logo

Cumhuriyetin 100. Yılı ve Harf Devrimi

Cumhuriyetin 100. Yılı ve Harf Devrimi

Bu konuyu başlangıç olarak seçmemdeki asıl gayem, malum çevrelerin ne kadar cahil ne kadar yetersiz olduklarını ispattan öte kesinlikle art niyetli ve tıpkı yüzlerce yıldır ülkemizde yaşayan kripto (gizli) kişiyi ortaya çıkarmak istememdir.

Güya Osmanlı’nın savunucuları değil mi?

Oysa harf inkılabı, ilk kez Tanzimat devlet adamlarından Münif Paşa tarafından 1862 yılında ortaya atılmış ve devrin aydınları tarafından da şiddetli bir şekilde destek görmüştür. Yani Atatürk’ten 70 sene önce.

Niye?

Osmanlı Türkçesi, Arapça/Farsça alfabesinin bir çeşitlemesiyle yazılırdı. Bu alfabe geç dönem yazılı Osmanlıcanın dörtte üçünü oluşturan Arapça ve Farsça sözvarlığına uygun olmasına karşın, Türkçe; söz varlığındaki seslerin ifade edilmesinde son derece elverişsiz kalıyordu.

Arapça, sessiz harfler bakımından zengin, sesli harfler bakımından yana çok fakirdi. Oysa Türkçe bunun tam tersiydi. Bunun sonucu olarak kimi zaman tek bir ses için Osmanlı Türkçesinde dört farklı işaret bulunuyor, başka bazı sesler ise hiç ifade edilemiyordu.

Buraya kadar ki tespit bile devlet yönetimi ile halkın ne kadar uzağa düştüğünü göstermek adına çok çarpıcı bir tespittir diye düşünüyorum.

19. Yüzyıla gelindiğinde okuryazar Osmanlı seçkinlerinin Osmanlıca yazı diliyle Türk halkının konuştuğu dil arasındaki uçurum açılmıştı. Yazı dilini konuşulan dile yaklaştırma girişimi, 19. yüzyıl ortasında devlet idaresinin bir kararıdır artık.

Güya 2. Abdülhamid hayranı sahtekârlar, Sultan’ın harf inkılabı taraftarı olduğunu bilmezler mi? Tabii ki bilirler. Lakin onlar takındıkları maskenin altında, cumhuriyet ile kavga edermiş görünerek aslında Türksüz bir Anadolu hayali kuran dönmelerdir.

Gelelim bir diğer konuya.

19. Yüzyıl ortasında basın ve telgraf gibi yeni iletişim araçlarının gelişmesiyle yazılı dil önemli bir iletişim aracı haline gelince, alfabenin ıslahına ihtiyaç duyulmuştur. Onun için 1862’de devlet görevlisi Münif Paşa bu konuyu gündeme getirdi.

Şimdi sizlere sorarım, devletin ayrı bir dil ve yazısı var. Toplumun ise bir yazısı yok ayrıca konuşma dili de farklı. Böyle bir devlet olabilir mi?

Gelelim bir diğer konuya ki, bunu yazınca herkes Atatürk’ün nasıl bir lider olduğunu bir kez daha anlayacak?

1917 Bolşevik ihtilalinin ardından oluşan SSBC yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği çatısı altında kurulan TÜRK Cumhuriyetleri, 1926 yılında Latin alfabesinin kabulüne karar vermişlerdi.

Şimdi anladık mı? Turan nedir?

Büyük resmi gören emperyalist Rusya, hızlıca Türk milletine Kiril alfabesini zorunlu hale getirdi ardından yazışma ve konuşma dili ise Rusça oldu.

Tüm bu gelişmeler üzerine Atatürk, 1928 yılında harf inkılabı yasasını çıkardı ve mecliste oy çokluğu ile kabul edildi.

Osmanlı döneminde halkın okuma yazma oranı yüzde on bile değilken, bugün ilk 50 yılda % 70’lere ulaşmıştır. Şimdi ise artık 99 seviyelerindedir.

Artık Türk halkı konuştuğunu yazar hale getirilerek yeniçağlara ayak uydurmak ve kültürünü koruma adına hayati bir konuma gelmiştir.

Bir inkılabın arka planını yazarak geçmişte olanları doğru anlamak için buradayız.

Necati YÜZÜAK

Etiketler: » » » »
412 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.