz işte o bağ, en kuvvetli halattan daha sıkı bir bağdır.

Zannetmeyelim ki bir kişi birisine zulüm etmiş ve yanına kalmış. O da kalmaz, ibretlik hadisede olduğu gibi.

Büyüklerimiz boşuna dememişler; ”Zulüm ile abad olunmaz”

Kameralar nasıl artık her yerde ve her olayda suçluyu bulup yargı önüne çıkarıyor ise inancımız gereği manevi kameralar da faaliyette ve zamanı gelince, gerek bu Dünyada gerek Ahirette tüm yapılanların ve yaptıklarımızın, suçların ve suçluların hesabını önlerine koyacaktır.

Bir ülke, eğer bugün terörü destekliyorsa ve bunu da her türlü silah ve mühimmat vererek yapıyorsa sonra da pişkin pişkin karşınıza geçerek; yok NATO yok BM yok ülke zirveleri, teşkilatlar ve paktlar şeklinde size yutturmaya çalışıyorsa bir gün bunların hepsinin hesabını verecektir.

Bu dünyada mazlum insanlar ve zulüm gören ülkeler bunun hesabını soramıyorlarsa -güçlerinden dolayı- zannetmesinler ki bu hesaplar görülmeyecek!

Her bir karıncanın dahi hesabını gören Yüce Allah, bu olup bitenleri görmekte ve bilmektedir.

İlahi adalet mutlaka tecelli edecek.

Vesselam.

Fethullah FAKIOĞLU

453 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.