logo

TÜRKLER MEZOPOTAMYA’YA NE ZAMAN GELDİ?

TÜRKLER MEZOPOTAMYA’YA NE ZAMAN GELDİ?

Türk ve İslam Tarihi hakkında geçmişte ve günümüzde birçok kaynaklardan istifade edilmiş lakin birçoğu üzerinde derin araştırmalar yapılmamıştır.

Arap ve Roma tarih kaynaklarına ve Tarihçi Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî’ye göre; Türklerin Irak, Filistin, Suriye, Ürdün ve Güney Doğu Anadolu coğrafyasına gelişi ilk İ.Ö 680 yılına dayanır. Yakın bir zamanda hatırlayalım ki Avusturyalı Araştırmacı Yazar Erich Feigl “Bu topraklar size ait. Sizler Anadolu ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz. Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır” der. Dayanağı ise Göbeklitepe’de Türkler’in Kün-Ay ve Eb tamgaları var. T şeklindeki dikilitaşların üstünde Türkler’in 12 hayvanlı takviminden 8 tanesi vardır. Türkmenler başta olmak üzere Hakasya Türklerine ve İskit Hunlarına ait sayısız Türk izi vardır.

Türklerin Mezopotamya topraklarına 5 ayrı zaman akımlarında yöneldikleri bilinmektedir.

Birincisi Sakaların, Oğuzların atası, Atababası (Farsların söyleyişiyle Afrasiyap) Türklerin söyleyişiyle Oğuz Kağan, Filistin’de 10 yıl kalarak Antakya’yı da işgal etmiştir.

İkincisi Milattan sonra İ.S 1.000 yıl sonra Hazarlar geldiler ki, Elazığ ile Musul arasına yerleştiler. Büyük bir kısmı Musevi, tek kitaplı, tek dinli, Yahudi olmayan bir Türk topluluğu idi. Mamafih 700 yılında İslam ordularınca karşılaşarak bir kısmı Müslümanlığı tercih etmiştir. Sonrasında yukarı Kafkasya’ya çekilerek oradan da Polonya’ya göç ederek bugünümüzde 4.000’i aşan nüfuslarıyla halen yaşamlarını idame etmektedir.

Üçüncü İ.S 1.020 yılında Abbasoğulları’nın yani Hz. Abbas’ın soyundan gelenlerin Bağdat ve çevresinde kurdukları Devlet’in Sultanlarından bazılarının anaları Türk asıllı idi. Saray ve çevresinde Türkçe konuşulmakta idi. Türklerden oluşan özel muhafız birlikleri vardı ve askerliğe önem verirlerdi. Uzluk Bey Kazakistan’ın Otrar (Otrar şehrini Araplar Farab bilirler) şehrinden Bağdat’a gelerek yerleşir. Oğlu Farablı Muhammed yani Otrarlı Tarkan oğlu Uzluk oğlu Ebu Nasr Muhammed El Farabi idi. Farabi, Sufi, din adamı, filozof, musiki bilgini, siyaset bilimci, bestekâr, felsefeci, sosyologtur. Medinet-ül Fazıla eserini ve dokuz bilinmeyenli denklemi gün yüzüne çıkartan ilim adamıdır.

Dördüncüsü 1.071’e 15-20 sene kala, İ.S 1.050 yıllarında Doğu Türkistan Kaşgar şehrinden gelen Kaşgarlı Mahmud olup, 20 sene emek verdiği Türkçe sözlüğünü öne sürerek anaları Türk olan Bağdat Sultanları ve eşrafına Türk kültürünün derinliğini öğretmek için çaba sarf ederek Musul, Kerkük, Halep ve çevresi Türkleştirmiştir.

Beşinci akım ise, Kilis üzerinden Suriye’ye oradan da Mısır’a geçen Yavuz Sultan Selim, sefer sırasında Osmanlıya düşman olanların; Müslümanlara, Hristiyanlara ve Yahudilere mezalimlikler yapanlara karşı, sevk ve iskân hareketiyle Ankara, Kırşehir, Konya ve Trabzon’dan buralara Müslüman ahalilerini yerleştirerek Osmanlı tebaasını yaygınlaştırmaya çalışmıştır.

Türkler her zaman gittikleri yerlere ilim, adalet ve ahlak getirmişlerdir. Haksızlığa tahammül edememişlerdir. Lakin bugün birçok devşirme bilgilerle ortaya çıkanlar, medyatik algı sayesinde insanların aklını karıştırmaktadır.

Özellikle Batı Devletleri tarafından tahrif edilen Türk tarihimize sahip çıkmak elzemdir. Halen Çin ve Rusya rejim ve ideolojik olarak Türklüğü, Türk soyluluğu, Türkçeyi inkâr etmeye devam etmektedirler.

Uzmanlarımızın bu bilgi tahrifine ve menkul, gayri menkul tarihi miras tahribine karşı çıkarak yeni ve doğru bilgiler içeren eserlere ağırlık vermelerinin zamanıdır.

Volkan Yaşar BERBER 

1902 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.