logo

En Kaliteli Toprak ve Çamur Kağıthane’den Çıktı

En Kaliteli Toprak ve Çamur Kağıthane’den Çıktı

Top, Osmanlı’nın kuruluş ve gelişim döneminde en çağdaş ve teknolojik araçtı. Büyük devletler için gelişim fetih aracı olurken küçük devletler için tehlikeli bir unsurdu. Osmanlı Devleti yeni kurulan ve gelişen bir devlet olmasına rağmen topu en yararlı ve en teknolojik şekilde kullanmıştır. Devlet olarak kendini Avrupa’ya ispatlamasına, Devletten İmparatorluğa geçişine ve en önemlisi İstanbul’un artık Türk-Müslüman devlete geçişini sağlamıştır. Top, demir ya da mermi atan ateşli silahlara verilen isimdir. Türkçe bir kelimedir. Divan-i Lügati-‘t Türk’te ağaçların gövdeleri oyularak içleri barut doldurularak atılan gülle şeklinde tarif edilmektedir. Resimli Kamus-i Osman’i’de barut gazlarının hava atılması için kullanılan araç olarak anlatılmaktadır. 

Çamurun En İyi Cinsi Kağıthane Deresinde

İstanbul’un tarihi yaşam alanlarından biri olan Kağıthane’nin diğer bir değeri de toprağıdır. Rahmetli Akademisyen ve Sanat Tarihi Profesörü Semavi EYİCE “Top dökümü için gerekli kalıp çamurunun en iyi cinsinin Kağıthane Deresinin yatağından elde edilenidir” demiştir.

Semavi Eyice Girit seferi sırasında Kağıthane’den çıkarılan çamur; gemilerle taşınarak, toplar, kuşatma yerinde dökülmüştü. Bu çamurların alınması ile dere yatağı da temizlenmiş oluyordu. Sonraları aynı iş, bölgedeki tuğla harmanları ile yapılmıştır.”

Top dökümü için en kaliteli toprak ve çamur Kağıthane’den çıkmaktaydı. Ayastafanos’tan ak toprak, Kağıthane’den sarı toprak ve kırmızı toprak getirilirdi, top dökümünde önemli bir malzeme idi. Öyle ki yabancı ülkelere mensup tüccarlar geceleri gizlice bu çamuru gemilere yükleyerek götürüyorlardı. Bunu önlemek için Köprülü Mehmed Paşa bir ferman çıkarmıştır.

Bu konu Evliya Çelebi’de de anlatılır: “Top kalıbı yerlerinin anlatılmasından: Tunç kubbelerinin önünde cehennem çukuru gibi çukurlar içine ağızları yukarıya, top kalıplarını korlar. Eğer balyemez top ise her ocağa onar top kalıbı koyup yirmi top eder. Eğer kolomborna top ise yirmişer kalıp, eğer şahîler ise yüzer kalıp, eğer içine adam sığar şayka toplar ise beşer yüzer kalıp koyup, hepsinin ağızlarını Kağıthane balçığıyla sıvarlar. Bostanları sulamak için yaptıkları gibi suyolları ederler. Yolları tunç eriyecek kubbenin yolu ağzında son bulur. Bu gibi tedariklerle hazır ederler. Tunç kubbelerinin dört tarafında dağlar gibi çam ve katran odunları hazırdır. Bir sene önce bu çam odunlarını yüzlerce usta kesip iki ucunu mekik gibi sivri birer kulaç ince odun edip kuruturlar. Daha sonra top dökecekleri günde bütün kalfalar, ustalar, dökücübaşı, topçubaşı, vardiyanbaşı, muvakkit eline kum saatini alıp işyeri imamı, müezzinleri, duacıları hepsi toplanıp dua, sena ve Allah Allah sesleriyle iki fırın ateşlenir.”

“Haliç İşi” olarak tanınan teknikten yayvan formlu tabağa

Kağıthane toprağının kullanıldığı alanlardan biri de seramik sanayisidir. Bu dönemde “Haliç İşi” bir ekoldür. Bu isimlendirmenin sebebi İstanbul’daki çömlekçi atölyelerinden bahseden Evliya Çelebi’nin İstanbul Çini Atölyelerinde gördüğü ve bu çinilerle ilgili seyahatnamesine yazdığı şu notlardır; “Kağıthane ve Sarıyer’den getirdikleri çamurlarla maşrapa, guze (kase) ve sürahiler imal ederler ki bunlar kadar güzeli ancak Çin ve İznik çinisinde bulunabilir. Bu çini atölyelerinde öyle ustalar var ki yapmış oldukları kâseler, 40-50 kuruşa satın alınıp, Padişaha ve vezirlere armağan olarak götürülebilir”

Bu çinilerin desenleri beyaz zemin üzerine mavi renk küçük çiçekler ve küçük çengel yapraklar, yaprak desenli bordürler, sitilize bulutlar ve çeşitli hayvan figürleridir.

Kaynak: (Yapı Kredi Yayınlan – 1808 Edebiyat – 497 Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi: İstanbul Evliya Çelebi 1. Cilt-2. Kitap Sayfa 396)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » »
506 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.