logo

UYKUDA ÖLÜM

UYKUDA ÖLÜM

Tarih niye önemli bilir misiniz? Hani üç adım atlamacı, atlamadan önce geriye doğru gider, sonra atlar. Fizik kuralı gereği ileri gitmek için önce geriye gitmek gerekiyor. İnsan ve devletler için de böyledir. Tarih bilinci yok ise sadece olduğunuz yerde zıplayan olursunuz. Devlet içinse bu çok daha vahim bir durumdur. Hata tekrarı getirir ki sonuçları itibariyle maalesef yıkım olur. Ne demek istiyorum, Dün olanları anlatacağım. Sonra bugüne bakacağız. Sonumuzun ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Çok üzgünüm!

Yıl 1831 Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisinde bulunan Cezayir, Fransızlar tarafından işgal edildi. Yalan tarih şöyle yazar. Osmanlı Valisi, Fransız Konsolosu sinek kovucu ile dövdü der.

Ardından Fransız devleti yüz savaş gemisi ile Cezayir’i Osmanlı’dan alır.

Bu olayın gerçek sebebi nedir?

Napolyon Savaşları sonunda yeniden barış sürecine giren Avrupa’da sanayii devrimi olanca hızıyla gelişirken, kentlere nüfus akışı hızlandığı için Fransa’da bile buğday kıtlığı baş göstermişti. Fransa bunun üzerine buğday ithalatına başvurur ve Cezayir’den ithalata başlar. Çünkü en yakın ülke Cezayir idi. Cezayir’deki toprak ağaları, karın tokluğuna insan çalıştırıyordu. Bu durum hem üretici hem de Cezayir valisinin işine geliyordu. Fransa’dan gelen alıcılar gemi yükünün üçte birini Osmanlı Devleti Valisine ödüyordu, Üçte ikisini de toprak ağalarına ödüyordu. Vali el koyduğu paranın da üçte birini Osmanlı’ya çoğunu da kendi cebine atıyordu. Fransız konsolosu ile Vali arasındaki kavganın gerçek sebebi bu yani PARA.

Cezayir ve Marsilya limanı arasında iş yapan bir kaç Yahudi tüccar bir araya gelerek yüz parçaya yakın gemiyle Fransa’ya Cezayir’den buğday getirmesi ve fakat Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu gibi karşılığında mal götürüp orada satamaması büyük altın çıkışına yol açmıştı. Oysa o günlerde Fransız Merkez Bankası yüzde 25 ankesle banknot ihraç etmekte ve dış ticaretin altın çıkışlarıyla yürütülmesini önlemek için romez ve tretleri kullanmaktaydı. Fakat Cezayir toprak beyleri, mallarına karşılık verilen bu kâğıtları kabul etmiyorlardı. Çünkü onlar İstanbul’da ki saray erkânı paşalar ve zenginleşen azınlık aileler gibi ithal malı kullanmıyorlardı.

Bu durum karşısında Fransız Merkez Bankası yöneticisi hükümete bir rapor vererek “Biz Cezayir’den aldığımız buğdaya altın ödüyoruz. Halka satışta ise bakır para ile geri alıyoruz ve Cezayir’e hiç bir mal da satamıyoruz. Böyle giderse bir iki yıl içinde, ankesimiz yani bankanın altın stoklarını tüketeceğiz, bu işe bir çare bulunsun” der. Ardından Kral Louis Philippe savaş için donanmasına emir verir.

Bu öykü 1838 ve 1839’da Osmanlı ve İngiltere ile Fransa arasında yapılan ticaret anlaşmaları sonunda bu ülkelere verilen ihracat hakları ve bizim de ithalat kabulü, bize nelere mal olmuş ona bir bakalım!

Önce resmi ithal gümrük vergisi 12 de 8 e düşürüldü. Ardından yabancı ortaklıklar sonunda serbest dolaşım hakkı elde eden yabancı tüccarlar Osmanlı’ya kısa bir sürede ihraç rakamlarını beş kata çıkarmıştır. Azda olsa Osmanlı’dan ithalat da yaparlar. Ancak dış ticaret fazlası verdikleri için Osmanlı ülkesinden sürekli Avrupa’ya altın ve gümüş çıkışı başladı.

Tıpkı bugünkü gibi!

Bu anlaşmadaki ithalat kabulü ve sonrası ardından gelen ikinci yıkıcı bölümü yazmaya devam edeceğim inşallah.

Necati YÜZÜAK

230 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.