logo

UYKUDA ÖLÜM-3

UYKUDA ÖLÜM-3

Osmanlı mali tarihini, günümüzün finans anlayışıyla yeniden değerlendirmek gerekir. Son 150 yılı kapsayan tüm siyasi, iktisadi, sosyolojik ve hatta ahlakî yapıyı gözden geçirmek anlamına gelir.

Bu sorgulama yapılmadığı için 1950’den itibaren başlayan dış borçlanma ve sonuçlarını bir türlü çözemiyoruz. Sürekli az gelişmiş ülkeler sıralamasında ve batılı iktisad tarihçilerinin saplonlarına göre kıyas yapılmaktadır. Oysa finans kapitalinin ele alacağımız en önemli araç ve gereçlerinin başında gelen Senyoraj hakkının devletçe kullanılmamış ya da Avrupa finans kapitalince kullandırılmamış olmasıyla gelişen iktisadi ve siyasi olaylar Osmanlı İmparatorluğunu az gelişmişlik sürecinde kısır döngüye sokmuştur.

Bilindiği gibi batıyı, orta çağın yoksulluğundan ve her türlü beceri yoksunluğundan kurtaran ilk oluşumlar Venedik ve Cenova’da rastladığımız finans kapitalidir.

İlk önce Akdeniz’e ardından Amerika’ya yayılan Avrupa Deniz Ticareti, eldeki altın ve gümüş stokunun çok üstünde bir satın alma ve işlem gücü yaratan bankalar ve banker kâğıtlarıyla kısa sürede canlanarak büyük boyutlara ulaşmıştır. Böylece bir yandan bu kâğıtların sağladığı satın alma gücü, öte yandan bu yolla oluşan dolaşım hadler, Avrupa’nın tarım geliri dışında bir geliri olmayan feodal beyleri zenginleştirmiştir. Bazıları hızla zenginleşerek siyasi nüfuz sağlamış ve ilk krallıkların da öncüleri olmuştur.

İşte Rönesans Avrupa’daki bu finansal gelişiminin ürünüdür. Buradaki Hümanizm hareketini besleyen Greko-Latin sanat ve kültürü ile gerçek yaşamı gösteren belge ve yapıtların toplanması bu gelişmeyle gerçekleşmiştir. Öncelikle finans olanaklarının sağladığı merkantilist birikim ve ardından gelen sanayi devrimiyle Avrupa dünyada yalnızca bankacılığın değil, sanat ve kültüründe merkezi olması başka türlü açıklanamaz. Hatta 20. yüzyılın ortalarında itibaren Avrupa bu özelliğini ABD’ye kaptırmıştır.

Avrupa’da bu değişim yaşanırken aslında Osmanlı, çok güçlü ve hazinesi de altınlarla doluydu. Avrupalılar, Merkantilist dönemde (dış ticaret yolu ile bu maden birikiminin maksimizasyonu) 200 yıl Osmanlı’nın elinde bulunan altın ve gümüş eşyaları ve ve hazinedeki zenginlerini de darphaneye yollayıp sikkelere dönüştürerek kullanıma sokar. Ancak Avrupa, Osmanlı’nın Senyoraj Hakkı’nın kullanılmasına da sürekli engel olmuştur.

Nitekim Merkantilizm sona erip Sanayi Devrimi tüm şiddetiyle Osmanlı ekonomisine egemen olduğu bir dönemde, yönetimin son çare olarak başvurduğu kâğıt para ihracı denemelerini başarısızlığa uğratmak için ellerinden geleni yapmışlardır.

1860 yılında kurulan Osmanlı Bankası’nın Senyoraj hakkının Osmanlı Devleti tarafından bilinmemesi veya bu hakkı Osmanlı yönetimi ile paylaşmak istemeyen yabancılar bu yönde elde ettikleri kazancı tahayyül bile edemezsiniz. Bu gerçek ancak İş Bankası kurulurken ortaya konmuşsa da çözümü ancak 1946 yılında tatlıya bağlamıştır. Artık tatlı mı, acı mı siz karar verin!

Atatürk döneminde elde ettiğimiz tüm kazanımlar ve ekonomik bağımsızlığı birileri yıllar içerisinde tekrar bağımlı hale getirdi.

Atatürk 1926 tarihi sonrası yapmış olduğu finans ve iktisadı hamlelerin kaynağına ne oldu? 22 yıl durmadan borç alan siyasi iktidar ne kadar Senyoraj parası ödedi?

Gerekli tedbirleri almalıyız. Osmanlının düştüğü duruma düşmemeliyiz.

Uykuda iseniz ölüm size çok yakın demektir. Vakit uyanma zamanı.

Vesselam.

Necati YÜZÜAK

186 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.