logo

Bir Olmak, Korona ve Mülteci Oyunu

Bir Olmak, Korona ve Mülteci Oyunu

İslam cemaatle kaimdir. Camide cemaat olurken safların sık ve düz olması ehlisünnete göre Efendimizin (s.a.v.) kuvvetli sünnetidir. Hatta bazı mezhepler farz-ı ayn olarak da görmüşlerdir.

Korona hayatımıza girdikten sonra hayatımız ve yaşayışımız değişmiştir. Ne kadar da devam edeceği maalesef belirsizdir.

Cemaat, topluluk, birleşme rahmete vesile olan bir hadisedir. İslam toplumunun özelliği cemaat toplumu olmasıdır. Cemaate katılma ecri, sevabı 10’a, 27’ye, 100’e katlar.

Cemaatte ayrı bir sinerji oluşur, omuz omuza sıkı ve düz bir namaz bize çok şey anlatır. Cemaatle namazda bu sık ve düz duruşun faydasını yaşayanlar çok iyi anlar. Adeta kulluğun zirvesi yaşanır, huzura çıkışın manevi iklimi dile gelir, gönüller birleşir.

Dünyada bu Korona illetinden sonra çok araştırmalar, yeni teşhisler, yeni tedavi yöntemleri kıymetli hekimlerimiz tarafından yapılmış ve hala da yapılmaktadır. Aşı çalışmaları, yeni uygulamalar devam etmektedir. Nasıl bulaştığı ve ne şekilde yayıldığı konusunda tezler, antitezler ortaya konmaktadır.

Cemaatin sıklığı ve düz duruşu konusunda bir bilimsel ve sosyal çalışma yapmak ihtiyacı yok mudur?

Korona’nın ağız ve nefes yolu ile bulaştığı belirtilmiş ve milyarlarca insana maske takma zorunluluğu getirilmiştir.

Cemaatin omuz omuza olması gerçekten hastalığı arttırır mı veya bulaştırır mı? Bu konuda bilimsel bir açıklama var mıdır?

Çünkü bu saf düzeni sadece İslam toplumunda vardır. Saf düzeninin eğer bir zararı ve hastalığa etkisi yok ise o zaman saflarımızı namazda ve de toplumda sıklaştırmanın zamanıdır. Bunu nasıl sağlayabiliriz, teknik ve sosyal olarak gönüllü bir grup denemesi yapılır. Bu grup için diyanetin ve sağlık bakanlığının denetiminde 15-20 gün, belirlenecek süre neyse deney yapılabilir. Sonuç olarak sık ve düz bir cemaate ihtiyacımız vardır. Bu da ispatlanmış olur.

İnancımızdaki ve yaşayışımızdaki değişiklikler toplumun yapısını ve sosyal yaşamını da etkilemektedir. Toplum eğer iyi idare edilir, sağlıklı nesil yetiştirilir ise bu bizim geleceğimizi de aynı şekilde belirleyecektir.

Sosyal mesafeye evet, aşı vb. gibi uygulamalara evet, bu konuda kendi aşımıza güvenimiz tabi ki daha sağlıklı ve güvenli olacaktır. Kendi aşımızı bekleyen nice insanımızın olduğu bilinmektedir.

Bir imtihan, bir sosyal süreçten geçmekteyiz fakat bu süreci kendi değerlerimizi kaybetmeden, kendi yaşamımızı kolaylaştırarak, inancımızı bozmadan geçirmemiz geleceğimiz açısından son derece önemlidir. Yıllar sonra bu süreci değerlendirirken gerek tarihçiler, gerek toplum bilimcileri, sosyologlar ve diğer bilim kuşağı; hakikaten tıbben, sosyal ve psikolojik olarak çok iyi yönettiğimizi yazması gerekir.

Bazı ülkelerdeki uygulamalar mesela maskeyi kısmen veya tamamen kaldıranlar var. Aşı durumuna ve % sine göre uygulamalar değişmektedir.

Çalışma hayatımız, ibadet hayatımız bu Korona’nın geçmesine bağlı. Kazançlar, ekonomiler, sağlıklı düşünme sistemi ve sosyal yaşam beklemeye alınmış durumda.

Mülteci Sorunu

Bir başka manzara ise bu kadar Korona gerçeği varken, birçok ülkeden son olarak Afganistan’dan gelen göçmen ve mülteciler konusu…

Dünya Korona illeti ile uğraşırken tahminen 4-4,5 milyona yakın Afgan göçmeni, kim kanalize edebilir? Bu işin arkasında nasıl bir plan var? Bedelsiz bir insan dramı yaşanıyor! Bu dramı planlayanlar elbette bir hedef peşindeler. Ülke olarak bizi zor duruma sokmak isteyenlere, müsaade etmemek hepimizin görevidir.

Suriyeli kardeşlerimizin acısı henüz geçmeden, Dünyanın sessiz ve vurdumduymaz tavrı karşısında bizim kardeş elini uzatmamız 3,5 milyon insana kucak açmamız kayda değer.

ABD ve tarafgir ülkelerin Suriye’de çöreklenmesi, terör yuvasını beslemeleri, sınırımızdaki yapılanmalar…

Biz gerçekten insana insan olarak değer verirken, Dünya bu konuda sınıfta kalmış hatta insanlığa ihanet etmiştir.

Gerek Avrupa, gerek diğer ülkelerdeki insanlar değerlidir. Muhakkak içinde insan olan, insanlığa değer veren topluluklar vardır. Fakat idaresini elinde bulunduran, yöneten kesim; belli bir düşünce ve egoizmin, insanlık dışı uygulamanın, kirli planların bir parçası olmuştur maalesef.

20-30 yıldan beri Afganistan hak etmediği bir zulüm ve fakirliğe itilmiş vaziyette. Ülkede keşfedilmemiş 3 trilyon USD veya daha fazla yeraltı madenleri rezervi mevcut; bakır, altın, uranyum, fosil yakıt, berilyum kaynakları, kıymetli taşlar, lityum, doğalgaz rezervi oldukça fazla.

Çin son zamanlarda 500 milyon ton demir cevheri çıkarmak için arazi kiralamış durumda.

Ama maalesef gözü dönmüş dünyayı sömüren bir kesim bu ülkeyi 559 USD/kişi başına düşen milli gelirle, dünyanın 190 ülkesinden 179. sırada tutmak ve sömürmek arzusundadır.

Sosyal medyadaki içler acısı mülteci sorunu 21. yy. için büyük bir utanç ve yok oluşun resmidir.

Dünyada insani ve inanç değerlerine önem veren bir nesil olmak, her ülkenin kendi zenginliğini kullanmasını sağlamak, gelecek nesiller için yeniden güzel bir dünya bırakmak ümidi ve sevdası için çalışmak ümidiyle.

Sevgi ve saygı ile.

Fethullah FAKIOĞLU

Etiketler: » » »
623 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.