logo

KIYAMET AMBARI VE ÜLKELERİ BEKLEYEN TEHLİKELER

KIYAMET AMBARI VE ÜLKELERİ BEKLEYEN TEHLİKELER

Küresel çetelerin her gün yeni bir yüzünü, yeni bir oyununu görüyoruz. Bu oyunlar maalesef insanlığın geleceğini belirlemektedir. Bizler buna biran evvel dur demeliyiz!

İnsan olarak üreme ve nesil, ne kadar önemli ise insanı besleyen tohum ve tahıl da o kadar önemlidir. Toprak-Su-Tohum üçlüsü hem insanoğlu hem de diğer canlılar için hayattır, hayatta kalma mücadelesinin özünü teşkil eder.

Kuzey kutbu ile Norveç arasında kurulan kıyamet ambarı, ismi gibi ilerdeki tehlikenin de habercisi aslında. Tarihte olduğu gibi şimdilerde de savaşlar ister direkt olsun ister taşeronlar vasıtası ile olsun, sonuç olarak; petrol, madenler, tarihi eserler ve yerli tohum depolarını da talan etmişlerdir. Bu dört önemli kaynak maalesef küresel güçlerin elinde ve bırakmamak için de her tür tuzağı ve tezgâhı kurmakta da ustalar.

“SVALBARD Küresel Tohum Deposu” 2008 yılında kurulmuş, kapasitesi de 2,5 milyar tohumdur. Şu anda depoda 500 milyon ürün tohumu mevcuttur. Bu depo donmuş dağın 130 mt altında ve hesaba göre 1000 yıl tohumu bozulmadan muhafaza edecek donanıma sahip bir yer olarak düşünülmüştür.

Peki, bu kıyamet ambarını kimler finanse etmekte!

Global Crop Diversity Trust (GCDT-Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) Roma’da kurulmuştur. Başında da 1998’de kurulan New York Nüfus Konseyi başkanı Margaret Catley vardır. Bu kıyamet ambarı deposu Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü tarafından kurulmuştur.

Küreselci ABD menşeli bu vakıf, aile planlaması vb. işlerde çalışan kuruluş ”yeşil devrim” projesini başlatan vakıflarla, kuruluşlarla ve bazı ülkelerin devlet fonları ile desteklenmektedir.

Peki, ilerde ülkeleri bekleyen tehlikeler nelerdir:

İrlanda merkezli Research and Markets şirketi araştırmasına göre dünya tohumu 6 büyük şirketin tekeline girmiş; bu şirketler; 1- Mosanto 2- Dupont/Pioneer 3- Syn Genta 4- Dowland 5- Qlakes 6- Bayer. Bu şirketler dünya tohumunun % 50’den fazlasını halen kontrol etmektedir.

Yeşil devrimle başlayan ve kimyasal devrimle devam eden çalışmalar;


– GDO’lu tohumlar verilmesi ve bu tohumları korumak için kimyasal satışlar,

– Gelişmekte olan ülkelerde gübre ve ilaç için finansal yetersizlikler,

– Dünya bankasından kredi notları ve özel borçlanmalar,

– Çiftçilerin borçları yüzünden topraklarını kaybetmesi,

– Göç dalgaları,

Afrika’da Rockefeller ve Bill Gates Vakfı’nın “yeşil devrim” projesiyle teşvik ve kampanyaları devam etmektedir. Dünyada 203 milyon hektar tarım alanı uluslararası şirketler tarafından satın alınmış veya kiralanmıştır.

Ülkemizde tarımsal gelişmeler nelerdir;

– Türkiye’de 2017 yılında “Ata tohumu projesi” başlatılmıştır. Bu çok güzel bir gelişmedir.

– Vatandaşlarımızın bağışı ile 1000 üzerinde ata tohumu alınmış, tanımlanmış ve çoğaltılmıştır.

– Yerel ürünlerin devlet adına tescil edilmesi sağlanmıştır.

– Türkiye’de tohum pazarı büyüklüğü 2002 yılında 120 milyon USD, 2018 yılında 1,5 milyar USD seviyesine çıkarılmıştır.

– İngiliz Arkeoloji Enstitüsü/Ankara yerel izin almadan topladığı tohumlar alınarak ata tohumu olarak tescillenmiştir.

Başta bizim ülkemiz olmak üzere tüm ülkeler neler yapmalıdır:

– Her ülke kendi tohumunu kendisi kontrol altına almalı, küreselcilerin elinden tohumu kurtarmalıdır.

– Tarımsal girdilerimizin mümkünse tamamını kendi tohumlarımızdan sağlayıcı bir politika geliştirmeliyiz.

– Tarımsal alanlarımızın halka teşvikleri arttırılmalıdır.

– Üretici kalite ve kalifiyemizin yükseltici çalışmalar yapılmalıdır.

– Gıda, tarım ve ziraat ofislerimizin işlevleri arttırılmalıdır.

– Kesinlikle GDO’lu tohumlara karşı bilinç oluşturma çalışmaları yapılmalı ve gerekirse reklamlarla anlatılmalıdır.

– Yeterli sağlıklı tarım politikasına geçilmelidir.

– İhraçlık tarım ürünleri için devlet destekli, ihraç destekli tarım politikası uygulanmaldır.

– Ülke çapında daha planlı tarım arazisi uygulamaları yapılmalıdır.

– Tarım makinaları üretimi için teşvikler verilmelidir.

– Tarım kooperatifleri teşvik edilerek üretim, kalite, fiyat, ambalaj ve etiket konusunda bilinçli çalışmalar yapılmalıdır.

– Gençlere bilinçli tarım politikası seferberliği başlatılmalıdır.

– Üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar süreç analizi yapılmalı ve çok iyi kontrol edilebilir olmalıdır.

– Kesinlikle pazar ve marketlerde sebze ve meyve fiyatlarını düzenleyici kanun ve kararnameler çıkarılmalı ve denetlenmelidir.

Sağlıklı ve bilinçli tohum yetiştirmek ve neslimizi koruyabilmek ümidiyle.

Vesselam

Fethullah FAKIOĞLU

793 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.