logo

KAPİTALİST VE SEKULARİST EKONOMİYE VE İSLAM EKONOMİSİNE GÖRE FAİZ VE UZANTILARI

KAPİTALİST VE SEKULARİST EKONOMİYE VE İSLAM EKONOMİSİNE GÖRE FAİZ VE UZANTILARI

Açık ve net söylemek lazım faizi ve her türlüsünü kabul eden bir ekonomik sistem bir de kesinlikle faizi ve türevlerini, tozunu dahi kabul etmeyen bir ekonomik sistem var.

Daha önceki yazımda belirttiğim iki ekonomik sistemin ahlak anlayışı vardı. İslam’ın ahlak anlayışına göre faiz yoktur. Diğer ekonomilerde maalesef ahlak anlayışı yoktur, o zaman faizin her türü serbesttir.

İslam ekonomisinde emek ve teşebbüs İslam’ın prensipleriyle sınırlı olduğu için faize ve paranın salt getirisine izin verilmez. Diğer ekonomilerde maddi kuvvet ve kudret söz sahibi olduğu için “paranın gücü kimdeyse ibre ondan yanadır” bu nedenle faiz ve onun türevi, integrali vız gelir tırıs gider.

İslam ekonomisinde insanın değeri ile diğer ekonomide insanın değeri eşit değildir. İslam ekonomisinde insan insandır ve eşittir, sekularist ekonomide zengin insan akıllı insandır.

Zengin insan ve materyalist insan faiz maiz demeden getirisi olan her şeyi kabul eder.

Sekularist ekonomide kazanç sınırsızdır, bu nedenle kazancın nereden geldiğine bakılmaz.

İslam ekonomisinde ise kazanç sınırsız olamaz, belirli kaideleri ve sistemin yaratılış vb. kısıtlamaları vardır.

Bugün dünya ekonomilerine baktığımızda; Dünya’nın en zengin sınırlı ailesi dünya gelirinin, parasal gücün %90‘ını elinde tutarken, Dünya’nın %90 nüfusa sahip olan çoğunluk ise sermayenin, gelirin % 10‘una sahip olmaktadır. Bu ekonomik sisteme, adaletsiz sisteme göre faiz ve getirisi maalesef devam etmektedir.

Para baronları dünyanın ekonomik sistemini belirlemekte faizi önce yerel bankalar eliyle toplamakta ve bir merkezde bu faizlerle hükümranlığını sürdürmektedir. Parayı bir meta bir emtea gibi görerek bir merkezden Dünya’ya para pompalamakta diğer yandan pompalanan parayı tahsil ederken faizleriyle beraber gücüne güç katmaktadır. Vahşi kapitalizmin kuralları değişen şartlarla işlemektedir.

Paranın değişik manipülasyonlarıyla;

1- 1970’lerden beri diğer para birimlerini USD’ye bağlı ihale getirerek sömürmeye,

2- Birkaç seneden beri coın, bitcoin gibi sanal para sistemi ile yeni para oyunları ve bağımlı para birimleri ile sömürünün şekli değişmeye başlamıştır.

2009 yılında 1 bitcoin 0,06 USD iken bugünlerde 1 bitcoin 253.538 TL veya 34.298 USD

3- Peki bu manipulasyonları kimler yönetiyor?

4- Paranın bu “kumar boyutuna” gelen değişimi kimlere fayda sağlamaktadır?

5- Faizin her türlüsünü empoze eden sistemden kimler çıkar/fayda sağlamaktadır?

6- Acaba bu ekonomik sisteme alternatif bulunamaz mı?

7- Tüm insanları ilgilendiren bu sekularist modelin bir antitezi oluşamaz mı?

Ayrıca faizsiz sistemde finans kuruluşları “kredi veriyoruz“ diyemez. Sadece mal alım ve satımını gerçekleştirebilir.

Sekularist sistemde muhakkak faiz vardır;

Biri daire satacak; % 0,098 faizle 2 yıl ödemesiz gibi oyunlarla, biri otomobil satacak; 1 yıl ödemesiz % 0,09 faizle 24 ay taksitle vb. sloganlarla…

Siz bunları zaten TV reklamlarında görmektesiniz!

Neden gerek kamuda gerek özelde 3 sene 5 sene gibi faizsiz satışlar olmaz, olamaz mı?

Niçin zihinler, kafalar illa faiz lafını anmakta diretirler. Hiç mi vatandaşın hassasiyetini, kültürünü, inancını düşünmezler. Faiz lobisinin tuzağına halkı düşürmekten çekinmezler.

Diğer taraftan bakarsanız ekonomi kötü de olsa, iyi de olsa, para gelsin diye Merkez Bankası tarafından faizler yükseltilir.

Yurt dışından gelen para 10 milyon USD ise 1 yılsonunda 1.25 milyon faizini alıp sömürüp tekrar yurt dışına çıkaracaktır hem de anaparası ile beraber 11.250.000 USD olarak.

Peki, bu gelen bu kötü para, üretime girer mi? Hayır, asla!

Yatırıma girer mi? Kesinlikle hayır!

2020 ortalarında vatandaşımız kredi kartına ve tüketici kredisine borcu 700 milyar TL’dir. Nüfusun 32 milyondan fazlası bankalara borçlu durumdadır.

“O zaman; Rulet oynayan baş aktörün masadaki tüm oyuncuları yutması, diğer oyuncuların sinir krizi geçirmesi ve ailelerin dağılması gibi sonuçlar doğuracağı aşikar olduğu gibi bu gelen sıcak paraların da bize ve ülkemize bir faydası olmayacaktır.”

Faiz topluma nasıl yansımaktadır;

1- Krediler yani faizli borçlar vasıtasıyla; İşini büyütmek isteyenler, ihtiyaç sahipleri, tüketim harcamaları, mal ve hizmet alımları, konut almak isteyenler, yatırım yapmak isteyenler, eğitim vb. geliştirmek isteyenler.

2-Paranın alım-satımını yapanlar; Genellikle bankalar, faktöring şirketler, gayri resmi olan tefeciler,

3- Genellikle uluslararası finans kurumları tarafından ülke borçlandırmaları; Bu konu ayrıca işlenecek özel bir konudur.

Faizin psikolojik ve ahlaki boyutu, sekularist ekonomi etkisi; Maddi menfaat ve çıkar ilişkisi oluşturur, yardımlaşmayı yok eder, karşılıksız vermeyi ortadan kaldırır, iyilikte bulunmayı unutturur, merhamet, şefkat, sevgi boyutu ortadan kalkar, çıkar gözetmeyi had safhaya çıkarır, cimrilik, bencillik artar, hile ve aldatma artar, ahlaki, ruhi ve sinir krizleri toplumu uçuruma itmeye başlar, para piyasalarında bozulmaya yol açar, alın teri azınlık kimselerin eline geçer, iktisadi ve sınai üretimler hedef değiştirmeye ve bir takım zümrenin menfaatine girmeye başlar,

Tüm bu kötü ortam İslam ekonomisinde ortadan kalkar ve olumlu ortama geçiş ve uygulama başlar.

Ciddi ciddi bu konuda ekonomistlerimiz, üniversitelerimiz STK’larımız, strateji üretim merkezlerimiz ve de insanlara/insanlığa faydalı olmak isteyen herkesin görevi ve sorumluluğu vardır kanaatindeyim.

Faizsiz yaşamın reklamlarını faizli yaşamın reklamlarından daha çok görmek ümidiyle.

Sağlık ve faizsiz bir gelecek beklentisiyle.

Fethullah FAKIOĞLU

715 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.