logo

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük İstiyoruz

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük İstiyoruz

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük İstiyoruz

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük İstiyoruz

Marmara İlim Fikir ve Kültür Derneği (MAKDER), LİDER, Büyük Diriliş Platformu ve Ensar Vakfı Kağıthane Şubesi, 26 Şubat Cuma günü Saat:14.00’da Sirkeci Postanesi önünde toplandı. 28 Şubat’ın yıllardır zindanlarda olan mağdurlarına özgürlük için bir araya gelen STK’lar basın açıklaması yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup gönderdi.

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük Rıdvan Kaya 28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük Adem Özköse

Basın açıklamasına Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Gazeteci-yazar Adem Özköse’de katılarak birer konuşma yaptı.

Marmara İlim Fikir ve Kültür Derneği (MAKDER) Başkanı Hüseyin Akgül basın açıklaması yaptıktan sonra, destek veren tüm STK’lara teşekkür etti.

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük Hüseyin Akgül

Basın Açıklaması:

28 ŞUBAT MAĞDURU MÜSLÜMAN TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK BİLDİRGESİ

Bilindiği üzere 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı bünyesinde, bir siyasi hareketin tüm mensuplarına karşı her türlü baskı unsuru devreye sokularak toplum mühendisliği projeleri devreye konulmuş ve akabinde gelişen baskı ve zulüm uygulamalarıyla milyonlarca insan madden ve manen mağdur edilmiştir. Bu süreç, silahlı bürokrasi tarafından bütün bir ülkeyi abluka altına almak, toplumsal kesimleri resmi ideolojinin elinde rehin tutmak, insanlık onuruna, akıl ve mantık ilkelerine deli gömleği giydirmek üzere devlet çeteleri tarafından organize edilen post-modern darbe girişimi olarak insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.

28 Şubat süreci, ülkemizde sayıları milyonları aşan insanların inandıkları değerler nedeniyle sistemli bir şekilde psikolojik baskı altında tutulduğu, dışlandığı, ötelendiği ve kazanılmış haklarının birçoğunu yitirdiği bir dönem olmuştur. Binlerce insanın akıl sağlığı hedef alınmıştır. Haksız yere tutuklananların ve hüküm giyenlerin, öğrenim hakkı elinden alınanların, okudukları okulu bırakmak zorunda kalanların, bizzat eğitim sürecinin dışına atılanların, meslekten uzaklaştırılanların ya da mesleğini bırakmak zorunda kalanların haddi hesabı yoktur. Bütün bu baskılar, milletten aldığı irade ile Türkiye’nin durduğu ekseni yine milletin yararına değiştirme girişiminde bulunan bir siyasi harekete, ve bu noktadan hareketle, İslami kimlik ve taleplere sahip olan milyonlarca insana ve temsil ettikleri kurumlara karşı başlatılmış kapsamlı bir linç girişimi çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.

Yaşanılan süreçte birçok sendika, dernek ve vakıf baskı altına alınmış, keyfi uygulamalarla bazıları kapatılmış ve mal varlıklarına el konulmuştur. Darbeden neşet eden birçok hukuksuzluk ve hak ihlali AK Parti iktidarı döneminde önemli oranda giderilirken darbe süreci içinde asker tarafından brifinglendirilmiş yargı tarafından mahkûm edilen birçok Müslüman’ın mağduriyeti hâlâ giderilmiş değildir.

Yeterli düzeyde olmasa da işledikleri cürüm dolayısıyla darbecilerden hesap sorulmaya başlanan ülkemizde; bizzat bu cürümlerden kaynaklanan mahkûmiyetlerin gündeme gelmemesi ise ciddi bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır. Askere selam duran yargının verdiği ve tamamen İslami kimliğe düşmanlıktan neşet eden kararların neticesinde mahkûmiyet gömleği giydirilen Müslüman tutsakların maruz kaldığı hukuksuzlukların giderilmesi önem arz etmektedir.

Bu süreç içinde göstermelik bir şekilde yargılanan ve cezaevlerine konulan ya da bu hukuksuzluk girdabından kurtulmak için yurt dışına hicret etmek zorunda kalan Müslümanlarla ilgili davaların yeniden görülmesi ve askerler tarafından brifinglendirilmiş yargı kararlarının tashih edilerek mağduriyetlerin giderilmesi konusunda zaman zaman yapılan çağrıların karşılıksız kalması ise bu zulmün ne zamana kadar süreceği konusunda endişelere yol açmaktadır.

Yıllardır bu hukuksuzluğu parmaklıklar ardında yaşayanların yanı sıra yine yıllardan beri başka ülkelere hicret etmiş olan Müslümanların adalet beklentisi de devam etmektedir.

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük Mektup Gönderildi

Bizler; Marmara İlim Fikir ve Kültür Derneği (MAKDER), LİDER, Büyük Diriliş Platformu ve Ensar Vakfı Kağıthane Şubesi olarak, 28 Şubat davasının darbeci aktörlerinin insanlık onurunu ve İslami Kimliğimizi hiçe sayan uygulamalarından dolayı hak ettiklerini düşündüğümüz gereken cezaları almalarını ve o dönemde hukuk dışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde, mağduriyetleri hala sürmekte olan kişilerle ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyor uz. Bu sürecin daha fazla haksızlık ve zulme sebep olmaması için de 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğunu beyan ediyoruz.

Saygılarımızla.

28 Şubat Mağdurlarına Özgürlük Mektup

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderilen Mektup:

Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN,

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,

Bilindiği üzere 28 Şubat süreci silahlı bürokrasi tarafından bütün bir ülkeyi abluka altına almak, toplumsal kesimleri resmi ideolojinin elinde rehin tutmak, insanlık onuruna, akıl ve mantık ilkelerine deli gömleği giydirmek üzere devlet çeteleri tarafından organize edilen post-modern darbe girişimi olarak insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.

Bugün, şahsınızın önderliğinde yeniden temelleri şekillenen Yeni Türkiye adalet anlayışında , işte bu insan onurunu ayaklar altına alan, adalete ve özgürlüğe düşman, silahlı cuntanın faillerinin yargılandığına şahit olmaktayız. Bizler, devam eden 28 Şubat davasının sonucunda, darbe süresince yapılan zulüm, baskı ve dayatmaları yapanların gereken cezaları alacaklarını umuyoruz.

Bununla birlikte, darbe sürecinin “Kudretli Paşaları” ile darbecilere sivil alanda en büyük desteği veren ve milyonlarca insanın mağduriyetine neden olan sivil ve askeri bürokratlar gibi baş aktörlerin de bu davada yargılanmasını da talep ediyoruz. Arjantin’de binlerce insanı katleden diktatör Pinochet’in yaşına değil, yaptığı insanlık dışı icraatlarına bakarak mahkeme önüne çıkaran ve zulmettiği binlerce masum insanın hakkını soran mahkeme ve savcıların dirayeti gibi bir örnekliğin bu davada da gösterileceğini umuyoruz.

Faillerince son derece çirkin bir biçimde “1000 yıl sürecek” kibriyle savunulan bu karanlık girişimin değil bin, sizin önderliğinizde necip milletimizin azmiyle on yıl bile sürdürülememiş olması darbeci azgınlığın hukuksuzluğunu ve tabansızlığını net biçimde ortaya koyan bir göstergedir. İslami kimlik ve taleplere duydukları derin öfkeyi açık, sistematik ve vahşi bir militarist dayatma şeklinde dışa vuran kadroların halkı korkutma, sindirme ve istedikleri doğrultuda yönlendirme hesaplarının bir kere daha iflas etmiş olması ve darbecilerin yargılanması şüphesiz çok sevindirici bir tablo sunmaktadır. Ne var ki, tabloya yansıyan başka görüntülerin de varlığı artık görmezden gelinemez hale gelmiştir.

Bugün gelinen noktada, malum süreçte tüm devlet mekanizmasını ve toplumu olduğu gibi, yargıyı da baskı ve tehditle kontrol altına aldıkları anlaşılmış bulunan ve bundan ötürü de kendilerinden mahkemede hesap sorulan darbecilerin icraatları her yönüyle tartışılmakta ve soruşturulmaktadır. Ne var ki, buna karşın aynı aktörlerin yol açtıkları mağduriyetlerin hala gündeme gelmemesi ise büyük bir eksiklik ve haksızlık teşkil etmektedir.

Birçok davada, İslami kimlik ve taleplerinden dolayı, haklarında verilmiş kararlar nedeniyle yıllardır cezaevinde tutulan ve aynı şekilde bu davalarda isimleri geçtiği için ülke dışında yaşamaya mecbur tutulan pek çok kişinin darbecilerin hukuksuzluğunun mağdurları oldukları bugün her açıdan anlaşılmış, açıklığa kavuşmuştur. Ne var ki, uzun bir zamandır bu konuyla ilgili tartışmalar sürmesine rağmen, hala bu mağduriyetleri sonlandırma adına yargı bazında somut bir adım atılmamıştır.

Oysa sürecin en önemli sütunlarından biri olan “yargı brifingleri” konusunun halen yürütülmekte olan 28 Şubat davasının en somut konularından birini teşkil etmesine rağmen, aynı yargı mekanizmasının yol açtığı mağduriyetlerin gündeme gelmemesi büyük bir çelişki demektir. Şu hususun altını çiziyoruz; Eğer brifing hukuka uygunsa, soruşturmaya konu olması yanlıştır; yok hukuksuz olduğu kabul ediliyorsa, o zaman buna bağlı olarak yaşatılan mağduriyetlerin telafisi için çaba göstermemek hukuksuzluktur, adaletsizliktir.

Marmara İlim Fikir ve Kültür Derneği (MAKDER) olarak, 28 Şubat davasının darbeci aktörlerinin insanlık onurunu ve İslami Kimliğimizi hiçe sayan uygulamalarından dolayı hak ettiklerini düşündüğümüz gereken cezaları almalarını ve o dönemde hukuk dışı yöntem ve dayatmalarla haklarında açılmış soruşturma ve yürütülmüş yargılamalar neticesinde mağduriyetleri hala sürmekte olan kişilerle ilgili olarak acilen yeniden yargılama yolunun açılmasını talep ediyor ve bu sürecin daha fazla haksızlık ve zulme sebep olmaması için de 28 Şubat darbe süreci mağdurlarının acilen tahliye edilmelerinin hukukun ve adaletin gereği olduğu kanaatimiz hususunu arz ederiz.

Saygılarımızla.

Marmara İlim Fikir ve Kültür Derneği

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1615 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.