logo

ASGARİ ÜCRET TAMAM SIRA KAMU ÇALIŞANLARINDA

ASGARİ ÜCRET TAMAM SIRA KAMU ÇALIŞANLARINDA

Geçen hafta Kağıthane İlçemizde düzenlediğimiz İşyeri Temsilcileri toplantımızda Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Latif Selvi Başkanı’mızın bir tespiti dikkatimi çekti. Diyordu ki; “Bir yerde bilgi ve para tekelleşmiş ise orada adil bir paylaşımdan söz edilemez.”

Son yüzyılı tam da Latif Başkan’ın tespitine denk düşen bir dünyada yaşadığımız ortadadır. Rasim Özdenören’in “Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler” adlı eserinde “Bir kişiye dokuz portakal, dokuz kişiye bir portakal” olarak özetlediği de budur. Kapitalist; zengini daha zengin, fakiri daha fakir eden sistemin hâkim olduğu bir iktisadi anlayışın tamahkârlığına kısmen de olsa sınır koymanın bir adı olan asgari ücret tanımlamasının asıl hikâyesi de budur.

“Ne öldüren ne de onduran!” bir ücret olarak asgarî ücret, bir işçinin/çalışanın emeğine karşılık ödenmesi gereken en düşük seviye olarak; gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım gibi ihtiyaçlarını en alt düzeyde karşılayan miktarı ifade eder.

Parayı tekelinde tutmak isteyen ve vesayet özlemi ile yanıp tutuşan TÜSİAD çevrelerinden gelen “Kabul görmüş İktisat teorilerine geri dönülmesi” çağrısına eyvallah etmeyerek; asgarî ücreti, toplamda 1.453 TL bir artış yaparak, 4.253 TL’ye çıkartan hükümetin, yerleşik iktisat teorilerinin bir mahkûmiyeti olan “Faiz, döviz ve enflasyon” sarmalını hedef alan “düşük faiz-güçlü üretim” anlayışı ile hareket edecek bir siyasi irade sinyali verdiği ortadadır.

Bir emek örgütü temsilcisi olarak, asgari ücretteki, yüzde elliye varan bu artışa -en az- işçi kardeşlerimiz kadar sevindiğimizi belirtmemiz gerekir. Daha fazla hak ettiklerini de not edip, bu bahsi kapatarak, artık kamu çalışanlarının haklı taleplerine geçelim istiyorum.

Kamu çalışanları adına, Memur Sen, Ağustos ayında, 2022-2023 yıllarını kapsayan bir toplu sözleşmeyi imza etmişti. Ne Memur Sen ne de diğerleri, iki ay sonra dövizin iki kat artacağını ve alım gücünün aynı oranda azalacağını bilebilme imkânına sahip değildi. Memur Sen burada “durumsal bir karar” alarak, olağanüstü ekonomik şartlara istinaden hükümete ek protokol çağrısında bulundu. Bu çağrı kabul gördü ve nihayet bu hafta içerisinde görüşmelere başlanacak.

Kamu çalışanlarının beklentisi ortadadır: En az asgari ücrete yapılan iyileştirme kadar bir iyileştirme.

Memur Sen, kimileri gibi 20. Milli Eğitim Şurası’nda kararları ideolojik angajman ile tartışarak soluğu mahkemede almak ya da bazıları gibi söylenmek yerine; bir irade ortaya koymuş ve kamu çalışanlarının mali kayıplarının telafisi için müzakere masanı işaret ederek ilk adımı atmıştır.

Vergi matrahındaki adaletsizliğin giderilmesi başta olmak üzere, seyyanen zam ve -kayda değer- oransal iyileştirme dâhil, tüm seçenekler masadadır. Asgarî ücret artışında gelir vergisi ve damga vergisinden feragat eden hükümet -inanıyoruz ki- Memur Sen’in bu taleplerine aynı duyarlılığı gösterecektir.

Mademki yerleşik iktisat teorilerini yok sayan, paradan para kazanmaya savaş açarak üretimi önceleyen bir ekonomik anlayışa geçilecektir; öyleyse yapılacak bellidir:

Türk Lirası’nın aşırı değer kaybı ve fahiş düzeyde artan döviz nedeniyle, “Çin modeli” ne atıfla, “ucuz işçi” söylemi üzerinden algı yapanlara inat; Kamu çalışanlarına da -asgari ücrette olduğu gibi- beklentilerin üzerinde bir zamla cevap vermektir.

Kamu çalışanlarının devletine olan inancını pekiştirecek bu adım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” nda, aynı safta mücadele edecek kamu çalışanlarına bir moral desteği sağlayacak bir motivasyon olacaktır.

İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No’lu Şube Başkanı

300 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.