logo

OSMANLI’DA İSTİHBARAT

OSMANLI’DA İSTİHBARAT

Osmanlı topraklarında siyasi ve ekonomik olarak “baskın çıkmak” isteyen ülkeler, konsoloslukları aracılığıyla bunları elde etmeye başlamışlardı. Bu çerçevede Ahmet Hamdi Bey isimli Osmanlı subayı, Yemen’deki görevi esnasında karşılaştığı iki İngiliz Protestan misyoneri ve onların bu sahadaki çalışmalarıyla bilahare şer çalışmalarına şahit olmuştur. Sultan Abdülmecid devrinde İngiltere’ye gönderilen Fethiye Gemisinde Bahriye Kaymakamlarından Rizeli Mustafa Bey isimli bir gemi kaptanının Ahmet Hamdi Bey’e anlattığı malumatı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mustafa Bey, Abdülmecid döneminde bahriyede “bölük emini” görevinde bulunur. Fethiye Kalyonu’na makine konmak için Kalyon, İngiltere’ye gönderilir. Gerekli işlemler yapıldıktan birkaç gün sonra gemiye iki İngiliz gelir ki hayret verici şekilde İstanbul Türkçesi konuşmaktadır. Yabancı devletlerde; gece, denizcilerin dışarı çıkmaları yasak olduğundan bu ziyaretçilerden Mister John ve misyoner teşkilatının gayretleriyle hususi izin, kendilerine verilmiştir. Mustafa bey ile Mister John bu hususi izin sayesinde geceleri birlikte sık sık dolaşmaya başlamış olup Mister John İngiliz misyoner teşkilatının çalışmalarını ve bu teşkilatın destekleyicisinin İngiliz milleti ve devleti olduğunu anlatır ki İngiliz misyon cemiyeti her sene ortaokul çağındaki zeki çocuklardan velilerinin izni alınarak 30-40 öğrenci belirler. Bu çocuklar yeteneklerine göre dünyanın çeşitli yerlerine üçer, beşer gönderilerek oradaki İngiliz sefaret veya konsolosluklarına teslim edilerek o devletin tüm iç yapısını öğrenmeleri sağlanır.

Mister John ve arkadaşı Mister Herbert 10 yaşında iken İstanbul’a gönderilmiştir. Mister John, Türk ailesine verilerek İbrahim adını alarak büyütülmüştür. Artık görünüş itibariyle mütedeyyin, zeki ve Arapça, Türkçe, İngilizce, Fransızca bilen çok kültürlü İngiliz Protestan misyoneridir. Mister Herbert ise Bektaşi tarikatını öğrenebilmesi için direkt Konya’ya gönderilerek Mehmed Ali ismini alarak görünüşte mütedeyyin, sofu ve Arapça, Türkçe, Farsça çok iyi bilen kasidelere vakıf kültürlü İngiliz Protestan misyoneri olmuştur. Bunları bilahare öğrenen ve şahit olan Mustafa Bey, var olan görevi biter bitmez İstanbul’a dönerek Padişah’a derhal anlatarak istihbarat teşkilatlanmasını ister. Hatta İngiliz misyoner merkezindeki gibi global her dine her mezhebe göre ayrılmış organize iç yapılanmanın şart olduğunu beyan eder.

Mustafa Bey, Hristiyan misyonerlik teşkilatının karşısında İslam misyonerlik teşkilatının kurulması için “Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye” adı altında, İngiliz İstihbarat Teşkilatıyla diyaloglu çalışmasını ve Devlet’in direkt desteğini alması gerektiğini de savunmuştur.

Bu cemiyet; 1 başkan ve 24 üyeden oluşmuştur. 12’si İslam âleminin zeki ve maharetli kişilerinden, 12’si de Osmanlı mütefekkirlerinden seçilmiştir. Bu şekilde heyet ”İçtimai Ümmet” olarak kabul edilmiştir.. Mamafih İslam Dairesi, Diğer Dinler Dairesi, Coğrafya Dairesi, Tarih Dairesi, Asar-ı Atika İslamiye Dairesi, Etnografya Eski Eserler Dairesi, Propaganda Dairesi ve Naşir-i Din İslam Mektebi kurulmasının öncülüğünü sağlaya gelmişlerdir.

Global sömürgecilerin bu kadar teferruatlı teşkilatlanarak astlarını nasıl yönlendirdiklerine şaşırmamak gerektiği kanısındayım.

Bugün ise dikkatli olmalı, tedbirler alınarak gerekli istihbaratları almalıyız. Batının oyunlarına gelmemeliyiz. Devlet aklını kullanmalıyız.

Vesselam.

Volkan Yaşar BERBER

Etiketler: » » » »
252 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.