logo

Böyle mi olurdu yaşamak! Bu değildi insan olmak!

Mine GÜLŞEN

Mine GÜLŞEN
mine_2763@hotmail.com
Böyle mi olurdu yaşamak! Bu değildi insan olmak!

Mevsimini yaşattı ömrümüzden geçip giden insanlar.
Kimi sonbahardı, çoğu sert bir kış.
Azı ilkbahar, ama yazı yok denecek kadar azdı. 
Gelip geçen ömürlerin muteber durağı olmuştu yüreğimiz.

Ah şu zaman.
Onu hızla geride bırakırken, bir sadakatin yokluğuna takılıyor gözlerim. 

Güya her şeyin çokça olduğu dönemlerdeyiz.
Herkes kendince hissediyor, biliyor, seviyor, koruyup kolluyor, bir şeylere sahipleniyordu.

Yalan. Vallahi yalan.

Ters giden bir şeyler var, bir suç var ortada.
Ama kimse suçu üstüne almıyor.
O iyilik gören ben olmalıydım diyor.
Ahh o iyiliği yapan ben olmalıydım demiyor kimse.
Herkes kendisine gelen ölümü komşunun üstüne atıyor.

Bak! Sende gör!
Bulunduğu zamandan firari tüm duygular.
Aşkı, vefayı, duyguyu, sevinci, sevgiyi ararken  gördüm ki, bu zamanın mayasında bir  bozukluk var.
Kimsenin kalbi mutmain değil. 
Olmayacakta!

İnsan zaten dünyada az kalacak.
Yazık değil mi?

Ömür bu, geçip gidiyor.
İnsanın sevdikleri; ya yanında olmuyor ya hiç gelmiyor ya da ansızın bırakıp gidiyor.
Ama kimse kimseye yar olmuyor.
Ne evlat, ne ana baba, ne sevgili, ne eş dost, ne arkadaş.

İyi ki cennet var.
Eğer insan oraya varırsa Hz. Allah insanın gönlünü alacak.
Kim bilir belki biz de gönlü alınanlardan oluruz.

Dünyada yetim, öksüz, hasta, çaresiz, yalnız, aciz, bitkin, yorgun ve acılı kalabiliyorsun.

Kimse kimsenin kimsesi olamıyor.
Bir bakıyorsun insan öz canını, 
Canından olanı bile inkâr ediyor.
Görmedim mi böylesini.
Gördüm!
Başıma gelmedi mi?
Geldi!

Şu gözlerim neler gördü, yüreğim kaç kez paramparça oldu.
Ağlayan gözlerim değil, kalbimdi.
Ezilen ruhumdu.
Hiç’e sayılan, sökülüp atılan canımdı.
Kim bildi anladı hâlimi.
Kim, kimin hâlini hakkıyla anladı ki.

Bunca şeye cevap vermek, bir izahta bulunmak zor elbet.
Şimdi ne yapmalı bilmiyorum.
Ne zaman bu anlamsız ve gereksiz karmaşa bitecek onu da bilmiyorum.
Tek bildiğim, toprak üstümü örttüğü zaman yokluğumun fark edilmeyecek olması.
Zaten birçok şeyi fark etmemişlerdi.
Yine fark etmeyecekler.

Dünya zaten yalan, ömür de o kadar kısaydı ki.
Değmedi bu kadar ah’a bu kadar vebalê.
Böyle mi olurdu yaşamak?
Bu değildi insan olmak!

Mine GÜLŞEN

604 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Önce kanat taktılar, sonra onları kırdılar

    15 Nisan 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Soru/Yorum, Tüm Manşetler

    Bazen kör, sağır, hissiz ve unutkan olmak istersin.Bazen, bazı yerlerden geçmemiş, bazı insanları hiç tanımamış,Bazı şeyleri yaşamamış, bazen de dünyaya hiç gelmemiş olmak istersin.Sanırım henüz ölmüyoruz ama ne tezattır ki yaşamıyoruz da… Çok şey geliyor dilime, çok şey geçti içimden, gözümden.Sonra "neyse neyse” deyip içime atıyorum hepsini.Anlatsak da bir anlatmasak da.Olsa da boş olmasa da artık bazı şeyler. İnsansızlık çekiyoruz efendim, insansızlık.Tek ve onulmaz, kanayan yara; insansızlık.Sanırım bu kahır ve bu yalnızlık öldürecek...
  • El alem ne der diye yaşamak

    15 Nisan 2025 Aile, Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Sivil Toplum, Tüm Manşetler

    Yazılı ve sözlü kurallar hayatı idame ettirme ve sosyal bilinç açısından önemlidir fakat hangi bilincin ürünü olduğunu bilmediğimiz örf ve adetlerimizin de bir kısmına yazılı kanun gibi sıkı sıkıya bağlanmanın ne denli doğru olduğunu düşünmekte fayda var. Birkaç örnekle açıklamak gerekirse; - Yaklaşık 20 yıl öncesine kadar, yuva kuran genç kızlarımıza uygulanan tarife; Gelinliğinle gidiyorsun, kefeninle çık. Kocadır döver de sever de (başkasını da sevebilir) sen kocana sahip çık, yuvayı dişi kuş yapar. - Eve misafir geldiğinde el öpm...
  • Gayretsiz Tevekkül Olmaz

    16 Mart 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Onlarca duygunun, binlerce kelimenin arasında kendimizi kaybettiğimiz, kendimize teşhis koyamadığımız zamanlarda, okuduğumuz bir cümle gelir ok gibi saplanır kalbimize. Sanki bizden önce birileri bizim yaşadıklarımızı yaşamış ve bizim duygularımızı dile dökmüştür. Kalan bütün edebi cümleler o an için anlamsızdır. Öyle ki idrak kapanır düşünme, algılama, karşılaştırma yetisini kullanmak istemez insan. Çünkü kolaydır acımızı bir başkasının tecrübesinin gölgesine saklamak. Duygu durumumuz değiştikçe isabet eden, yön veren cümlelerde elbette...
  • Acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez

    08 Ocak 2025 Din ve Yaşam, Genel, Gündem, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Fazla düşünmek öldürür, fakat düşünmemek daha fecidir. Ortası ise olayları, kavgaları, kargaşayı, anıları ve hatıraları yeterince, yerli yerince bırakmaktır. Elbette ki acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez. Çok irdelemek, çok peşine düşmek aynı düşüncelere veya bir olaya fazlaca saplanmak, takılıp kalmak sorunları çözmüyor, aksine daha fazla sorun yaratıyor. Daha geriden, daha sakin ve objektif bakıldığında zihin daha rahat seçip, daha doğru ayırt edebiliyor yaşamı ve olayları. Akabinde çoğu şey, hiç bir şey gibi geliyor. İnsanın gönlü ...