logo

Allah Rasulünün Aile Hayatı Örnekliği

Allah Rasulünün Aile Hayatı Örnekliği

Olumsuzluklarla anlatılan, bir zamanların görücü usulü evliliklerinde “boşanma” kelimesi tarafların dilinden ve gönlünden pek geçmezdi. Boşanma ise pek görülmezdi.

“Allah’ın izin verdiği ama en hoşlanmadığı şey boşanmaktır” buyuran sevgili peygamberimizin bu ifadesi, toplumda ne kadar da yaşanmış bir gerçeklikti.

Düşünün; anne-babası kendi adına bir gelin veya damat adayını beğenmiş, evladına bunu tebliğ etmiş ve sonuçta tarafların birbirini çok az görerek yaptıkları evlilikler. Ama sonrasında bakıyorsunuz, “Nikâhta keramet vardır” teslimiyeti içerisinde boşanmanın pek görülmediği bir sosyal hayat.

Peki, nasıl oluyor da günümüz insanı: “Ancak onunla evlenirim, aramıza girmeyin yoksa kendimi atarım, O’ndan başkasını tanımam, olmazsa bu evden çeker giderim” restleşmeleri eşliğinde yapılan evliliklerin kısa bir zaman sonrası boşanma ile neticelenmesi. Hatta bu konuda resmi istatistiklerin, filan zamanlara göre boşanmaların % 250’lere ulaştığı şeklinde kâğıt üzerinde verdiği bilgiler.

Hani şu klişe ifade ile: Akşam yemeğindeki makyajlı haline bakarak, “Benimle evlenir misin?” deyip, evliliğin ertesi günü makyajsız haline bakarak: Eyvah ben ne yaptım? diyerek boşanmak için mahkemelerin yollarını tutmaları meselesi.

“Kendim Ettim Kendim Buldum” şarkısının çok söylendiği günümüzde, evlilik kavramı nasıl bu derece ucuzlatıldı? Çünkü ruhumuzun ve aklımızın beslendiği kaynak, günümüzün fikir akımları ile her hercümerç olmuş durumda.

Dün ise insanların gönül dünyasını doyuran Allah’ın Sevgili Peygamberinin örnekliğiydi.

Hz. Aişe anlatıyor: “Evliliğimizin ilk yıllarında Allah Rasulüne sormuştum. Ya Rasulallah, evliliğimizi nasıl görüyorsun” diye. Cevabı tek kelime netliğindeydi: “Kördüğüm gibi…” Sonraki yıllarda arada o soruyu hatırlar, tekrar sorardım: Ey Allah’ın Sevgili Peygamberi kördüğüm ne halde?” Allah resulü aynı sempatiyle cevap verirdi: “İlk günkü gibi Ya Aişe!”

Şimdi bakar mısınız? Dünlerin insanları için en güzel örnek Hz Peygamberdi. O’nun hayatındaki çok evliliğin amaçlarından biri de, ailenin mahremiyet hayatının tüm toplum tarafından öğrenilebilmesiydi.

Örnek Hz. Peygamber olunca, örnek O’nun aile hayatındaki huzur atmosferi olunca, dünün insanları da ailelerinde mutluluğu ve huzuru yakalamışlardı. Görücü usulü evlenmiş olsalar da, yuvalarında mutlu ve huzurlu idiler. Çünkü O’ndan, Allah Resulü’nden “Kördüğüm”ün ne olduğunu öğrenmişlerdi.

Bu örnekleri biraz daha açalım isterseniz! Allah resulü ailesine karşı nasıl bir sempati ile doluydu?

İslam’ın aile hayatını bize yansıtan en güzel kaynak Hz Aişe (r.a) annemiz idi. Aişe annemizi dinlemeye devam edelim: Evliliğimizin ilk yıllarında Allah Rasulü ile yolda yürürken birden bana: “Ya Aişe yarışalım mı? buyurdu. Kabul ettim ve yarıştık. Bana göre Allah resulü biraz kilolu idi ve ben yarışı kazanmıştım. Yıllar sonra yine bir gün Allah’ın Sevgili Peygamberi benimle yarışmak istemiş, o sıralarda da ben hayli kilo aldığımdan Allah Resulü beni geçmiş ve yüzündeki nurani tebessümle şöyle seslenmişti: Ya Aişe! Ödeştik mi?

Öyle bir aile hayatı düşünün ki; eşiyle şakalaşan onunla kısa mesafe Dünya Atletizm Şampiyonası’ndaki gibi yarışan ve yarışın sonunda mağlup olsa da galip gelse de incitmeyen, sonucu sempati ile kabul eden bir insandı Allah Resulü.

Hadi o zaman onu daha yakından tanımaya devam edelim.

Dışarıdan bizi görüp de iltifat etmek isteyenlerin cümlelerini hatırlatmaya gerek yok herhalde: “Bugün çok şıksınız. Bugün çok güzelsiniz. Bugün her zamankinden daha iyisiniz” gibi cümleler. Çünkü kişiler muhatabının evdeki pejmürde halini, öksürüp tıksırdığını, lavaboya sümkürdüğünü, pijamaları ile saçına tarak deymemiş bir halde göründüğünü bilmezler. Çünkü ev hali malumunuzdur ama iş hayatına yöneldiğimizde; en güzel elbiseler, sinekkaydı tıraşlar, jölelenmiş saçlarla iş hayatına en zarif cümlelerle merhaba deriz. Etraftaki  insanlar da, o kişinin şıklığını nezaketini  beğendiğini dile getirmekten kendini alamaz.

Sevgili dostlar! Hâlbuki bir insanın değerinin ne olduğunu anlatan Sevgiler Sevgilisi (s.a.v.)’nin şu cümlesi bize örnek olmalıdır.

Allah resulü erkeklere yaptığı bir konuşmasında: “Sizin en hayırlınız, evindeki hanımına en şefkatli davrananınızdır” buyurmuştu.

Şimdi düşünün evde pejmürde, sokakta bakımlı. Evde kaba, sokakta centilmen. Evde anlayışsız, sokakta ince. Maalesef günümüzde “en hayırlı olanınız….” cümlesinin çok çok uzağındayız.

Allah Resulü’nün ashabıyla, çocuklarla, hatta yaşlı insanlarla şakalaştığı gibi ev halkı ile de ciddi derecede şakalaştığını Hz. Enes (r.a.) bakın nasıl anlatıyor: “Allah Resulü hanımları ile beraberken insanların en hoşu ve en şakacısı idi.”

Yine bir gün Hz. Aişe ve Hz. Sevde Allah Rasulü ile beraber bulamaç aşı yemekte idiler. Hz. Sevde, bu yemeği pek sevmediğini dile getirince, Hz Aişe eğer yemezsen yanağına bu yemekten sürerim deyip bir parmak bulamacı Hz Sevde’nin yanağını sürmüştü. Buna karşılık Hz. Sevde de Hz. Aişe’nin yanağına parmağına aldığı bulamacı sürmüştü. Onlar böyle şakalaşırken, Allah Rasulü onları tebessümle izlemişti.

Evet, Sevgili dostlar! Allah’ın bize örnekliğini Kur’an’da bahsettiği Sevgililer Sevgilisi Efendimizin hayatından o kadar güzel tablolar çıkarabiliyoruz ki. Bunlar bize öğretilmiş olsaydı, bunlar bize anlatılmış olsaydı bugün yuvalarımızda çok daha mutlu birer aile olurduk.

Böylesi latifeli ve şakalı bir hayatı kendi hayatımıza uygulamaya çalışırken; yine iki önemli şeyi unutmadan bunu başarabilmek dileğiyle.

“Ben de dostlarımla şakalaşırım. Ne var ki benim şakalarında iki şey görülmez: Kalp kırmak ve yalan söylemek.” İmza Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hayırlı cumalar.

Selam ve dua ile.

Yaşar YAVUZ

378 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.