logo

Medeni Toplum Olmak

Medeni Toplum Olmak

Hiç şüphesiz var olan kültürel değerlerine sahip çıkmanın evveli okumaktır. Son zamanlarda modavari olduysa da möblelerinin yanına toz kondurulamayan kütüphanelerin yapılması. Sanarsın ki her bir raftaki kitabı okumuş, anlamış ve hatta hayatına icra etmiş. Maalesef bu uygulama gösteriş ve israftan ötesi değil. Acaba bu yaşanılanlar kibir, ego hasleti mi yahut da dışa vurum zenginliği mi yoksa siz bunu okuyamadığınız halde, sırf yaşatmak için para verip evlerden toplayarak, asli ihtiyaç sahiplerinden kaçırmak mı amaç?

Yazıma eleştirisel girsem de maalesef şu anda gözlemlediğim budur!

Araştırmacılarımız sunduğu yazıların birçoğu devamlı gözlem ve okumalarından gelmektedir. Okuyanların çoğu toplumda özellikle emekli köşesine çekilmişlerden oluşsa da gençlerimiz bunu ödev olarak sahiplenmektedir. Oysaki okumak, araştırmak ve  incelemek yaşantımızın her daim olmazsa olmazıdır. Bunun farkına erken varanlar makaleleriyle, hikâye ve romanlarıyla önce kendine sonra da topluma faydalı olacak eserleriyle gün yüzüne çıkmaktadır.

İnsan içindekilerin hissettiklerinin değerini kaybetmemeli, dışavurumdakilerini kaleme dökmeli. Duygu, düşüncelerini özgün şekilde ara arada olsa aktarmalı okuyucularına. İnsanları, olayları, çevrendekileri vs. incelemekle başlanılan zevkli bir yoldur aslen. Tanınmış yerli yabancı fikir adamlarımızın eserlerinden istifade edebilenler zamanla kendini geliştirerek başkalarına da merhem olabilmektedir. İlla ki bu yazılarıyla değil empatisiyle, görseliyle ve görecesiyle karşısındakinin doğru kararlar almasında öncü rol model alırlar.

Resmi devlet imkânlarından istifade edenler, mesleki hayatında çok az eser meydana getirerek, eğitim verdiklerine örnek olamamaktadır. Aslen kanaatimce olması gereken bu mudur? Çevremize bakacak olursak çok değerli bilinen eğitimcilerimizin dahi çok az eser veya hiç geride eser bırakmamış olmaları gelecek kaygısı gençlerimiz için düşündürücüdür.

Okuyan toplumlar büyük şevk ve heyecan içinde geleceğe çığır açan projelere de umut olmaktadır. Evvelinde kâğıda dökülen hayallerin bir zaman sonra olası reformlarının gerçekleştirilmesiyle hayat bulacağı katidir.

Başkaları için önemsiz gibi görülen değerlerin misalen koleksiyonerliğin, misalen yazarlığın vb. gelecekte kendisine ve topluma ne kazandıracağı bilinmez. Kâh boşluktakini geri kazandırır kâh sırra merhem olur. Negatif düşünce sahiplerinin genelde “âlemin akılsızı biz miyiz?’’ gibimsi lafızları var olan içindeki ateşi ve feyzi söndürse de nefsine yenilmeden akılcı şekilde uzun sabırla yoluna devam etmek doğru karardır. Bu çalışmalara katkıda bulunmak ve bu çalışmaların semeresinden faydalanmak bizler için vazifedir.

Yetişme tarzımızdan mıdır, çevre tesirlerinden midir, her nedense kendimizi ast görürüz. Çekingenlik, alınganlık üstümüze vazifeymiş gibi toplumda negatiflik oluşturulur. Oysa ki kendini aşamayan karşımızdakilerdir. İhmal edilmişlik hissi verenler bilmelidir ki kendilerinin de zamanında yaşadıklarını başkalarına yaşatmak istemeleridir.

Komplekse yer vermeden haklar ve imkânlar nispetinde en iyisini yapabilme gayretini göstererek rota çizenler, elbet bir gün hedefe varacaklardır.

Unutulmamalı ki bir köşeye çekilerek değil, medeni ölçüler içinde bizlerden ne umuluyorsa, elimizden gelenin en iyisini yapmalı ve elimizi taşın altına sokmalıyız.

Vesselam.

Volkan Yaşar BERBER       

149 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.