logo

Aile Temelli Toplumsal Sorunlar Nasıl Çözülür?

Aile Temelli Toplumsal Sorunlar Nasıl Çözülür?

Aile Temelli Toplumsal Sorunlar Nasıl Çözülür?

Her hafta Cuma Akşamı Saat: 22.45’de AKİT TV’de Feridun Erdoğral’ın hazırlayıp sunduğu Açık Söz programında gündeme dair konulara ve çözüm bekleyen toplumsal sorunları konuşuyoruz.

Bu hafta “acil çözüm bekleyen toplumsal sorunların çözümü” nasıl olmalı sorusuna cevap aradık. Bu cevapları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye’de acil çözülmesi gereken iki konu var; aile temelli sorunlar ve iş ve çalışma hayatındaki sorunlar. Bu iki konuyu dair çözümlerimizi, köşemizde bulabilirsiniz.

Bu sorunlar, ilgili bakanlıkça hemen çözülmeli. Neden bu kadar bekletiliyor onu da anlamış değilim. Bu toplumsal ihtiyaçları çok hızla halletmek lazım. Bununla ilgili de çok çabuk toplumun bilgilendirilmesi lazımdır.

İnancımıza göre yaşayan bir aile yapısı kurmamız gerekir

Bizim aile sistemimizi ve aile yapımızı koruyan, kendi örfümüze, geleneğimize, adetlerimize, kendi inancımıza göre yaşayan bir aile yapısı kurmamız gerekir. Ama Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir batılı sistemin aile sistemini adeta bir özenti havasında kullanıyor.

Mesela CEDAW, BM Genel Kurulu tarafından 1979′da kabul edildi, 1981′de yürürlüğe girdi ve Türkiye tarafından 1985 yılında imzalandı. Sözleşmenin imzalanması, taraf devletleri kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adımlar atmakla ve CEDAW Komitesi’ne düzenli olarak kadının insan haklarının geliştirilmesi konusunda ülkedeki devlet uygulamalarını raporlamak ve sunmakla yükümlü kılar. Sözleşme uyarınca, taraf devletlerin, ilki Sözleşme’nin kabulünden bir sene sonra, diğerleri de her dört senede bir olmak koşulu ile ülke raporu/resmi rapor sunması gerekmekte.

Yani aile ile ilgili çıkartılan birçok kanunlar ve yönetmelikler hep Avrupa uyum yasalarına uygun şekilde devam ediyor. Hâlbuki bizim inancımıza uygun yasalar yapmamız lazım.

Peki, bu inancımıza uygun yasaları nasıl uygulayacağız?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) buyuruyor ki, “Ben güzel ahlakı, insanlığa öğretmek için gönderildim” Ahlak bizde çok önemli bir terim. Yaşanması gerekiyor ve ona göre de terbiyenin edilmesi gerekiyor. Yani bedenin, nefsin ve ruhun hem terbiye hem teskini güzel ahlak içindir. İnsanların bir arada olmaları güzel ahlak içindir.

Nafaka konusu biran evvel çözülmeli, fitne ortadan kalkmalı

Siz, sizin medeniyetinize uygun aile yapılarını hedef almak yerine bu aileyi daha batılı bir standartlara uygun yapıya çevirme gayretinde olursanız sıkıntı olur. Yani İslam dininde nafaka dediğimiz şey adeta kadın için iddet müddeti dediğimiz üç veya dört aylık bir müddettir. Ama bakıyorsunuz 10 günlük, 1 aylık veya 3 aylık bir evlilik 30-40 yıl bir nafaka ödüyorsunuz. Bu nafaka meselesinden gerçekten çok mağdur aileler var, çok mağdur insanlar var.

Hükümetimiz nafaka konusunu çözeceğini söyledi böyle bir işaret, sinyal yaktı. Bu sinyalin arkasının gelmesini bu tür mazlum olan insanlar bekliyorlar. Bunun biran önce halledilmesi lazım. Bu toplumsal ihtiyaçları çok hızla halletmek lazım. Bununla ilgili de çok çabuk toplumun bilgilendirilmesi lazım. Bu insanlar arasındaki bilgilerde kendi aralarında başka insanların ürettiği bilgiler bir fitneye de sebep oluyor. Türkiye’de zaten çok fitne var. Bir de bu tür bir fitne var. Bu konuyu hemen halletmek lazım.

Çocuk haczi konusunda da çok ciddi bir çalışma yapılmalı

Nafaka konusunda bir de çocuk haciz durumu var ki içler acısı bir durum. Bir yuva yıkılmış, anne baba ayrılmış. Çocuk anneye ya da babaya verilmiş. Anne ve baba, çocuğunu belli haftalarda, belli günlerde zaman zaman alma hakkına sahip. Ama o görüşmelerde de sıkıntı var. Çocuğunu icra yoluyla alma muamelesi bile var. İşte ruh olmayınca bunlar oluyor. Bakınız medeniyetinizin ruhu, yaşam içerisinde kanunlarda yok ise bunlar olur. Biz bugün Peygamber Efendimizin medeniyetini yaşatabiliyor muyuz acaba? Bir insan üç şeyden müteşekkildir: 1 beden 2 nefis ve 3 ruhtur. Ruh medeniyeti yok. Çünkü dünyadaki hâkim unsur medeniyet, madde medeniyeti, nefis medeniyetidir. Dolayısıyla bu ruhun bizim medeniyetimizde yeniden yeşerebilmesi için çok ciddi çalışmamız lazım. Mevcut iktidardan bu konuda çok şeyler bekliyoruz. Çocuk haczi konusunda da çok ciddi bir çalışma yapılacağını kaynaklardan haber olarak alıyoruz. Ama bu boş geçilmemesi gerekiyor. Yani bunun uzamaması gerekiyor. Ama sürekli uzuyor. Bu konu biran evvel meclise getirilmeli ve meclisten geçirilmelidir.

Madde madde çözüme ulaşması gereken aile temelli bazı sorunlar;

* Tedbir ve yoksulluk nafakalarının kadınlar kocalarını aldatmış veya benzeri bir şekilde % 100 kusurlu olsa bile bu nafakanın kocaya yüklenmesi! Biran evvel değişmeli.

* Çocuk haczi yapılmadan velayet verilmeyen ebeveynlerin çocuklarını görememesi. Parası yoksa veya nafaka borcu varsa çocuklarını görememesi. İnsan haklarına aykırı.

Babalar ailesine kavuşmalı

* Genç akran evlilerin tecavüz suçu ile hapise atılması. Genç kızlarımız çocuklarıyla ortada kalmış durumda. “Tecavüz suçuyla kocam hapiste ama ben sahipsiz kaldım şimdi ben ne yapacağım erkeklerin huzurunda” diyen kızlarımız var. Türkiye’de belli yaşın altındaki evlilikler suç sayılıyor. Medeni kanuna göre suç. Ama Peygamber Efendimizin evlendiği Hz. Aişe’nin kaç yaşında olduğunu düşünmek lazım! Yine çözüm medeniyetimizle ilgili. Batının kendisine has, bir norm ve ahlak statüsü var. Batı dışarda çok güzel ve şirin görünüyor ama derinliğinde değil. Ruh güzelliği yok. Bunu artık herkes görüyor. Dış siyasette de görülüyor aile politikalarında da görülüyor. Türkiye bir İslam toplumu, muhafazakâr bir iktidar var ve ortada küçük yaşta evlilik ve tecavüz davası var. Olacak iş mi bu! Bunu biran evvel çözüme ulaştırmak lazım! Bu toplumun meselesi, hemen bir kanun çıkarılmalı ve bu ailelere bir demet çiçek verilmeli. Bu bir lütuf değildir, ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç karşılanmalıdır.

Kadının beyanı esas alınmamalı

* 6284 sayılı yasanın kendisi ve uygulaması; Her konuda kadının beyanı yeterli görülerek işlem tesis edilmesi büyük mağduriyet oluşturuyor. Bu büyük yanlıştan biran evvel dönülmeli. Erkeğin ve kadının beyanı eşit şekilde esas alınmalıdır.

İstanbul Sözleşmesi kabul edilemez

* İstanbul Sözleşmesi ile eşcinsel ve gayri meşru sex partnerliğinin aile ile eşdeğer kabul edilmiştir. İstanbul sözleşmesi bizim kültürümüze aykırı bir yapı. Toplum tarafından da kabul görmedi. Hala neden dayatılıyor ve bunun üzerine gidiliyor, neden biliyor musunuz? İstanbul Sözleşmesini getiren yönetici arkadaşların mefkûresi, bir İslami hassasiyet mefkûresi olsaydı bunun üzerinde dururlardı. Maalesef böyle! Yani Müslümanların mevcut olduğu bir iktidarda, ümitlenildiği bir iktidarda maalesef bu tür hatalar hızlı bir şekilde giderilemiyor. 17 yıllık bir iktidarımız varken bu sorunların hızlı bir şekilde giderilmesi lazım.

* Çocuk velayetlerinin genel olarak anneye verilmesi. Öyle oluyor ki anneye verilmesi belki mahsurlu olabiliyor. Bu kararlarda annenin ve babanın durumuna bakılarak karar verilmelidir. Babaya da velayet verilmelidir.

* Velayeti olmayan anne veya babaya karşı ebeveyni yabancılaştırma sendromu geliştirilmesi.

* Sadece çalışan annelerin değer görmesi. Bütün teşviklerin çalışan annelere yapılması. Evde çocuk bakan annelerin yok sayılması. Asıl ev hanımlığı yapan toplumun direği annelerin yok sayılması en büyük sorundur.

* Evlenmenin çok kolay, boşanmanın “Katolik Mezhebindeki” gibi çok zor olması.

* Çocuk başka adamdan peydahlanmış olsa bile boşanan kocanın çocuklar için iştirak nafakası ödemesine zorlanması. Böyle bir şey olabilir mi? Enteresan bir yasa!

* Bütün yasa ve mevzuatlar nerdeyse ailelerin parçalanmasına çalışıyormuş gibi! İncelenmeli!

Aile anlaşmazlıklarında arabulucu olmalıdır

* Aile yıkımlarından veya yasal uzmanlardan hakemlik ve arabuluculuk kapısının kapatılması. Biz de en önemli şey arabuluculuktur. Ailelerin çoğu böyle kurtulur. Büyükşehirlerde bu azaldı. Yani İslami ahlakın yerleştiği bir tarihten, cedden, dedelerden geliyoruz. Bu arabuluculukları daha da geliştirmemiz gerekirken, nereye gelmişiz. İçinde bulunduğumuz duruma bakınız.

Evlilik okullarının olması şart!

* Evlilik öncesinde gençlere nitelikli ön eğitimlerin yapılmaması. Evli çiftlerin cinsel sorunları başta olmak üzere iletişim problemlerine yönelik destekleyici eğitim programlarının başlatılması gerekir. Kan uyuşmazlığına bakılması lazım. Bizim zamanımızda bakamdan insanlar evlenirdi. Daha sonra sakat çocukları olurdu. Evlilik okullarının olması şart! Biz büyük bir aile yapısından geliyoruz. Küçük aileye dönüştük. Dolayısıyla hiçbir öğretisi olmadan çocuklar sokaklarda belli bir süreç geçirdikten sonra evlilik dönemine girdiklerinde bir anda şaşırıyorlar.

* Zina yaşının ve sayısının nerdeyse sınırsız teşvikle ve serbestlikte olması. Zinanın suç olmaktan çıkarılması. Zina yapan eş veya diğer aile fertlerine karşı erkeklerin tepki ve yaptırım güçlerinin yok edilmesi. İtirazı halinde cezalandırılması.

İdam geri gelmeli

* İdam cezası kaldırıldığı için cinayet ve sapıkça tecavüz konularındaki artışın gözlenmesi, cezaların caydırıcı olmaması büyük bir sorundur. İdam cezası meclise getirilmeli ve meclisten geçirilmeli. İdam cezası kararı alınmalıdır.

Aile yapımızı kurtarmak için neler yapılabilir?

Kadının hakkını yemeyen, erkeğin de olduğu yeri gösteren maddeler özünü, adeta bir manifestoyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

* Babalara iadeyi itibar yani aile reisliği geri verilmelidir. Babalar aile reisidir. Bizim toplumumuzda annenin yeri apayrıdır. Biz anayol deriz babayol demeyiz. Ama anayollar bir yere birleşince baba olurlar. Babalar birleştirir onu.

* Boşanma davalarından önce aile hakemliğine başvuru zorunlu olmalıdır.

* Annelerin dışarda çalışması değil evinde ve ailesinin başında olması teşvik edilmelidir.

* Babalara tek maaşla evini geçindirme imkânı sağlanmalıdır.

* CEDAW, İstanbul Sözleşmesi veya kanunlarda dinimize ve kadim geleneğimize aykırı tüm maddeler düzeltilmeli veya kaldırılmalıdır.

* Toplumsal ihtiyaç ve özel durumlardan dolayı çalışması gereken hemşire, doktor, polis gibi kadınlarımızın hakları tam verilmeli, iş şartları iyileştirilmelidir. Çalışmak zorunda olan kadınların da anneliklerini yaşayabilmeleri için çocuk kreşleri, işyerleri içinde ve ücretsiz olmalıdır.

* Kadınların çalışma şartları ve ücretleri erkeklerden ayrıcalıklı tutularak ucuz iş gücü görülüp sömürülmeleri de engellenmelidir.

* Ev hanımlığı ve annelik SGK güvencesine alınarak 25 yıl ve üzeri evliliklerde kadınlarında emekli maaşı almaları sağlanmalıdır.

* Toplumsal cinsiyet adaletinden kasıt, Yüce Allah’ın takdir ettiği yaratılış rollerinin tam tesis edilmesi olmalıdır. Batı menşeili adalet anlayışı nakıs ve batıldır. Bize referans olamazlar.

Muhammed Taha Gergerlioğlu
Strateji ve İstihbarat Uzmanı

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
1773 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.