logo

Eğrisi Doğrusu ile Fârâbî Düşünce Sistemi

Eğrisi Doğrusu ile Fârâbî Düşünce Sistemi

10. Asır İslâm filozofu olan Fârâbî, önce Helenistik dönem filozofları Eflâtun ve Aristo’yu incelemiştir. Bu filozoflardan oldukça etkilenmiş, daha sonra kendi düşünce sistemini kurmuştur.

Fârâbî düşünce sistemini kurarken işe kendi deyimi ile Tanrı’dan başlar. O’na göre Tanrı, kendi kendine vardır ve her şey Tanrı’dan dolayı vardır. Ancak bunu “Sudûr Prensibi” ile açıklar. Bu ise Hıristiyanlıktaki Tanrı’nın âlemi var etme izahıdır. Fârâbî bunun etkisinde kalmış İslâm âlimlerinin, âlemin oluşumunu, Allah’ın “ol’’ emri ile gerçekleşmiştir, prensibini kabul etmez.

Fârâbî varlıkları: Ayaltı ve Ayüstü olmak üzere ikiye ayırır. Ayüstü varlıkların cismânî olmadıklarını söyler (ki bunlar bildiğimiz gezegenlerdir) Ayaltı varlıkları ise cismâni kabul eder. Platon’daki gibi bunlara “Anasır-ı Erbaa” der. İnsanı, âmir organın kontrolünde çalışan bir sistem olarak görür ve O’na göre âmir organ kalptir.

Fârâbî o günün (10. Asır) ilmî gelişmişlik şartları içerisinde düşüncelerini ortaya koyduğu için bugünden baktığımız zaman bilim alanında birçok yanılgılarının olduğunu görürüz. Ancak bunun normal karşılanması gerekir. Henüz dünyanın yuvarlaklığı bile keşfedilmemiş, gözün cisimleri nasıl gördüğü ortaya konmamış vs. Dolayısıyla Fârâbî’nin ilmi konulardaki yanılgısı gayet normal karşılanmalıdır. Ancak dini konularda ortaya koyduğu görüşlerinde bazı izahları İslâm âlimleri tarafından kabul görmemiştir.

O’na göre “faziletli şehir halkı’’ kâmil insanların bir araya gelip yardımlaşmaları sonucunda oluşturulan şehirdir. Bu şehrin yöneticisi de kesinlikle filozof olmalıdır. Yöneticide bulunması gereken özellikleri sayar sonra da cahil toplumun özelliklerinden bahseder. Bu toplumda hemen her alanda üstün gelme yarışının olduğunu söyler.

Adalet ve dindarlıktan bahseder. Özellikle insanların dindarlığı kullanarak menfaat sağladıkları üzerinde durur ve bunu, eleştirir.

Kısaca Fârâbî düşünceye büyük önem vermiş, insanların düşüncelerinin sınırlandırılmasına karşı çıkmış, hayatın bir mücadele sahası olduğunu belirterek; “Kendisine karşı çıkan herkesi yenme konusunda en başarılı olan kimse, en mutlu kimsedir” kanaatine varmıştır.

Fârâbî büyük bir İslâm düşünürüdür. Batıda çok büyük bir kabul görmüştür. Batı Aristo’yu Fârâbî’den öğrenmiştir. Ona felsefe alanında “Muallimü’s-Sanî” (gelmiş geçmiş ikinci büyük filozof) lakabını takmıştır. Ancak Fârâbî’nin İslam uleması tarafından pek sevildiği söylenemez. Özellikle İmam-ı Gazali, üç noktada filozofları görüşlerinden dolayı tekfir etmiş, on yedi hususta da bid’atçılıkla nitelendirmiştir ki buna Farabî’de dâhildir. Bu üç nokta şunlardır: Ölümden sonraki dirilme ruhanidir, Allah külleri (bütüncül konuları) bilir, ancak cüzleri (detayları) bilemez ve âlem kadîm (ezelî) dir…

Her şeye rağmen Farabî kendisinden faydalanılması gereken önemli bir düşünürdür. Birçok görüşleri bugün geçerliliğini korumaktadır. Hepimiz hata yaparız. Önemli olan samimiyettir. Bu da tek başına bizim için yeterli olur.

Hasan ATEŞ

313 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.